4
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1143
Okunma
youtu.be/j1gNrEZUEj8?t=9
İkinci mektup
Müneccim değilim! Yılların yaşanmışlığı ya da kişinin kendisini tanıması diyorum ben buna!
Kulağımda zamanın tik tak sesleri...
Ne kışı sevebildim, ne de çığlık çığlığa baharın gelişini kutladım. Ruhum hep bir eksik,
duygularım hep içine kapanıktı mart ile nisan aylarının devir teslim törenlerinde. Kendimi bildim bileli,
içimde inanılmaz bir nefret dünyasının resmini çizdi, mevsimin bu alış veriş halleri!..
Yine öyle bir an ve yine öyle günlerden bir gün. Aldırış etmeden
dışarıdan gelen rüzgarın uğultusuna, balkon camlarını süsleyen yağmur damlalarının albenisine,
içimdeki karanlığımla baş başayken; engel olamadım kül tablasındaki gri dumanların hayallerimi tetiklemesine.
Karasızlıkla bir sayfa açtım bilgisayara da.
Titreyen parmaklarımdan anladım ki, yeni bir şeyler yazmayalı epey olmuştu. Yazmalıyım bu gün diye düşündüm.
Şiir yazayım dedim; kahvem bitmişti! Alkolle ilişiğimi keseli de hayli bir zaman olmuştu.
Yazmak mı, yazmamak mı? Aklımın terazisi; küskün bir falcı teyzenin kahve telvesiyle mücadelesi gibiydi!
Bazen insan farkında olmadan garipliğinin farkına varabiliyor. Ben de o zaman kendimin farkına vardım
sanki!
Elimi yüzümü yıkadım. Sabahtan kalan çayın altını yaktım. O ara,
günlerdir suskun kalan telefonuma ilişti gözlerim. Bir umut belirdi içimde, belki; bir ses duymak iyi gelirdi!
Aldım elime telefonu. Yukarıdan aşağı taradım rehberi. Ekranda gözüken ismi aramaya karar verdim.
Aradığım kişiye ulaşılamıyordu, son zamanlarda hep olduğu gibi.
Son kararımı vermiştim!
Bir şeyler yazacaktım, yazmalıydım.
Biliyorsun; ben yazarken illaki bir müzik değmeli kulaklarıma.
Keşke müzisyen olsaydım!
Bağlama ve piyano eşliğinde seni anlatmak isterdim.
Haaa mektup mu?
Afedersin…
youtu.be/j1gNrEZUEj8?t=9