Hiç bir bilge yok ki;
şu aralar ülke genelinde her türlü kıyamet alametlerine istemeyerekte olsa yaşanmakta olan her şeye gocunan insanların yüreğine, son noktayı koyabilecek kadar etkili, berrak ve tertemiz bir miktar su serpiştirmek için, güneş yüzü görmemiş vaatlerde bulunabilsin...
Ahmet TELLi’nin dediği gibi;
"Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir. Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü. Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağanak patlasa.
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse... Ama bir tufan az mı gelir yoksa. Yine de yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka. Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.. Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor. Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık.
Biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri. Ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük." Böyle zamanlarda dile vuran bütün ’KEŞKE’li cümleler, güzeldili geçmiş zamanların hakkıymış meğer...
İnsanlık için reva görülmüş olan Sâbır, imtihan ve sınav dünyasında hakkıyla veya hakketmeden bir çare koşuşturmaya çalışan Hz. Adem’in suçlu ve suçsuz çocukları...
Her şeyin sonu bir avuç toprak değil mi?
Her şeyin her şeyini yerinde ve zamanında yaşatmakla KADİR olan...
Daha başka nelere KADİR değildir ki?
İşte öyle bir zaman...
Uyuşmakta direnen fikir ve düşüncelerin ardı ardına kovalandıkları,
insanlığa hiç bir faydası olamayacak nüsbettelik zamanlar...

"Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük."
Diyecek adamın önünde,
Dağ olsa duramaz artık...

28.01.2022
FIRAT TEZER / MÜNHASIR...