Medya, reklam geliriyle ayakta kalır. Medyaya reklamı burjuvazi verir. Burjuvazi de devletle iş yapar. Kamu ihalesi alır, mal satar. Medya, burjuvazinin eline bakar. Burjuvazi de medyaya talimat verir, iktidarı eleştirmesini engeller. Yoksa burjuvazi, reklam vermez ve medya da aç kalır. Köşe yazarı, editör, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, muhabir… Gerçekleri gizleyerek veya çarpıtarak geçimlerini sağlarlar. Eğer bunu yapmazlarsa, işsiz kalırlar. İktidarın ve burjuvazinin istediğini yazarlar, hataları görmezler. Halkın okuma alışkanlığı olmadığı için bağımsız eserler literatürünü ve bağımsız yazarları bilmez ve bu yüzden de kirli, içeriği değiştirilmiş yanlış bilgiyi iktidarın ve burjuvazinin denetimdeki medyadan alır; içinde yaşadığı sistemin siyasî ve iktisadî yönünü bilmez. Kapitalizmi, Siyonizm’i, burjuvaziyi, kapitalizmin işleyiş esaslarını, medya – iktidar ilişkisini bilmeyen halk sistematik olarak medya eliyle cahilleştirilir ve güdülecek kıvama getirilir. Ve hainler kahraman, kahramanlar hain; mazlumlar zalim, zalimler de mazlum olur.
Medya, firavun ’un büyücüsüdür. Ona yakın olmak ve dünyevî nimetlerden nemalanmak için, gerçekleri çarpıtıyorlardı. Halkı büyülediler. Neden? Yakınlık için!
Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
“Büyücüler geldiklerinde, Firavun’a: ’Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?’ dediler.Evet’ dedi. ’Üstelik şüphesiz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız.’” (Şu’arâ Suresi 42. Ayet)
“Gerçeği sürekli ters yüz eden, günaha düşkün olan herkesin vay haline.” (Câsiye Suresi 7. Ayet)