Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
çetin altungüneş
çetin altungüneş

BİR JÖNTÜRK GELENEĞİ

Yorum

BİR JÖNTÜRK GELENEĞİ

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

465

Okunma

BİR JÖNTÜRK GELENEĞİ

BİR JÖNTÜRK GELENEĞİ

Selanik, 1885 nüfus sayımına göre 1 milyona yaklaşan nüfusuyla Osmanlı’nın en ileri kenti, en canlı limanıdır. Osmanlı’nın büyüme yıllarında Türkmen aşireti iskan edilen kentlerin başında geliyor. Rumeli Beylerbeyi Selanik’te oturuyor. 1908 Devrimi öncesinde Selanik.3. Ordu’nun merkezidir.

Kendisi de İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi olan Galip Vardar anılarında İttihat ve Terakki’nin ilk çekirdeğinin İstanbul’da Tıbbiye Askeriye’de kurulduğu tezine karşı çıkar. ’’İttihat ve Terakki’nin hakiki bünyesi Makedonya’da kurulmuş, en mühim şahsiyetleri burada ortaya çıkmış, cemiyete hedefini tayin etmek kudreti burada bulunmuş, İttihat ve Terakki ancak burada mana iktisap etmiştir.’’ der. Prof. Dr. Sina Akşin de bu düşüncededir.

Jön Türk subaylarının neredeyse tamamının ilk görev yeri Selanik, Manastır, İşkodra gibi Balkan şehirleri olur. Rumeli’nde, eşkiya takibinde, ateş içinde, savaşarak pişerler. İttihat ve Terakki Cemiyeti ile burada tanışırlar. Devrimim kıvılcımı da bu bölgede çıkar.

Dünya basınında İstanbul’a yansıyan haberlere göre; 9 Haziran 1908’de Reval’de bulunan İngiliz kralı Edvard ile Rus çarı 1. Nikola’nın, Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşmak için anlaşmaya varmışlardır. 1853’de Rus çarı 1. Nikola’nın İngiliz elçisine dediği, her an ölmesi beklenen ’’Hasta Adam’’ ın paylaşılmasına sıra geliyordu.

Tarihe ’’Reval mülakatı’’ olarak geçen buluşma özellikle genç subaylar arasında dinamitin fitilini ateşleyen bir rol oynadı. Reval buluşması aslında bu amacı güdüyordu. Ne var ki haberler nitelik değiştire değiştire yayılmıştı. Sonradan Ekim Devrimi’ni izleyen günlerde Lenin ve arkadaşları tarafından açıklanan gizli belgelere göre Reval sadece bir dizi paylaşım konferansının sonuncusuydu.

Kolağası Resneli Niyazi Bey, İtti,hat ve Terakki’nin Manastır örgütünden izin alarak 3 Temmuz 1908 günü maiyetindeki 200 kadar gönüllü er ve bir o kadar siville dağa çıktı.Niyazi Bey alayın deposundan silah ve cephane ile alay kasasındaki 550 altını yanına aldı. Altınların karşılığında imzalı bir makbuz bırakmayı da ihmal etmedi. Niyazi, Bey dağa çıkma nedenini padişaha yazdığı bir mektupta şöyle açıklar:

’’Hürriyet adalet namına muharebe ediyorum. Müslüman, Hristiyan cümlesinin müşterek haklarını istihsal edeceğim.’’

Niyazi Bey’in Resne Milli Taburu ile 20 Temmuz’da dağa çıkan Eyüp Sabri Bey komutasındaki Ohri Milli Taburu, 22,23 Temmuz gecesi Manastır’da birleşerek , Şemsi Paşa’nın yerine Manastır Fevkalade Kumandanlığına atanan Müşir Tatar Osman Fevzi Paşa’yı dağa kaldırırlar.

Manastır’ı Selanik izledi. Erkanı harp Binbaşısı Enver Bey’de dağa çıktı. Artık devrim başlamıştı. Manastır’dan yükselen silah sesleri, devrimin müjdesini bütün dünyaya ilan eder. Abdülhamit’in gözdesi ve sadık komutanlarından Birinci Ferik Arnavut Şemsi Paşa, dağa çıkan Niyazi Bey’i kısa zamanda ölü ya da diri yakalayacağına söz vermişti. Ama 8 Temmuz 1908 günü Sultan Hamit’e telgraf çektikten sonra Manastır Postanesi’nden çıkarken yüzlerce muhafızın içinde beş kurşunla öldürüldü.

24 yaşındaki Mülazım-ı evvel Atıf Bey, bir elini silaha öbür elini Kuran-ı Kerim’e koyup yemin ederek katıldığı örgütünün, İttihat ve Terakki’nin emrini yerine getirmiş, Şemsi Paşa’yı cansız yere sermiş ve olay yerinden yaralı olarak kaçabilmişti. Yarası sonradan Siirt milletvekili ve Atatürk’ün yaveri olacak Cemiyet üyesi bir başka subay Mahmut Bey’in evinde pansuman edilecekti.

Sultan Abdülhamit, 23 Temmuz’da Kanun-i Esasi’nin yürürlüğe girdiğini çaresiz kabul eder. Karar 24 Temmuz günü İstanbul gazetelerinde renksiz, coşkusuz sıradan resmi ilan gibi yayımlanır. Oysa Meşrutiyet’in ilanı 23-24 Temmuz günlerinde Manastır ve Selanik’te para pare top atışlarıyla ve Marseilles marşı ile kutlanır.

Meşrutiyet’in ilanına neden olan kuvvet Paris’te Ahmet Rıza Bey’in temsil ettiği Terakki ve İttihat Cemiyeti değildir. Ahmet Bedevi Kuran Meşrutiyet’in ilanını ve Kanuni Esasi’nin uygulanmasını, doğrudan doğruya askeri kuvvete dayanan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Manastır ve Selanik merkezleri sağlamışlardır derken haklıdır.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir jöntürk geleneği Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir jöntürk geleneği yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR JÖNTÜRK GELENEĞİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL