1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
393
Okunma

1831 senesinde İstanbul’da bir veba salgınında, gemilere karantina uygulanması teklifi ret olunuyor. Yine aynı yıllarda baş gösteren bir kolera salgınında, ordumuzda danışman olarak bulunan Alman subayı Moltke’nin bir önleyici tedbir olarak önerdiği ’’suyun kaynatılarak içilmesi’’, 1850 li yıllarda, evlenecek çiftlerin frengi muayenesinden geçirilmesi teklifleri hep,’’Allahtan gelecek şeylerin önüne geçilmez’’ kaderciliğinden doğan ulema karşı koymaları ve şeyhülislam fetvaları ile uygulamaya koyulamıyor.
3.Murat zamanında, Mısırlı bir Türk olan matematik ve astronom bilgini Takiyettin, İstanbul Tophane’de, dönemin en üstün tekniği ile bir rasathane kuruyor. Fakat bu rasathane ancak beş yıl ayakta kalabiliyor. Ulema baskılarına dayanamayan Padişahın emri ile Şeyhülislam Kadızade’nin fetvası ile rasathane yıkılıyor. Yıkılma sebebine gelince, İstanbul’da o sıra bir veba salgını olmuş ve aynı zamanda gökte bir kuyruklu yıldız belirmiş. Bu emareleri bir uğursuzluk işareti sayan Şeyhülislam ve ulema,’’Allah kendi alemi olan göklerin esrarının öğrenilme girişimine kızarak ihtarda bulunmuştur.’’ diyerek yıkım gerçekleştiriliyor.
Sultan Abdülmecit’in Darülfünun’da anatomi dersinin okutulmasını öngören 1891 tarihli buyrultusu, dinci çevrelerce büyük tepkiyle karşılanmış, ’’mevt kişinin vücuduna neşter vurulması küfürdür’’ diyerek karşı çıkmışlardır. Bununla da yetinmemiş, o tarihten yüzlerce yıl önce El-Kanun adlı yapıtında’’insan bedenini bilmeden, hekimlik yapılamaz’’diye yazdığı için İbni Sina’nın yapıtlarının Osmanlı topraklarında okunması yasaklanmış, kendisi de kafir ilan edilmişti.