’’Marmara Denizi’nde ’deniz salyası’: Asıl korkumuz buzdağının görünmeyen, denizin altındaki kısmı... Marmara Denizi geçen yıl sonundan bu yana su yüzeyini ve derinlerini saran ve ’deniz salyası’ olarak adlandırılan müsilajla boğuşuyor. Uzmanlara göre yeni bir atık yönetimi planı yapılmazsa Marmara Denizi’nin sonu yaklaşıyor olabilir.’’ BASINDAN



Biz yaptık bunu, biz insanoğlu. Duyarsız, doğaya ve diğer canlılara zerre önem vermeyen, kendinden başka kimselere yaşam hakkı tanımayan insanoğlu... Öldürdük Marmara Denizini Allah rahmet eylesin. Bütün pisliklerimizi akıttık o güzelim denizin derinliklerine... Büyük bir cinayetin en baş sorumlusuyuz...



Şimdi musallada yatıyor. Kaldıracağız cenazesini. İmam soracak cemaate, bize, diğer duyarsız insanlara. Merhumu nasıl bilirdiniz? O zaman ne diyeceksiniz? İyi bilirdik, hem de çok iyi... Çok kaliteli balıkları vardı bir zamanlar. Boğazın kıyılarında insanlar denize girerdi, güneşlenirdi kızlı erkekli, sürat motorları ile boğazı bir o yana bir bu yana turlarlardı...



Merhumu daha daha nasıl bilirsiniz? Galata Köprüsünde oltayla, zevkle balık tutardı insanlar. Yunuslar gemiler ile yarış yaparlardı, kaptanlar o güzelim yakışıklı kaptanlarda yunusları gördüler mi hızlarını azaltırlardı... Yunuslar bile gözyaşları ile terk ettiler seni be Marmara...



Aaaaaah merhum Marmara ahhhhh! Ne günlerimiz, ne güzelliklerimiz oldu seninle... Kilyos kıyılarında, Salacak da, Şile de ne güzel denize girdik zamanında... Ne de güzeldi Mudanya da Gemlik de gidip bir deniz havası almak. Sahil boyu sevdiğimiz ile el ele yürümek... Ne güzel deniz kokardın eskiden, deniz gözlümüz derdik sevdiklerimize...



Balıklar öldü, deniz anaları öldü, ahtapotlar öldü, karidesler öldü, midyeler öldü, Göz göre göre yok ettik o güzelim canlıları... Bizler sana hakkımızı helal etsek de sen bize hakkını helal etmeyeceksin, etme de zaten, çok kötülük yaptık sana, hem de çok, sevgili Marmara...