2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
579
Okunma
Kapatma günlerindeyiz ya. Tedbirli olmak lâzım. Her ne kadar markette alışveriş serbest ama sırf dışarıya çıkmak için sütcü beygiri gibi marketlerde dolaşmak da çok riskli. Tıkış tıkış. Virüs duman attırıyor valla. Önüne geleni el enseyle altına alıp tavuklar gibi cıyaklatıyor. Polis arabaları her tarafta kol geziyor. Şimdi hiç yoktan ceza yemek de var işin ucunda.
Düşündüm taşındım. Ben öyle sotalı yerlerde dolaşmalıydım ki polis beni bulamasın. Evde dura dura şişmeye başladım. Sürekli kitap okumak da çözüm değil. İllaki temiz havada yürüyüş yapmalı. Yoksa içeri girip çıkarken kapıları kırmak zorunda kalacağız.
Planladığım gibi kimselerin olmadığı yerde tek başıma muhtar tespihini şakırdata şakırdata çıkıyorum yukarıya doğru. Rampanın ucuna doğru yaklaşmıştım ki az ileriden polis arabasının tepesindeki kırmızı mavi ışıkların yansıması gözlerime çarpınca panikledim. Hemen tedbirimi almalıydım. Camiye gidiyorum desem, yakınlarda cami yok. Bayırın arka tarafında kilise var. Oraya da pazar günleri gidiliyor. Günlerden de Pazartesi. Bu da tutmayacağına göre ne yapmalıydım acaba. Yiyeceğim cezayla ben altı ay kendimi toplayamazdım. Polis beni gördü görecek derken kendimi yolun alt tarafındaki dikenli, çalılıkların arasına atarak kamufle ettim. Polis arabası yoldan gelip geçti. Çalılıkların içinden çıktığımda pantolonum, gömleğim yırtılmış, kollarım yüzüm çizikler içindeydi.
Ey Corona-19 sen neymişsin be abi!. Pes etmek yok.