Acılarımı kapat… bitsin bu sahne. Zihinsel bozukluk yaşayan biri değilken, bana tümüyle acıları taşıyan aptal duyu organlarım beynimi esir mi almış merak ediyorum. Hadi oyun oynayalım… Ölümsüzlük düşle kendin için…maddenin saçma bir formundan ibaret olan bilincin, bak seninle alay ediyor, eğleniyor. Ateşten su, toprak, hava çıkardı evrim ya... gerisi fasa fiso değil mi pembe gringo. Çevreleyelim, bizi çevreleyen ateşin etrafını hadi bir dilek tut. Acılarımı kapatsana…ydı değil mi dileğimiz. İllüzyon, yanılsama ya da saman alevi gibi bir görüntüler, vizyonlar bütünü refleksi tepkilerle donatılmış. Ye insan oğlu!... Ölülerle iletişim… vallahi gözümle gördüm diye yemin edesim var. Ruh sordu “ hakkımdaki bilgiyi nereden alıyorsun?” Medidatör, bilinç altı, hafıza elektro manyetizması. Grup bilinci baskınlaşmasıyla ortaya çıkan vesvesi durumlar paranoyak korkular. Bilginin temeli bu işte, dedi seansörlerden biri. Dedim ya, zihnim bozuk değil benim…algı algoritmalarım düzenli çalışıyor daha yenice göz gezdirdim…sorun yokmuş. “Lan geldinse masaya üç kere vur!” İman konumuz bu olsun dedi Popuscu okultizm… “konsepte ve atmosfere” uygun bir inanç bulduk… şıkır şıkır vallahi. Hadi gel oynayalım…ama ben az korkuyorum ne de olsa ölülerle iletişim var işin içinde. Hı…anladım. Ruhların tebliğlerinden versek azcık. Ufo mufo, üst varlık gezegenleri derken başka alemleri de soktuk mu işin içine eğlencesine doyum olmaz. Fantastik bir dinsel inanç. Ha…ne dersin. İyi de abi karmaşık, yüzeysel ve çelişkili olmaz mı? Nasıl yani? Hep aynı cinsiyette mi bedenleneceğiz, hem de hep bu gezegende…azcık dönüşümlü olsa. Hı…tamam öyle olsun az değiştirelim. Art arda burada sonra adam gibi adam ol, tekamül et başka gezegenden yer ayıralım siz değerli ruhlara… Oldu mu? Ya iki bedenlenme arasında geçen sürede ne yapıyor olacağız? Önce sallamışlar on ila on beş yüzyıl. Bak buna da şahit olarak Hindu ezoterizmini göstermişler. Bekle Allah bekle… sonra kısaltmışlar iyi isen çabuk çabuk, kötü isen bir çeki düzen verelim öyle git, demiş yüksek ruhlar. Salla babam salla…Reenkarnasyon olmazsa sosyal düzenin bozukluğu çarpıklığı konuşulacaktı. Ölüler masalarda konuşmaz… Tıpkı Tanrı adına konuştuğunu iddia eden soytarıların oyaladıkları gibi… Ha atlamayayım hiçbir orijinal dinsel gelenekte yani tradisyonda reenkarnasyon yoktur…Sallamayın. Bu da Rönesans uydurmasıdır tıpkı şeytan uydurması gibi. Analitik zihinler bunlardan sıyrılamaz,öyle kabul ederler dışa çıkamazlar…çünkü ürün onların ürünüdür. “Bilgi ve kültür” Hadi oyun oynayalım… Tanrı orijinaldir, bilginin de orijinalliğiyle kavranır ancak. Kirlilikten arınarak anlanabilir ancak. İnsanlar “yeterli nedenler” ilkesini unuttular, farklı algılara yöneldiler. Doğada eşitsizlik gibi görünen faklılıklar aslında eşitsizlik yani haksızlık gibi algılanamaz. Hatta bu bir haklılıktır… Bu yeterli nedenler ilkesine bir örnektir. Her varlık kendi doğasında içerilen farklılığın taşır… Sadece diğer varlıklarda bulunmayan özelliğiyle farklı olan insandır… Farklı olmak kendin olmaktır, birbirinin aynı varlığın olması kavrama açısından imkansız hale gelinmesi demektir. Yaşamı farklı algılarken işte bu yüzden; Tanrı sizin anlayışınıza sığmak zorunda değildir. O “özel bir farklı”dır. Acılarını kapatmaya gelenleri algılarınla bütünle ve inan. Oyunu bırak… Algı organlarınızın gözlem ve deneysel bilgileri beyninize taşırken, size sunulan bilginin güdükleştirilerek sözde bilimin bu taşımanın taşeronluğunu yaptığını düşündünüz mü hiç? İşte bu nedenle bile bilim Tanrı’yı muhatap alma cesaretini bile gösteremez. Ve Tanrı’yı mesajlarını değiştirerek farklı anlamlar yükleyerek onun adına ortaya çıkma kötü bir anolojidir, ters yüz edilmedir. Sizin şeytan bizim kötülük dediğimiz şey budur. Seçim sizin ya kendiniz olun ya da bir başkalarının siz busunuz dediği şey olun… |