1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
654
Okunma

Seni arıyordum ben de. Gel’lerini iyi biliyorum da git’lerinde buradasın demek. Olunmayacak yer de değilmiş hani. Sonra nasıl ayrılıyorsun buradan. Google’ın bilmediği yer burası olmalı. Yeniden başlanan yer burası olmalı. Vahanın çölü yendiği yer burası olmalı. Burada uzaklar bile net görünüyor. Umut’u görüyorum şuan, düşlerin yüzdüğü denizin kıyısında yıldız sektiriyor. Saydım her yıldız kırk kez sekiyor. Kırkayağı görüyorum, her gün üşenmeden ayakkabılarını parlatıyor bir bir. Ayakkabılarının dikiş ipleri umut ipinden. Çok ucu varmış umut ipinin ve ilk ucu sıkıca aya bağlıymış.
Şimdi burada senin fotoğrafını çekersem, üç "ilk" yaşanacak. Fotoğrafı ilk kez çekilen manzarada fotoğrafı çekilen ilk kişinin fotoğrafını çeken ilk kişi.
Saat neden hep aynı burada. Sesimi niye yükseltemiyorum. Bu çilek tadını kim koydu ağzıma. Lekelerime merhem süren kim. Yıldızların ipini tutmak ne güzel. Güneşe kar topu atmak ne güzel. Uçmak istesem uçacağım sanki. En güzel rüyayı göreceğim sanki. Dilimin ucundakileri bileceğim sanki. Boş kümenin elemanı olurmuş işte. Tek sayı çift de olurmuş işte. Balkonunda oturuluyormuş balkonsuz evin. Çamaşırlar kalpte de kurutuluyormuş. Saatler pilsiz de çalışıyormuş. Noktanın içine sığılıyormuş.
Güzel şeyleri buradan yazacağım artık sana. Durduğun yerde durayım biraz. Bastığın yere basayım biraz. Baktıklarına ben de bakayım biraz.
Söylerim o zaman ırmakların kime aktığını. Söylerim pencerelerin kime baktığını. Cam kırıkları parlıyor mu, ağlıyor mu söylerim. Seken taşlar kıyıyı özlüyor mu söylerim.