2
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
805
Okunma

Şehrin ıslak ve yalnız kaldırımlarında kaybettim çocuk gülüşlerimi, ne zaman aklıma gelse mutluluk gelip yerleşti soluma bir acı, hep yarım hep yanıktı umutlarım. Ne tamamlamaya gücüm yetti, ne de ferim şimdi bir ben var ki! Benden biçare bir sen var ki varlığımdan habersiz, kanamalı dünlerin sancılı kabuk atma serenatları içindeyim.
İçimde haykıran, ağlayan küçük kıza engel olamıyorum. Sessiz ve çıtırtısızım saçlarımda aklar, yüzümde acıların derin can oyukları, pusulasını şaşmış gözler benim.
Adına yaşamak denilen bir hayatı yaşıyorum, ayaklarımda hüznün jiletleri, kulaklarım duymaz oldu, dilim adını söylemez oldu, ben kimliksiz kaldım, mülteci damgası vurdular alnıma, yastıklar sırdaşım, yollar yoldaşım oldu, ağır geldi yaşamak hırkası çıplak kaldım.
Şimdi anadan üryan tüm gerçekler, göz yaşlarımla ıslattığım onlarca mektup suskun. Dilim dudağıma mıhlı, gözlerim kirpiklerime mahkûm, tenimde izmarit yanığı, benzim soluk, gözlerim fersiz, dizlerim takatsiz. Yâre hasretim canlanıyor avuç içlerimde, yâr yaram kanıyor her gece gizli gizli, bantlarda fayda etmiyor, titrek ayakuçlarım, savunmasız bedenim.
Bel kemiğini kırıyor sözler yarınlarımın, güneşe kurşun sıkıyor titrek tetik parmağım. Geçecek diyen anneannem, bitecek diyen dedem yok, yalnız ve çaresizim, çarelerin çareleri tükendi, ben tükendim, şehir yaslı yarıda yüreğimin bayrakları.
Siyah duvaklı gelinler geçiyor gözlerimin önünden, öldün diyor bir ses, solumda bir acı patlıyor çıban gibi, öldüm ben anne diyemiyorum...
Sahi ölmek nasıl bir şey anne?
Ben hiç yaşamadım ki..!