Mehmet efendi mahallesinde herkes tarafından sevilen ve tanınan iyi kalpli bir insandı. En büyük tutkusu nerede bir zikir meclisi olduğunu duysa ne yapar yapar o meclise katılırdı.
Bir gün evden çıkarken hanımı:
"-Efendi, eve gelirken çarşıya da uğra ve şu siparişlerimi muhakkak al. Eve misafir gelecek" diyerek ona bir alış veriş listesi uzatır.
Yolda tanımadığı biri ona selam verir. Mehmet efendi selamı alır ama o zatı nereden tanıdığını bir türlü çıkaramaz. Adam:
"-Hayrola Mehmet efendi nereye?" diye sorar.
"-Hanım çarşıdan bir takım siparişler verdi. Onları almaya gidiyorum." Adam:
"- Ben de seni aşağı mahalledeki zikire gidiyorsun sanmıştım."
"Ne zikri, nerede yapıyorlar. ?"
"Gel ben seni götüreyim."
Adam önde, Mehmet efendi arkada bir sokağa girmişler. Sokağa gelen zikir seslerini takip ederek bir kapıda içeri gimişler ki ne görsün.
Dışarıdan tahmin edilemeyecek kadar büyük bir yemyeşil bahçede büyük bir halka kurulmuş coşkulu bir zikir çekilmekte.
Mehmet efendi ve o yabancı zikir halkasına katılmışlar. Mehmet efendi hem zikir etmekte hem de halkadaki o nurani yüzleri süzmekteydi. İçlerinden birini bile tanımıyordu. Hayret etti çünkü o neredeyse bütün zakirleri tanırdı. Yanındaki yabancıya:
"Kuzum bunlar kim. Ben birini bile tanımıyorum. Ama hepsinin yüzünde de nurlar parlıyor. Yanındaki:
"Şu zikri çektiren Peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav), onun sağında Ebubekir efendimiz, solundaki zat ise Ömer efendimizdir. Şu yiğit genç Ali efendimizdir. Şu utangaç tavırlı kişi Osman efendimizdir. Diğerleri de sahabeler, tabiin’ler ve şeyh efendilerdir." deyince bizim Mehmet efendi iyice coşar.
Nice sonra hanımının verdiği liste aklına gelir. Yerinden kalkmaya çalışınca yabancı adam:
"Ne oldu Mehmet efendi nereye?" der.
"Yaa, ben hanımın verdiği alışverişi yapmayı unuttum. Hemen gidip alayım yoksa akşama iyi bir azar işitiriz gene " deyince yanındaki yabancı gülümseyerek elini onun dizine koyar ve:
"Otur Mehmet efendi otur. Aceleye gerek yok. ARTIK SEN ÖLDÜN. Ben de Azrail’im. der

İşte ey dost, Azrail aleyhisselam bizleride kimbilir ne diyerek ölüm vadisine götürecek.
Satılık kelepir bir araba var gel bakalım mı diyecek.
Yoksa güzel bir arsa mı var diyecek.
Sporcu kılığıyla gelip bizi maça mı çağıracak.
Yoksa grantualet kıyafetle gelip iş toplantısına mı davet edecek.
Kimbilir ne olarak gelecek.
Kesin olan şu ki neye önem veriyorsak o şekilde gelecek....