20
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1238
Okunma


Derin bir sessizlik hakimdi Türkiye’nin bir çok şehrinden gelen ekipler deprem enkazından gelecek bir ses umudundaydı..
Bir canı daha canlı çıkarmak için var gücleriyle çalışıyorlardı..
Uykusuzluk yorgunluk açlık soguk hiç birinin umrunda değildi söz konusu can ise bunların hiç bir ehemniyeti yoktu..
Herkes sustu,işaret dili ile anlaşırlarken içlerinden biri olaganca yüksek sesiyle seslendi
_Orada kimse varmı diye
ses yoktu yine tekrardan yine yine aynı kelimeyle seslendi
_Orada kimse varmı? diye
derinlerden cılız bir ses
_ buradayız ikizimle beraber ne olur kurtarın bizi annem babam iyi mi?diyordular..
_Anneniz babanız iyi dışarıda sizi bekliyorlar bekleyin geliyoruz sizi ordan canlı çıkaracağız korkmayın sakın sizin için çalışıyoruz dedi yine O ses..
İki kardeş iki cana saatlerce ulaşmak için çabaladı ekiplerin hepsi sevinmişti canlı birileri daha vardı enkazda kurtaracaklardı onları,saatlerce ulaşmak için onlara ugraşıyorlardı da zaten umutlandı oradaki herkes çöken binanın enkazından onları kurtarabilmek adına var güçleriyle devam ettiler yorgunluklarına aldırmadan.
Ekipler orda annesi babası sevdikleri enkazın gölgesinde bütün Türkiye ekran başında dua etti bu ikizler için...
Birbirlerine dahada sıkı sarıldı Sayra ve Çınar’ın anne babası onlara dair ne çok umutları hayalleri vardı daha hikayeleri umutları karatoprakta bitmemeliydi bir ışık oldu bu ses onlara daha çok duaya sarıldılar...
Yaşıyorlardı iki gözlerinin nurları ilk hamile olduğu anı öğrendiğinde bugüne dair şerit gibi geçti onlarla ilgili zamanları keskeler dolaştı zihinlerinde sonrada umut ışığı doğdu yüreklerinde diğer enkazdan sağ cikarilanlarıda görünce ....
Saatlerce o beton yığınlarını sesin gelen yerine doğru kazdılar...
Ses yoktu artık tek tek duvar değil un ufak olan kum tanelerini tırnaklarını kanatircasiks kazidilar ekipmanlarıyla ama yoklardı başka bir yerden yansımıştı ses...
Ve tekrar kazdılar başka yöne doğru beton yığınlarını bir umut ile canlı ulaşmak için.Sonra iki el gördüler birbirlerinin elinden tutmuş kenetlenmiş iki el bunlar aradıkları ikiz kardeslerin elleriydi birbirlerine saatlerce Kimbilir ne umut vermislerdi kurtulacaklarına dair hayallerinden bahsetmislerdi...Birbirlerini uzdukleri heran için özür dilediler birbirlerinden.. Umutlarını yitirmemek için şarkı söylediler dua ettiler hayallerinden bahsettiler...
Ama üşuyorlardı , oksijenleri kalmamıştı zor nefes alıyorlardı canlarıda çok aciyordu bedenleri binlerce tonun ağırlığındayken ikizlerden biri;
Sordu kardeşine
_biz şimdi cennetemi gidecegiz canım kardeşim..
_ evet kardeşim biz cennete gideceğiz sanırım anne babamız daha sonra gelecekler dedi.
_Gözlerim kapanıyor kardeşim çok üşüyorum ellerimi tutar mısın? daha fazla dayanamayacağım çok uykum var uyuyacağım belki uyuyunca geçer ağrılarım dedi.
Kardeşi ona seslendi
_Uyuma sakın korkuyorum konuş benimle..
Ama artık onu duyamazdı anlamıştı buz kesen ellerinden yinede bırakmadı kardeşinin ellerini belki sıcaklığıyla uyanır diye
Sonra bir melek geldi daha fazla canı acımasın diye onuda ebedî uykuya daldırdı...
Ve beraber Elele yürüdüler cennete
Onlar şimdi anne babasının "cennet kuşu."
Kurtaramadılar onları toprak onları daha çok sevip bağrına basarken vakit dolmuşken ...
Toprağın derin sessizliginde kayboldu fısıltıları..
Ulaştı ekipler sonunda onlara ama bedenleri çok soğuktu anlamışlardı hersey için çok geç olduğunu..
Ağladılar acıları ikiye katlandı onları Elele görünce keskeleri bogazlarında boğum boğum sözümüzü tutamadık diye
Sonra çıkardılar enkazdan ölü bedenlerini hepsinin gözleri dolu dolu diyemediler bile ailesine "onlar öldü" diye.
Bir feryat düştü anne babasın sevdiklerinin can evi yüreklerine bir enkazdan daha büyük enkaz yeriydi şimdi yürekleri...
Kimi enkaz çalışmalarını izlerken kimi TV başında canlı çıkarılmaları için umut ile dua ederken "buz kesti herkesin yüreği" bu kötü haberle..Hemde elele ölüme yürüdüklerini öğrenince oysa daha çok küçüklerdi yaşayacakları ne çok şeyleri vardı da ölüme yakalanmışlardı...
Aldı toprak onları teğet geçmeden enkazda ailelerinin sevdiklerinin unutamiyacağı bir kara günde...
Kader miydi enkaz altında kalmak imtihan vesilesi miydi yoksa o binayı usulsüzce malzemeden çalararak yapanlarda mıydı suç?
Yoksa binanın hasarlı raporuna rağmen orda ikamet etmek zorunda kalmalarımıydı
yoksun yoksul kaderlerimiydi yoksa bu ölüm..
"iki cennet kuşunun yazgısı."
Hoşçakalın cennet kuşları yaktınız,sızlattınız yüreklerimizi dağladınız mekanlarınız cennet olsun
Nevin Aktekin Gülfirat