11
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
931
Okunma

EMPATİ GÜNLÜĞÜ:
-Embesil!.. Bir ayağın çukurda ne işin var senin sokakta?
Sesin geldiği tarafa baktığımda balkondan bakan ve bana el kol hareketi yapan genç kızın o cümleyi bana söylediğini kabullenmek istemediğimden, başımı kaldırıp seslendim merakla ve endişeyle:
-Bana mı söyledin kızı...
Daha cümlemi bitirmeden tekrar bağırdı o cırlak sesiyle:
-Teyzeee sana diyom huu!.. Daha benim göreceğim günler var. Siz moruklar yüzünden geberip gideceğiz...
Zaten telaşlı ve üzgündüm. Evde gelinim hasta yatıyor torunumun da ateşi çıkmış, koştura koştura eczaneye gidiyordum.
Torunum henüz sekiz aylik ve muhtemelen diş çıkarıyordu. Gelinimin de migreni tutmuştu.
Balkondan avazı çıktığı kadar bağıran kız on altı yaşlarında ya vardı ya yoktu.
...
O günleri dün gibi hatırlıyorum. Tüm dünyayı tehdit eden bir virüs yüzünden evlere tıkılıp kalmış, mecbur olmadıkça dışarı çıkmıyor günlerimizi evlerimizde geçiriyorduk.
Eşim benden on iki yaş büyüktü. Ve bir haftadır altmış beş üzeri kişiler için sokağa çıkma yasağı konmuştu.
Eşimin yapamadığı dışarı işlerinin bir kısmını da dolayısıyla ben üstlenmiştim. Yine iş başa düşmüş bana yol görünmüştü. Tüm tedbirleri alarak çıktım evden. Yüzümde maskem...
Koşar adımlarla sokakta yürüyor, eczaneye bir an önce varıp oyalanmadan eve dönmeyi istiyordum.
Beni altmış beş yaş üzeri sanmış ve bu yüzden bana ateş püsküren kıza acıyarak baktım. Yoluma devam ettim "ya sabır " çekerek.
Gençlik ve yaşlılık; sanki seçme şansımız olan bir seçenekmiş te bizler tercih etmemişiz gibi suçlanmak, ne kadar saçma bir davranış biçimiydi.
Allah izin verirse her genç bir gün gelecek yaşlanacakltı. Ama o yıl bizler; adeta gençler tarafından alaya alınmış aşağlanmıştık.
Tüm çocuklar ve gençler sanki zombi görmüş gibi bizlerden kaçar olmuşlardı.
Otuzlu yaşlarda görünen eczacı ne istedigimi sorarken, benden önce gelmiş genç bir delikanlı neredeyse dövecek gibi baktı ters ters. İlaçlarını alıp giderken de beni küçümseyen ve suçlayan tavrı çok aşikardı...
Gözlerim dolu dolu:
-Ateş ölçer alacaktım. Torunum diş çıkarıyor. Torunum için alacaktım; diye de ekledim adeta suçlu suçlu.
Hemen arkamdan eczaneye giren reçetesini okumakta olan genç kadın, bir anda sıçradı ve benden uzaklaştı. Sanki vebalıymışım gibi ve dehşetle açtı gözlerini kocaman kocaman:
-Teyze aman uzak dur benden. Ne işin var senin sokakta? İyice zıvanadan çıktınız. Bir tane de bizde var senin modelinden. Zor tutuyoruz evde. Gebersenizde siz de kurtulsanız biz de! Deyiverdi, nefret saçan bakışlarıyla beni dövercesine...
Mırıldanarak söylediği son cümle adeta kanımı dondurmuştu.
Bir haftadır evden çıkmamıştım. Ama sosyal medya aracılığla yaşlı insanlara yönelik hakaret vari paylaşımlardan, hikaye, fıkra, karikatür ve benzeri yazılıp çizilenler yüzünden çok fazla üzülmüş ve olumsuz bir şekilde etkilenmiştim.
Ama işin bu boyuta ulaştığından bi haber olduğum için adeta donup kalmıştım. Genç kadın elini sallayarak öfkeden kudurmuş bir halde eczacıya seslendi.
-Kardeşim kalsın benim ilaçlar. Ben buradan gidiyorum. Ateşi de varmış baksana. Canımı yolda bulmadım ben!..
Demiş ve çıkıp gitmişti. Bir gün içinde on yaş, hatta yirmi yaş daha ihtiyarlamıştım.
Yazıklar olsun!.. Bu nasıl gençlik, bu nasıl bir ahlaki çöküş böyle?
Bizim değerlerimiz, anadan babadan aldığımız terbiyemiz, kültürümüz, ahlak anlayışımız ve inancımızın gerektirdiği sağ duyumuz, merhametimiz, saygımız, sevgimiz ne ara paçavra gibi yerlere atılmıştı.
En ufak bir rüzgarda dağılıvermiş adeta paramparça oluvermişti insanlığımız...Diye düşünürken gözlerimden yaşlar süzülüvermişti.
Çok kırılmış çok incinmiştim. Ellerim titreyerek uzanıp aldım ateş ölçeri. Para verirken de dikkatle bıraktım masanın üzerine ve " üstü kalsın evladım" diyebildim sesim boğularak.
Kocaman bir yumru oturmuştu sanki kalbimin tam ortasına. Yutkunmakta zorluk çekiyordum.
Adeta nefesim kesilecekti. Zorlukla yutkundum ve eczaneden çıkarken kendimi "yaşayan ölü" gibi hissediyordum.
Beni virüs değil, gençlerimizin acımasızca bakış açıları kırıcı söz ve davranışları öldürmüştü...
...
Bir kez daha düşünelim ve empati yaparak birbirimizi anlamaya gayret edelim niyetiyle kaleme alınmış bir kurgudur. (Buna benzer davranışlar sergileyen gençlerimizin dikkatine!..)