- 574 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
3 metre
Dün gece de diğer pek çok gece gibi geç saate kaldığından, yatak odası yerine salonda kanepede yatmayı tercih etmişti 1+1 dairesinde.Rahat olmayan bir uyku ile geceyi geçirdiğinde sabah kalkmakta zorlanmadığına inanırdı.
Yan daireden gelen alarm sesi ile irkildi
Bugün de o lanet alarmı değiştirmemişler diye düşündü gözlerini açtığında.
3 5 çocuğun eline rastgele verilmiş müzik aletleri ile keşmekeş bir melodi nasıl olursa öyle bir uyandırma müziği ortaya çıkaralım diye yapılmış sanki bu alarm.
Nasıl bir insan yaşamın yeniden başladığı güzel bir güne böyle bir ses ile uyanmak ister?
Ne güzeldi halbuki geçen haftaki
Vivaldi nin 4 mevsim senfonisi
Hadi oğlum kalkma vakti!!!
Doğruldu.
Ayak yordamı ile terliklerini buldu.
Birden içi ürperdi.
Pencereyi açık unuttuğunu gördü.
Kışın gelmek üzere olduğunu hatırlatan, içini ürperten; soğuğun dişini geçirdiği bir sızı hissetti sırtında.
Akşamdan hazırladığı kahvaltıyı yemekten vazgeçip küçük salonunu dolduran, kokusunun bile insanı uyandırmaya yettiği koyu bir kahve hazırladı.
Kahve fincanını iki avucunun içine alıp içini ısıttı ve aynı anda üst kattan gelen sese istemeden de olsa kulak kesildi.
“çocuklar babanız uyanacak sessiz olun.”
Hiçbirinin yüzünü bile görmediği, 3 metre ötesinde, ayak seslerinden bile telaşın mı sükünetinmi hakim olduğu o mahremiyete dahil olmanın, zaman zaman gerginliği, zaman zaman huzuru onlarla birlikte yaşamanın; onların haberi olmadan onların yaşamına dahil olmanın hırsızlık olduğunu düşünerek sürekli dinlememeye çalışsa da, o mahremiyete dahil olmaktan kendini alamadı diğer sabahlar gibi.
Hiç görmediği bu komşularının konuşmalarından görünümlerini tahmin etmeye çalışıyordu.
Adamın gür sesinden ortaboylu, kilolu, çok konuşmayan, gözlüklü, takım elbise giyen, her sabah traş olan, ağır kanlı, otoriter bir adam olduğunu;
Kadınınsa; evin tüm yükünü tek başına çeken, küçük bir ihtimal de olsa arada sırada kocasından yardım isteyen, yalnız kaldığı zamanlarda gözyaşını eşarbı ile silen, standart çilekeş anadolu kadını olduğunu anlayabiliyordu.
En sevdiği bölüm ise az sonra başlayacaktı.
Hafifçe kulağına gelen çatal tabak sesleri, bir ailenin en güzel buluşması;
hazırlanan bir sofranın güven verici huzuru.
Bu eşsiz huzuru 3 metre aşağıda bile hissedip, hırsızlık pahasına da olsa o huzura ortak oldu.
Kesildi üst kattan gelen sesler bi ara.
Artık tek başınaydı.
“Yaşasın” dedi “kahve ve sigara”
YORUMLAR
Apartman yaşantısında yaşamlar artık o kadar iç içe ki bazen üç metreden daha yakın gibi geliyor insana.
Ev gidiş gelişleriyle tanışmayan birçok aile, duvar ya da zemin 'komşuluklarıyla' çok yakından tanışıyorlar aslında.
Misafirliklerden evlerdeki heyecanlara ya da gerilimlere kadar çok şey, seslerden dolayı neredeyse hep beraber yaşanıyor.
Demem o ki!..
Son cümleniz ne kadar mümkün bilemedim!... :))
Çünkü apartmanlarda bu nedenle hiç yalnız kalınmıyor.
Sagılarımla Erdal Bey.