2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
612
Okunma
Zaman insandan pek çok izi alır sanılmış, kanaatsız yürek acıya doyar diye bilinmiş.
Ahh kör olası kalp, sağır umut kimbilir hangi dünde kaldı. Oysa daha çocukluğun ümitleri tazeydi,yol her daim bahara açılıyordu.
Azaldık mı? Düzenin mayhoşluğuna mı aldandık, ağzımızdaki ekşimtirek tadı mı hoş geliyor.
Acıyı ne çok seviyoruz, tabağımıza koyduğumuz aş’ a katmış, ortasından böldüğümüz ekmeğin hamuruna gözyaşını biriktirmişiz.
Her lokmada gırtlağı yakıyor,ağuya dönüşüyor, cana geliyorda dile varmıyor sözler.
Umuda tekme vuruluyor da,atanın ayağına basılmıyor, açılan kapanmayan yaralarımız değil, o yarayı kabullenip başka çaresi yok deyişlerimiz.
Bilmiyorum! Düşüncenin derinindeki zihin, yürekle ortak yön bulamıyor.
Elimizi kolumuzu bağlayan toplumsal dayatmalar " çekeceksin " vurgusunu mıh gibi işlemiş, vacip görülen acılara " katlanacaksın " güdüsünü benimsetmiş..
Sıralı halde başı boş uçuruma yürüyor hayallerimiz, gerçekler maddiyatla uyuşmuyor.
Cebini hayırlı hayırsız dolduran, gizlenmiş acılarımıza bıyık altından gülüyor.
Ahh toplum ! Yüreklerin umuduna kurşun sıkan toplum. Gençlik heveslere bel altı hedef alan bağnaz düzen!
Kadının yarasını geçiştiren, erkeğin ayıbını göğe kaldıran sapkın gidişat.
Çocuğun oyuncağına salyasını süren, zihniyet!
Düşenin elinden tutulmuyorsa, el uzatana geri dönülüyorsa, kahpe ruhlara taviz veriliyorsa, yaralarımız hayat boyu baki kalacaktır..