9
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1066
Okunma


Resmen bir geldin, dünyamızın içine ettin. Asla unutulmaz günler içinde ve paranoyanın son demlerindeyiz sayende.
Eski günlere özlemler, hatalarla yüzleşmeler, gelen bahara pencerelerden ardından bakarak öykünmeler ve değişen günlük rutinlerimiz. Daha doğrusu birbirinden farklı olmaz hale geldi neredeyse her günümüz...
Sağ olsun arkadaşlarım bu dönemde alış veriş konusunda yardımcı oluyorlar diye. ilk iş torbaları kapımın önüne bırakıp, zili çalıyorlar, kapı açıldığında bakıyorum 2 metre ilerden gülümsüyorlar işlem tamam diye. Buraya kadar her şey çok güzel de esas telaş onlar gittikten sonra başlıyor ben de.
Torbalara dokunmadan önce gidip balkon kapısını açıyor, sonra gelip alışveriş torbalarını parmak uçlarıyla tutarak doğruca balona götürüp, diziyorum yan yana yere.Çabuk bozulacaklar içlerinden alınıyor tabi ayrı işleme tabi tutularak. Sonra koşturup sokak kapısını kapatıyorum.
Arkasından geliyor el yıkama faslı.
Bize defalarca medyada gösterildiği gibi banyoya ellerimi bir güzel sabunlamaya başlıyorum, derken birden sıvı sabun şişesine daha önce dokunduğum aklıma geliyor ve tekrar elime sabun sıkıp, sıvı sabun kabını bir güzel köpürterek yıkıyorum. E ben musluğun açma kapama düğmesine de önce dokundum. Haydin bir güzel köpürterek onu da yıkıyorum, tabi arkasından yeniden ellerimi.
Zavallı elleceğizlerim, uzun süre deniz suyunda kalmış gibi, her işlem arkası ovalayarak yıkamaktan büzüş büzüş olu derileri.
Elden para alıp verme işini bıraktık sonunda, iyi de oldu., Arkadaşlar fişlerini getiriyor ben banka hesaplarına internetten yatırıyorum Oh mis!
Ama fişleri elden alınca o da ayrı dert oluyor bana. Kasiyer makinasına takarken, çıkarıp verirken elledi, sonra başka ele geçti, en son bana geldi diye takıyorum onlara da.
Yüksek ısıda virüs yaşamıyor ya hani, ben de eğer fişlerin üzerlerine yapıştıysa ihtimaline karşılı hepsini koyuyorum mikro dalganın içine.
Gülüyor olabilirsiniz şu anda. Ben de çok gülüyorum bazen acı acı bu hallerime
Bir iki sefer sistem gayet güzel işe yaramıştı da ama elimin ayarı mı kaçtı nedir bilemiyorum, son defa fişleri tütsülemekten ileri götürüp bir güzel yaktım.
Abow!!!! Dedim, şimdi nereden anlayacağım bunların toplam bedeli neydi?
Mutfak lambasını yaktım hemen, taburenin üzerine çıkıp, elimdeki fişleri tek tek evire çevire ışığa tutup baktım. Yok, anacım, nafile, hiçbir rakam tespit edemedim. Biliyorum, kredi kartı harcamalarından arkadaşım bunu kolayca tespit edebilirdi ama gel de utanmadan, getirdiğin fişleri bir güzel kızarttım ben diye söyle!
Eh! Korkunun ecele faydası yok, kıvrandım kıvrandım, sonunda arayıp yediğim haltı arkadaşıma anlattım Çok anlayışlıdır Allah’tan, güldü ve “Dert ettiğin şeye bak!, dedi. Buna mı üzüldün!”
Eti bir yerden, sebzeyi başka yerden, bazı ihtiyaçların bilmem ne marketten almış. Üşenmemiş dükkan dükkan dolanmış. (Torba isimlerinden anladım bunu) Bir daha uğraştıracağım neydi toplam harcama bedeli diye. E.. Tabi üzüldüm haliyle.
Neyse işte, bunlar günlük olağan sıkıntılar da esas korktuğum, virüs hikâyesinin daha uzun zaman süreceğinin söylenmesi ve bunun bizlere getireceği negatif etkiler.
Gerçekten çoğumuz virüsten değil belki ama kendi kendimize yarattığımız korkular yüzünden, hareketlerimizin kısıtlanması yüzenden, sevdiğimiz işleri yapamamaktan ve de sevdiklerimizden ayrı kalmaktan dolayı, bazı fiziksel ve manevi zararlar görebiliriz endişem de yok değil.
Umarım yanılmış olurum ve yeniden normal yaşama dönmeyi başarabiliriz kısa sürede.