13
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1941
Okunma


Özellikle Amerikan filmlerinde ve pahalı prodüksiyonlarla çekilen bilim kurgu yapımlarda genellikle Amerikalıların cesareti öne çıkarılır ve tüm dünyayı tehdit eden, görünür, görünmez canavarla mücadeleyi ancak Amerikalıların yürütebileceği ve yalnız onların baş edebileceği işlenirdi. Nihayetinde filimin sonunda Amerikalı kahramanlar dünyayı tehdit eden o canavarı yener ve canavardan tüm insanlığı kurtarırlardı. Yerse…. Hatta filimin sonunda koca yürekli kahramanların genellikle biri kadın diğeri erkek olur ve ateşli bir öpücükle zaferlerini kutlarlardı. Gerçi yerse dedim ama genelde de yenilirdi. Öyle ya Amerika süper güçtü ve dünyaya bela olmuş görünür veya görünmez tüm canavarlarla ancak onlar mücadele edebilirdi. Fakat nazar mı değdi ne olduysa bu sefer mücadele edemediler. Çünkü gerçek canavar Covid-19 yani korona virüsle mücadele eden ülkeler arasında Amerika birleşik devletleri (an itibariyle) resmen sınıfta kaldı. Doğrusu üç ay önce böyle bir acizlikten bahsedilse idi büyük ihtimalle dikkate bile alınmaz böyle bir şey olmaz denilirdi.
Ancak oldu. Amerika resmen mikroskopla bile zor görünen korona virüse karşı aciz kaldı. Basına yansıyan John Hopkins Üniversitesinin açıkladığı rapor ve o rapordaki verilere göre ölü sayısı, virüsün yayılma hızının artması ve salgın sürecinin uzaması durumunda Amerikan sağlık sisteminin çökeceği, ve Amerika’nın çok ciddi ekonomik kriz yaşayacağı açıkça itiraf ediliyordu. Dün akşam da haberlerde Amerikan başkanı Donalt Trump acizliklerinin bir göstergesi olarak salgının sorumlusu olarak Çinlilerle beraber hareket ettikleri iddiasıyla ve adeta kendi zafiyetlerinin üstünü örtmek adına dünya sağlık örgütünü suçluyordu.
Bu nedenle Amerika birleşik devletleri dahil tüm dünyayı dize getiren Covid-19 Korona virüsü önemsemek gerekir. Gerçi bu önemsemeyi neredeyse tapınmaya dönüştüren ateistler virüsün yaptırım gücünü Tanrıyı aciz bırakmak olarak görüp sapıkça söylemlerde bulunsalar da kabul etmek gerekir ki, virüsün tehdit gücü küçümsenecek gibi değil. Dolayısıyla insanlık korona virüs denilen bu belayı çok ciddiye almalı. Bu beladan kurtulduktan sonra da ileri yıllarda korona virüslü günleri anma etkinlikleri düzenlenmelidir.
Bu günleri hatırlamak yani bir virüsün insanlığı ırk, dil, din, cinsiyet vs sosyal statü veya ekonomik farklılık gözetmeksizin bir hizaya sokması hatırlanmalıdır. Bundaki hikmeti düşünmek ve bundan ders çıkarmak adına birkaç yılda bir dünya genelinde sanki virüsün varlığı ve ölümcül etkisi sürüyormuş gibi yeniden tüm ülkelerde eş zamanlı on dört günlük karantina günleri düzenlenmelidir. Böylece insanlar sokağa çıkma yasağının uygulanacağı o karantina günlerinde belki dünya kaynaklarını daha dikkatli kullanmanın önemini anlar. Nükleer ve konvansiyonel silahlara harcanan paraların insanlığın mutluluğu ve sağlığı için harcanmasının önemini kavrar.
Ve nihayetinde insanlık hangi teknolojik seviyeye ulaşırsa ulaşsın çıplak gözle bile görünmeyen bir mikrobun tüm dünyayı evlerine tutsak edebildiğini bir kez daha hatırlar ve acizliğinin farkında olur.
Olur mu acaba?!’’
Serhat BİNGÖL.09.04.2020