4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
793
Okunma

Ocak ayında Çin’in Wuhan kentinden tüm dünyaya yayılan Covid 19 virüsü bir yandan çok sayıda masum insanın ölümüne yol açarken, bir yandan da dünya ekonomisini büyük ve ardarda gelen depremler ile SARSmaya devam ediyor.
Dünya tarihinde pek çok salgın görülmüş, ancak bu virüs Korona ailesi mensubu olarak, Sars ve Mers virüslerinin mutasyona uğratılmış yeni bir türevidir. Bilinen hiçbir antibiyotik bu virüse karşı etkin değildir. Virüs bedenden bedene, insandan insana solunum zerrecikleri yoluyla ve yakın temas ile bulaştığı için de hızla tüm dünyaya yayılmaya devam etmektedir.
Bu virüs üstüne çok iddialar ortaya atılmış ve atılmaya da devam etmektedir. Çok bilmenin insanın karşısına suç, ödülünün de ceza olarak verildiği bir dünyada yaşadığımız, ne yazık ki bir realiteye dönüştürülmüştür.
Artık çivisi çıkmış emperyalist sömürü sisteminin egemen olduğu bu dünyada her şey bilim ve teknoloji ile bir yandan yükselirken diğer yandan da amansız bir ekonomik kriz ve 3.Dünya Savaşını da beraberinde getirmiştir. Bu savaş ateşli silahlar ile yapılan bir savaş değil, biyolojik bir savaş biçiminde sinsice yürütülen bir savaştır.
İnsan insana bu kadar acımasız olabilir mi?! Olabilir, çünkü pek çok doğa belgeselinde izlediğimiz gibi güçlü olanın, zayıf olanı ezip geçtiği, yiyip yuttuğu bir dünyada yaşamaktayız. Öte yandan toplumsal olaylara gözattığımızda da insanın insanı terör ve kutsal değerleri yüzünden acımasızca yokettiğini de gözlemlemekteyiz.
Savaşlar ekonomik kriz ile ortaya çıkmakta ve egemenlik ve paylaşım savaşı olarak süregelmektedir. Bertrand Russel adlı düşünürün dediğine göre " Din savaş ve aşk akıl dışı eylemlerdir." Bu kez savaşın çıkış nedeni dünyanın zenginlik kaynaklarını elinde tutan bir avuç küresel sermayedarın kendi içinde düştüğü klik çatışmalarının yanında bir de Vahşi Batı ile sosyalist dünyanın çatışması da demek olasıdır. Bunun benzer bir örneğini Irak’ın işgali sırasında SARS virüsü ile de yaşamıştık.
İnsanoğlu her ne kadar uzayda akıllı yaratıkların yaşadığı başkaca dünyaların varlığını teorik olarak kabul etse de mavi gezegenimize uyan başkaca bir dünyaya henüz ulaşılamamıştır. İşte bu sebepten, giderek artan dünya nüfusu karşısında insanlığın nüfusunun nasıl kontrol altına alınabileceği, elitler dünyasının temel sorunlarından biri haline gelmiştir. Keza geleceğin dünyasında yapay zeka, bilgisayar, iletişim teknolojisi ve robotlar sayesinde insan gücüne talep azalacaktır. Bu durum elitlerin kâr marjını da yükseltmekte ve bilime egemen olanlar geleceğimizi de kontrol altında tutma gücünü de ele geçirmekteler.
Bu bağlamda insan beynini yapay zeka ile kuşatma altına almak ve insanı kolayca yoketmek ya da var kılmak olanaklı hale gelebilmektedir. En çok bilgiyi ve en çok veriyi elinde tutan toplumlar geleceğin dünyasına egemen olacaklardır.
Covid -19 Virüs salgını şu an dünyada bir çok önyargıyı ortadan kaldırmış, doğmatik inançları temelinden sarsmış, hem zihinleri çok değiştirmis, hem de ekonomik yeni oluşumları harekete geçirerek yani bir saflaşma sürecinin de başlamasına yol açmıştır. Doğanın yasası gereği her şey zıttı ile birlikte gelişir (Tez antitez yasası - etki tepki, Diyalektik).
Şu durum herkes için temel ve değişmez bir yaşam tablosudur prensip olarak, " Doğum, beslenme, barınma, üreme, yaşlılık ve ölüm" Bu tablonun sürdürülebilirliği, Hava, toprak, su ve enerji ile olanaklıdır.
Uygarlığın teknoloji yönüyle gelişmediği toplumlarda ilkel kabileler ilkel biçimde doğaya bağlı yaşam biçimlerini hâlâ sürdürebilmektelerdir.
Bu dünya bizim, hepimizindir, geleceğin insanları bu düşünceye sahip insanlar olmak zorundadırlar. Paylaşımcı, üretken akıllı olmayanın yaşama şansı da olmayacaktır.
Bu süreçte elitlerin dişine dokunan kalburüstü kim var ise elekten geçirilecektir. Ya virüs ile yokedilecek ya da ekonomik kriz nedeniyle elindekini satmaya zorlanacaktır insanlar. Yani sermaye ile gayrımenküller de el değiştirecektir. Borçlananların banka sermayesi yoluyla varlıklarını satması gündeme gelecektir. Esasen emperyalizmin açıktan kuşatamadığı ülkeleri sermaye ihracı yoluyla ele geçirip kuşatması bilinen bir yöntemdir.
Bu bağlamda bilim ve teknolojiye egemen olmadan gelecekte ayakta kalmanın olanağı yoktur. Nükleer silahlar ile savaşı göze alamayan elitler, bu kez bir biyolojik savaşı tüm dünyaya reva gördüler. Daha çok yeni ve değişmeye mahkum olan dayatmalar ile karşı karşıya kalacağımız açıktır. Esas tehlike zihinsel kuşatmadır.
Hepimizi evde izole kalmaya mahkum eden zor bir süreçten geçiyoruz. Hurafelerden, metafizik düşüncelerden, doğmatizmden dem vurma çağı bitmiş, bilim ve teknoloji ile insanlara gem vurma çağı başlamıştır.
En zorlu dönemlerde paranın yenilip içilemeyeceği, bir tomar paranın bir elma kadar değerli olmadığına hükmedecek hale gelmiştir insanoğlu.
Uzaktan eğitim ve daha yaygın bilgisayar kullanımı, iletişim teknolosinde 5 G boyutu öne çıkmıştır. Çağın vebası ne yazık ki yaygın internet bağımlılığıdır!
Bu durumda yeniden bizi kalem kağıt kullanma, manüel alışkanlıklarımıza döner miyiz, meçhul?!
Şu süreçte kendimizi görsel medyanın manipülatif etkisinden ve dezenformasyondan uzak tutabilmek en büyük kazançtır.
Gelecek günler virüsten dolayı ölüm haberleri daha dünyamızı çok karartacak. Ancak, kendi kendimize seçkin kitaplar ile başbaşa kalacak olursak gerçek bilimden haberdar olabiliriz. Yoksa bizlere daha İnsanların dünyaya bir elma yiyenin yüzünden geldiğine ve bir yarasa yiyenin yüzünden dünyadan gideceğine dair çok masallar dinletirler ve de inandırırlar..
Bu zorlu virüs sınavından geçerken ne yazık ki çok başarılı olduğumuz söylenemez. Kimin kaç gün daha yaşayabileceğine dair kimsenin güvencesi kalmamış durumdadır. İşte tam bu noktada korku ve panik içinde insanlara dayatmaları kabul ettirmek için ve sosyal medyanın ve televizyonun bubi tuzağı gibi kullanıldığına tanık olmaktayız..
Tüm bunlara rağmen "Aslolan hayattır" diyerek umudumuzu güçlü ve birlik dayanışma ruhunu koruyabilirsek, ’’Yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevahir!’’ diyebilirsek, Atatürk’ün gösterdiği hedeflere onun izinden giderek ulaşabiliriz.
Biz insanlar alışkanlıklarımızı kolay terkedebilen bir canlı türü değiliz. Ancak Anadolu coğrafyasında oldukça zengin ve kadim bir kültüre sahibiz. Tüm bunlar soframızda, aşımızda, komşular ile ilişkilerimizde, gelenek ve göreneklerimizde, kısaca yaşam tarzımızda kültür olarak yerleşmiştir. Bu kültürün devam edebilmesi birbirimizi sevmemize, ulus olarak birlik ve baraberlik içinde, kardeşçe yaşamaktan geçmektedir. Ulusal ekonomiyi güçlendirmek için, bilgi ile yarışma ve üretim seferberliği içine girmek gerekir. Kendi yazılımlarımız ile, kendi sosyal iletişim ağlarımızı kurmak zorundayız. Yoksa yabancı sosyal ağların bizler için bir tarantula ağından farksız olamayacağını bilmek zorundayız; bir an için cep telefonlarınızın çalışmadığını, internet bağınızın kesildiğini düşününüz ki o günler çok yakın ve derin gizli emperyal örgütlerin programlarında var ve kendi iç hesaplarında bu yöntemlere başvurmayacağının hiçbir garantisi yok..
Bu zor dönemde Avrupa ülkelerinin acınası hallerini de gördük, Avrupa Birliğinin bir Hristiyan Klübü gibi işleyemeyeceğini ve kapitalist ülkelere sosyalist ülkelerin yardım ettiğini de gördük. Dolayısıyle kapitalizm gelişirken kendi mezar kazıcısını da beraberinde getirmiştir.
Daha güzel ve yaşanası bir dünya için tüm insanlar el ele birlikte ve insanlık yolunda yarışmalıdır. Şu anda pandemik durum çok büyük bir tehlike arzetmektedir. Sokağa çıkmak son derece tehlikelidir. Ancak salgın sona erdiğinde ve sokağa çıkma günü geldiğinde herkes bir anda sokaklara çıkarsa insan selinin ve halkın gücü önünde de hiçbir tahtın sağlam, yıkılmadan yerinde kalmayacağını da bilmek gerekir.
Bu yazıyı cep telefonu ile yazdım, ve yazım hatalarım olabilir. Burada noktalamak istiyorum. Bu vesile ile tüm yakınlarını virüs ya da emperyalist savaş saldırısı, biyolojik ve silahlı terör nedeniyle sevdiklerini kaybeden yüce ulusumuza tüm fertlerine başsağlığı diliyorum.
Yaşama saygı ve insanlığa sevgimle...
...
KÜRESEL SALGIN
Beş duyumuz dumura mı uğradı
Elim kolum gözüm işe yaramaz
Bir pandemi(!) tüm dünyayı doğradı
Bu yarayı neden kimse saramaz!
Ele el açmakla kurtuluş yok mu
Yüzde Doksan açken yüzde On tok mu
Sömüren elitte hiç vicdan yok mu
Cahil kul bilime kafa yoramaz!
Güvendiğin dağlar bir bir eriyor
Bilim robotla yanyana yürüyor
Sancısı çok ağır günler geliyor
Doğmalar tabular işe yaramaz!
Kasap mal derdinde, koyunsa canın
Hiç mi değeri yok güzel insanın(?)
Sömürgen yüzünden sonu dünyanın
Bilmeyen bilene karşı duramaz!
ŞABAN AKTAŞ
02.04.2020 -20.15