3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1010
Okunma
Gerçek yaşamda, sanal âlemde, ev ve iş ortamlarında vs. yaşamın ve insanın olduğu her yerde sorunlar olmaktadır. Bu doğanın doğal bir kanunu gibidir.
Özellikle bazı insanların tavırlarına baktığım zaman gözlemlediğim şu ki;
Kendisini dev aynasında gören ve katiyen hata yapmayan, karşısındakini bir sinek gibi görerek hatasını arayan, bulduğu anda onu yerin dibine girdirip çıkartan ve dahası bundan da büyük bir keyif alan bir duygu çıkmazında debelenip duran hengâmeler içindeyiz.
Diğer taraftan söz sanatlarıyla, laf salatalarıyla, zaferiyle mağrur olan bir zihniyet!
Oysa ne çabuk unuttuk insanın acizliğinden medet ummayacak kadar asil bir toplum olduğumuzu.
Biz neden bu kadar ucuz hesaplar peşindeyiz?
Başkalarını mutsuz etmek ve onların hatalarının peşinden koşarak, acılarını depreştirmek ve onların gittikleri yola engel olmakla mutlu olma gayretindeyiz. Bu nasıl bir bencilliktir? Bu nasıl bir kibirdir? Bu nasıl bir cehalettir?
Belki herkes senin kadar iyi şiir yazamaz, senin kadar güzel nameler döktüremez, belki senin kadar afili sözler sarf edemez.
Ama unutma ki herkes insan! Ve dahası her insan sevgiyi saygıyı sonuna kadar hak eder.
Çok iyi şiir yazmanın, çok iyi edebiyat parçalamanın büyük bir marifet olduğunu düşünen zavallılar şunu da çok iyi bilmelidirler ki “mağrurluğun sonu mağdurluktur.”
Biz engin yüreğimizle tevazu sahibi insanlar olamazsak, insanların en ufak bir hatasında alaşağı ederek, insanların içindeki taze filizleri kırarsak gelecekte meyve yiyecek ağaçlar bulamayacağımız aşikârdır.
Sözün özü şu ki; Biz duygudaşlığımızı albenimizle işlemediğimiz sürece; belki her şeyin en iyisini yapabiliriz ama hep bir şeyler eksik kalır. Yani duygunun eksik olduğu her bir şey tatsız tuzsuz bir yemek gibidir.
Sevgiden, saygıdan ve insana değer vermekten asla vazgeçmeyelim. Selamlar
10.0
100% (1)
5.0
100% (1)