- 632 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
MUT 'AH
M.Ö. 2300 yıllarında mezapotamya’da genç ve bakire kadınlar tapınaklarda yaşamaya başlar ve sonra bir erkeğin kendisi ile ilişki kurmasını beklerdi.bu kadınlardan biri ile beraber olan erkek ise tapınağa bir bedel bırakırdı.(bu bedel tapınağın geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için kullanılırdı).kadınların bu ilişkiyi inandıkları tanrı ile ilişkilendirip mutluluk duyarlardı.büyük ihtimal düşündükleri ve inandıkları tanrıya hizmet ettikleri ya da bunun bir ibadet şekli olduğuydu.
ancak tabii o zamanlar o kadınlar fahişe değil günümüz anlamıyla rahibe olarak nitelendirilirdi.
daha sonra bu kadınlar uygun birini bulup evlenirlerdi.onunla evlenen erkek,tanrıya karşı görevini yerine getirmiş bir kadınla beraber olmaktan mutluluk duyardı.
buradan da anlaşıldığı gibi önceleri fahişelik din ile sıkı bir ilişki içerisindeydi.
zaman içinde fuhuş özellikle liman ticaretinin yapıldığı akdeniz’de rahibeler tarafından kontrol edilmeye başladı.
rahibe olmadan fuhuş yapan kadınlardan vergi alınıyordu.
daha sonraları fuhuş dinin boyunduruğundan çıktı böylelikle bildiğimiz anlamıyla kadın ticareti başlamış oldu.
(ALINTIDIR)
“SEN GİT ANANI BECER”
“O PARAYA ANCA O VERİR SANA O….. Ç……”
Diye avazı çıktığı kadar bağırdı, tekerlekleri patinaj yapıp; bir sağa bir sola savrularak gitmeye çalışan, doğan görünümlü beyaz şahinin arkasından.
O sabah da diğer sabahlardan farksiz bir halde açtı gözlerini.odadaki ağır koku birden camı açma isteği uyandırdı içinde, perdenin arasından karanlık odada tam da gözlerine denkgelen ışık hüzmesine küfür ederek.Sağ elini gözlerine siper edip bacaklarını yatağından aşağıya sarktırıp, ayak yordamı ile terliklerini bulmaya çalışırken, komidinin üstündeki su şişesine uzandı.Vazgeçti.
Midesinin kalktığını hissetti.Boğazına gelen basınçla sağ elini ağzına götürüp, koşar adım tuvalete giderken terlikleri ayağında değildi.”Lanet olsun bu alaturka tuvaletlere” diye söylendi içinden.Sağ elini alnına götürüp saçlarını geride tuttu.Öğürdükçe, 3 gece önceki müşterisinin darpı ile yarılmış kaşı şiddetle zonkladı.
Çömelmiş vaziyette kendine gelmeyi beklerken arkasında birinin olduğunu farketti.Sağ eli alnında başını geriye çevirdi.6 yaşındaki kızı, ekru renkteki yağlıboyası kenarlarından kurumuş bir ağaç kabuğu gibi kalkmış kapının önünde, ifadesiz gözlerle kolları yanda, pijamasının bacakaraları ıslanmış ve paçalarından damla damla yere düşen idrarının minicik ayaklarına geldiğine aldırış etmeden, kendisini seyrettiğini gördü.Ne kadar zamandır kızına baktığını hatırlamadan “sorun yok canım” diyerek; kızının yüzünü elleri arasına aldı.Alnından öptü.
2 küçük oda ve mutfağı içinde barındıran bir salonun olduğu bu ev; küflenmiş bir bodrum katında olsa da, kızı yanında olduğu sürece kendini huzurlu hissettiği tek yerdi.
Sehpanın üzerindeki elektrik faturası gözüne çarptı.”dün geceki teklifi geri çevirmesemiydim acaba” diye düşündü. ”bedavacı o…ç…” dedi içinden “boktan bi kahveye 25 lira verirler, karısıyla yapamadıklarını senle yapmak için 50 liranın pazarlığını yaparlar.adi şerefsizler"
Oturduğu bodrum katının üstünde herşeyi bulabileceği bir market olmasına rağmen, iki sokak ötedeki kimsenin kimsenin umrunda olmadığı büyük bir alışveriş merkezine gitmeyi tercih ederdi.Üstteki marketin çalışanlarının ağzından salyalar akarak, imalı gözlerle vücudunu seyredişlerini görmektense 300 metre yürür ve alışverişini huzurla yapardı.
“Karnını doyurmanın, açlıktan ölmemenin bedeli nedir bu ülkede” diye sordu kendine sessizce.
“Ya bedenini satarsın ya ruhunu.
Ben bedenini satanlardanım
Peki ruhunu satanlar daha çok kazanıyorsa madem.
Hangimiz daha zavallı.
Hangimiz daha orospu…”
Güneş batmak üzere.
İş vakti.
“Karanlıktadır bizim işimiz, karanlığın kendisidir.
Kokulara dirençli olmalısın
Temaslara duyarsız
Işıklar loş, kalpler boştur bizim işimizde.”
Uzun topuklu ayakkabılarını çıkardı dolaptan.
Durup dururken annesini düşündü birden
Ve Sunay Akın ın şiiri geldi aklına çıkarken kapıdan
“İncitirim korkusuyla
Yıkarken
Nasıl da usulca
Gezdirirdi ellerini
Teninde annen”
YORUMLAR
erdal güvenli
yönetimler değişir
fakat dejenere olmuş bir toplumu değiştirmek mümkün değil
atatürk havalimanındaki saldırıda taksiciler 200 dolara yolcu taşıdılar
asıl endişelenmemzi gereken bu malesef
pompei tam da yerinde bir benzetme
selamlar