Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ

Hacılarımız

Yorum

Hacılarımız

5

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1321

Okunma

Hacılarımız

Hacılarımız

Ülkemizde gelenek ve göreneklerin duru bir biçimde yaşandığı yıları, çocukluk döneminden anımsarım. Kapımızı çalan konuk evimize davet edilirdi. Bir komşu, ya da akrabadan birisi evimize geldiğinde biz çocuklar onların yanında daha bir uslu durur. Olabildiğince sessizle ziyaretçiye yaklaşır ellerini öpüp geri çekilirdik.

Odanın en arka tarafına sığınıp büyüklerin konuşmaları ilgiyle dinlerdik. Söze karışmak olmazdı. Saygısızlık sayılırdı büyüklerin sohbetlerine arasına girmek. Büyüklerimiz terbiye kurallarını sık sık tembihler, biz çocuklar da büyüklerimizi mutlu etmek adına onların söylediklerini eksiksiz uygulardık. Konukların yanında uslu durmamızla büyüklerin hafif tebessümleri mutlu olmamıza yeterdi…

Konuklara ve büyüklerimize saygı duymayı birer kutsal görev olarak belletilirdi. Saygı ve sevgi karşılıklı olursa güzeldir. Büyüklerimiz de onlara gösterdiğimiz saygıyı karşılıksız bırakmazdı elbette. Hele yaşlı nineler evlerini ziyaret ettiğimizde biz çocukları büyük insan gibi karşılar. Odanın en başköşesine buyur edip minder yetiştirirlerdi rahat oturalım diye.

O, güzel ninelerin sandığının bir köşesinden birkaç adet ceviz ya mevsimine göre bir meyve bulup bizleri sevindirmesini unutulmaz güzeldi.

Dini bayramlar büyük bir huşu içinde kutlanır. O güzel günlerde bir başka sevinirdik. Evler kutsal mekânlara dönüşürdü. Ellerini öptüğümüz büyükler daha bir hoş görüyle yaklaşırlardı biz çocuklara. Ziyaret için akraba ziyaretlerine giderken karşılaştığımız her insanla büyük, küçük bayramlaşma, hal hatır sorma seremonisi yaşanırdı.

Bir hata yaptığımızda tanıdık olsun olmasın büyükler, baba şefkatiyle bizleri uyarırdı. Kantarın topunu kaçırsalar bile ikazlarında anne ve babamız yapılan uygulamadan gocunmaz. Sürekli “sakın büyüklere karşı saygısızlık yapmayın” diye tembihlerlerdi.

Köyde, komşular arasında anlaşmazlıklar da yaşanırdı. Masallar ülkesinde yaşamıyorduk elbet. Güllük gülistanlık değildi dünya. İyilerin yanında, kişisel çıkarını hep üstün tutanlar da vardı. Fakat iyilerin sözü geçer akçaydı. Sıkıntılar fazla büyümeden klasik değişle âkil adamlar çözümler üretirdi. Hem de makbul çözümler.

İlkokulun ilk yıllarında olduğumu anımsıyorum. Annem anlatmaya başladı bir günün akşamında. Akşam yemeği yenmiş, oturma odasında toplanmıştık.

“Bu sene bizim köyden Muharrem Ağa hacca gidecekmiş.” Hac kelimesini zannedersem yine annemden duymuştum. Hacca gitmek, hacı olmak ne demekti? Soyut kavramlardı bu kelimeler benim için. Biz sormadan anlatmaya başladı annem.

“Varlıklı insanlar Arabistan’a gider hacı olurlar. Orada Kâbe’yi ziyaret ederler. Allah’ın emridir hacca gitmek. Hacca gidenlere hacı denir. Hacılar örnek insanlardır. Hiç yalan söylemezler. Güler yüzlü olurlar. Dargınları barıştırırlar. Yoksullara yardım ederler. Yüzlerini nur kaplar…”

Muharrem dede artık köyümüzün Hacı Muharrem dedesi oldu. Hacı dedemizi diğer yaşlılarımıza göre daha bir saygı ve hayranlıkla izlerdim. O’nun torunlarına gıpta ederdim. Uzun süre köyümüzden hacca giden olmadı.

Yıllar geçti geçti. Daha nice Ahmet, Mehmet, Hasan, Osman… amcalar hacı oldu. Ayşe, Zeynep, Esma, Hüsna… teyzeler de hacca gitti. Dönüşlerinde ziyaretlerine gittik. İlginç gözlemlerini dinledik. Onlar da saygın insanlardı.

Öğretmen Okulu yıllarımda bir öğretmenimiz anlatısı ilgimi çekmişti.

“Bazı ince, zayıf adamlar hacca gidiyor. Şişmanlamış olarak geri dönüyor…” Öğretmenim sözlerini devamla:

“Bizim bazı hacılarımız değerli ipekli kumaşlar alıyorlar Mekke, Medine şehirlerinde. O kumaşları vücutlarına, elbiselerinin altına sarıp ülkemize getiriyorlar. Hem ziyaret, hem ticaret (!)”

İnsanımız ulvi değerlere ezelden beri saygı duyar. Dini terimleri kullanan, sakallı yaşlılar hele de hacı unvanını taşıyanlar halkımızın gözünde saygıdeğer kişiler olarak addedilir. Ağzından bal akan, gözleri ışık saçan hacılarımız elbette saygıdeğerdir. Lakin dini unvanların arkasına saklanıp halkımızın duru duygularını sömürenler de var aramızda ne yazık ki…

Hele son yıllarda hac ve Umre ziyareti yapan yurttaşlarımızın sayısı tahmin edilmeyecek kadar arttı. Genç yaşlarda da hac ziyaretini yapan yurttaşlarımız var. Evet, hac Müslümanlara emredilmiş bir tanrı buyruğu. Müslüman, niteliği elinden ve dilinden hiç kimseye zarar vermeyen kul, kullar diye tanımlanır. Hiç kimse derken sadece insanlar değil, doğadaki canlı-cansız tüm varlıklar bitkiler, hayvanlar, sular, yer karasının taşı toprağı… Algılanır…

Hac, dini görevlerin önemlilerinden biri. Kutsal topraklara gidip din ulularının yaşadığı beldeleri, ibadet mekânlarını görmek umulur ki, ziyarette bulunanları daha bir tinsel olgunluk düzeyine yükseltir. Hacı olan insanlar yaşadıklarının bir güzel muhasebesini yapar varsa hatalı davranışları onları düzeltme yoluna gider. Böylece her örnek davranışlarıyla çevresindeki küçük-büyük herkese iyiden, doğrudan ve güzelden yana rol model olurlar. Olmalılar…

Gelin görünki kazın ayağı çok kez öyle olmuyor. Komedi de olsa Yeşilçam filmlerine de konu olan nice kişilerin hacılık unvanını halkın dinimize olan temiz duygularını sömürme aracı olarak kullananlar var aramızda.

Kısa süre önce bir olaya tanık oldum. Mahallenin sorunlarının görüşüldüğü bir toplantıyı izliyoruz mahalle sakinleriyle. Bir arkadaş toplantıyı yönetiyor. Aramızda kadınlar da var. Söz alanlar uygarca fikirlerini savunuyorlar. Temizlik, çevredeki ağaçların bakımı… başlıca konuşulan konular.

Bir arkadaş söz aldı. Daha üç-beş cümle etmemişti. Hacı olduğunu bildiğim 50 yaşlarında bir arkadaş gök gürültüsünü andıran bir ses tonuyla konuşmaya başladı:

“Terbiyesizlik yapma! Ne biçim konuşuyorsun sen!” Ortam kesti aniden. Fırtına öncesinin sessizliğiydi yaşandı kısa süre. Az sonra terbiyesizlikle itham edilen, tahminen 35 yaşlarındaki konuşmacı hacının üstüne yürüdü.

“Sen kimsin? Bana nasıl sen dersin, terbiyesiz sensin…” gibi sözleri bir bir sıralıyordu. Kadın-erkek hepimiz ayaklandık. Bir çeyrek saat sürdü karşılıklı ağız dalaşı. Ortamı zorla sakinleştirdik…

Toplumumuzda böylesi hacılarımız da var maalesef. Büyükler ve özellikle hac görevini yapan yurttaşlarımızın birlik beraberliğimizi pekiştirecek manevi önderler olma olgunluğunu söz ve davranışlarıyla sergilemesi beklenir. Böylelikle özlenen ülke barışına katkı sağlanmış olunur.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hacılarımız Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hacılarımız yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hacılarımız yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
6.3.2020 22:51:08
yüreğiniz dert görmesin hocam
saygım sonsuzdur
Aygün Deniz
Aygün Deniz, @aygun-deniz
24.2.2020 14:24:09
Güzel bir yazı okudum,kutluyorum. Saygılar.
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
23.2.2020 18:36:07


Tüm yüreğimle kutluyorum, efendim.
Saygılarımı sunuyorum değerli hocama
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci, @ahmetzeytinci
23.2.2020 12:48:19
Hac güzel bir ibadet tabi sonrası da çok önemli laf olsun diye gitmiş olanlardan uzak durmak lazım. Zaten günah ve yasaklardan hacı ol ya da olma her zaman sakınmak Müslüman ın görevidir. Kutluyorum Hocam anlamlı yazınızı...
Yeganem
Yeganem, @yeganem
23.2.2020 01:35:28
Allah ın selam ve rahmeti bereketi tüm inananların ve sizinde üzerinize olsun değerli öğretmenim İBRAHİM YILMAZ BEY,
Hac islamın şartlarından birisi.Sağlık durumu ve dini açıdan varlıklı olanların gitmesi haccı eda etmesi gerek..
Hacca gitmek için niyet edildiğinde nasuh tövbesiyle helalleşmekte gerek o mübarek beldelere giden insan eski kötü alışkanlıklarını bırakıp dünyalık elde etmek için değil.Allah ın emrini rızasını gözetmelidir..Malesef dini saf duyguları o halde kullananlarda görülmekte..Bence hac sağlıklı dinç gençken daha uygun yaşlıyken hem sağlık sorunları yönünden çok düşünmeli..Buraya yakın Endenosya sanırım Mümin kardeşlerim evlenmeden önce bazan da evlenenlerin ilk gittiği yer hacca gitmek diye duyum almıştım..Ailemden üç kişi hac vazifesini eda ettiler.Benimde gidip görmek istediğim yer inşaallah Allah nasip eder..Eskiden insanllar daha saygılı Allah rızasını daha çok gözetendiler..Rahmetli babam vefat etti asla karşısında ne yüksek sesle konuşmam oldu ayaklarımı uzatıp oturmuşta değildim..O da saygımıza karşı merhametli duacıydı ..İnşaallah gaflette olanlar uyanırlar..Güzel bir yazıydı okuduğum Allah razı olsun sizi okutan yetiştiren büyüklerinizden de..Sidney den selamlar dua ile..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL