- 462 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bir ben daha öldü içimde
Ölçülebilen en küçük zaman diliminde bir insan kendine kaç kere yabancılaşır.
Kaç kere içinde anlamsızlaşan duyguların ölülerinden oluşan yığınların altında ezilir ya da kaç kere tanımadığı birine dönüşüp içindeki her bir zerreden iğrenir.
Aşılabilecek çok fazla sorun var hayatın içinde ama malesef aşılamayan bazı şeyler de var o derinlikte. Bir ben var çoğu zaman ben de uzaktan izliyorum onu çaresizce.
Ilk ne zamandı; zaman yok ama mekan var. Koltuktaki yastık, yerdeki kültablasındaki dumanın salınması....hararetle konuşurken bana göre çok önemlileri- hatta karşıdan onay alırken oldukça anlamlı-sırf konuyu bölmemek için uzun süredir tutulan çiş molasına gitmeye karar verip ayağa kalktığımdaydı. Kapıdan çıkmadan odaya bakınca gördüm başka bir ben halen konuya devam ediyordu ama biri içimden almıştı tüm o önemi ve ben öyle boş boş az önceki bana bakıyordum. Saçmalıyordu...
Nasıl olabilirdi böyle bir şey. Kim almıştı benim içimdeki o önemi. Beni ağlatacak kadar önemliydi hâlbuki, hatta ölümüne önemliydi ve ben sadece tuvalete gitmiştim.
Her şey bu kadar çabuk mu gidiyordu insandan?
Insan böyle kısacık bir zamanda kendine bu kadar yabancı olabilir mıydı?
İnanamadım...
Oysa ki nasılda inanarak söylenmişti konuşulan her cümle. O cümleyi nasıl içten ve coşkuyla savunmuştum ve o her ne ise o şeyi nasıl da sevmiştim. Bu yalancılık, yaltaklık, ikiyüzlülük değildi...inanarak söylemiştim, buna emindim...En azından o cümleyi kuran bana bakınca nasıl da üzgün olduğunu görebilirken, yalan olduğunu düşünmek imkansızdı.
Şimdi o anlamlar elimde bir kova dışkı gibi iğrenç ve itici gelirken, şimdiki bana bunu sev nasıl diyecektim.
Onca coşku, onca inanç, onca tutku nasıl olur da içimden birden kaybolup gidiverdi çözemedim..Sanki biri ruhuna lahman yapmış gibi bomboş kalınca artık neyin önemi olabilir ki dedim ve sustum...
Yenildim...
Numara yapmayı öğrendim sonra. Gülüyormuş gibi yapmayı, çalışıyormuş gibi yapmayı,sohbet etmiş gibi görünmeyi sevgiyi hisediyor gibi görünmeyi...Aslında kaçtım zaman kazanmak için herkesten.
Hiçbir şeyi hissetmemek dışında bir şey hissetmediğimi ya da birazdan tüm bunları hiç hissetmemiş gibi olacağımı anlamasınlar diye -mış gibi yaptım hep...
Birileri sevgi cümleleri söylerken en dolambaçlı yollarla konuyu kaynatmayı, çok acil bir işim var gibi kaçmayı, sürekli dinleyerek konuşmaktan kurtulmayı öğrendim...Çünkü bu anlamsızlık içindeki bu boşluk dolacak gibi değildi.
Aslında korktum..kaybetmek yine çok acıtacaktı beni. Değer verdiğim başka bir şeyin daha mezarını kazmaktan korktum...kaçtım usulca...
Tüm bunları anlayabilecek kadar anlamsızlaşınca ne yapılır ki....Ben yapacak bir şey bulamadım.
Şimdi yazdıklarıma bakınca hiçbir anlamı olmayan karamalar işte. Hatta kim yazdi acaba tüm bunları...tam bir saçmalık.
En iyisi konuyu kapatıp çalışır gibi yapmaya devam edeyim.
Hatta yaşıyor gibi...
Sizin böyle hissettiğiniz oldu mu?
YORUMLAR
'Bir ben vardır benden içeri' demiş ya üstat, kastettiğinden bağımsız; keşke bir tane olsalar keşke. Bir de bölünerek çoğalıyorlar, adına da kişilik bölünmesi demiş tıp. 'Ben'leri öldürdükçe çoğaldılar, virüs gibi. Baktım ki olmuyor bigâne kalma kararı aldı şu an bu yorumu yapan 'ben.' Bir kaos olmadı değil. Evrenin ilk yaratıldığı 'an'a benzetebilirim ama. Önce koca bir kaos, sonra boşluk doldukça artan düzen, azalan kaos. Şu anda da evrenimiz galiba orta yaşlarının başında ve kaos sadece az bir kısmında mevcut, azalarak bitecek. Bitince, görev tamam.
Tebrikler ve saygılar.
Bir de güzel geceler...
Yinsani
black_sky
Tek beklentim sona kalan benin ise yarar bir ben olması...içinden kılçık gibi iskeleti çekilmiş bir ben olarak kalmak ürkütücü olabilir.
Saygılar benden
Bol kahveli ve huzurlu geceler dilerim.
Konsantre Karanlık Madde
Yorumunla alakalıysa henüz vallahi okumadım.
Bizde eşe dosta laf vurulmaz ki, gerektiğinde mesaj kutusuna abanılır ya da alınır karşına sert bir kahve eşliğinde dile getirilir varsa bir meram.
Şimdi okuyayım bakalım.
Yinsani
(resmen kişilik bölünmesi.. aslında değil de, saracak yer arıyorum işte müsaitsin mi dedim çaldım kapını sayfanın sahibinin hoşgörüsüne sığınarak tabii..:)) sağol bu konuda.. ethem abiye sarsam vallah döver:)) )
üç nesil bir arada.. 7 yaşında bir çocuk, beni çok seviyor lakin yordu.. 70 yaşında bir ihtiyar beni sevmez kimi sever de bilinmez:)) ve z nesli iki tane lise kademesi..
z nesli bizi karşılamayacak.. inanıyorum.umudumu kaybediyorum.. ihtiyarladık mı nedir?? . dün izlettirdiğim bir filmin değerlendirmesini bugüne bıraktım, vasat...
iyi geceleriniz olsun.. ben bilim kurgu arayacağım yeniden..
huzurla..
Konsantre Karanlık Madde
Z'ler daha acı çekmediler Nesildaşım. Biraz sığlar, çok sabırsızlar ama zaman öğreticidir, bilirsin. Artık üstüne ne koyarlarsa.
Vallahi ürktüm, kalp mi kırdık diye. Böyle bir şeye vesile olmak da hicap sebebi olur.
Başındaki kakafoniyi tahmin edebiliyorum. Başıma gelmişliği var. Orkestra şefi de değiliz ki hareketlerimizle melodiye çevirelim. Küçüğe ver bir tablet, liselilere aç bir Rick & Morty, ihtiyara da uyku ilacı mı ki acaba? (:
Tam ortadayız, baksana etrafındaki skalaya, ihtiyarlayacağız ama.
Bir af da ben diliyorum yazı sahibi arkadaşımızdan.
black_sky
Ben de kendimi yeni bilim kurgu vs. oyaliyorum işte.
Bu sayfada hep rahat olunuz ve olunuz lütfen..benim için keyiftir
Konsantre Karanlık Madde
Bilim kurgu tavsiyelerine açığım ikinizden de gelecek olan. Değerlendirmelere de. Benim favori türüm kara mizah ama bilim kurgu da severim. Özellikle içinde zeka ya da gerçek bir mesaj varsa.
black_sky
Bir öneri olarak. Youtube fragman paylaştım..en azindan izlemiş olma ihtimaliniz vardır ama başarılı bir film bana göre.
Konsantre Karanlık Madde
Ben de tabağa 2012 yapımı bir kara mizah koysam?
Kendimi 2.no'lu psikopatta buldum en çok.
İzledikten sonra da belki bir iki kelam da filmler üstüne ederiz.
Yazan ve yöneten aynı kişi benim linkte ve ciddi ciddi sevdiğim 2 yönetmenden bir tanesi. Kurgularını çok seviyorum. Tarantino ile benzetenler olmuş ama elma ve armut benim gözümde.
https://youtube.com/watch?v=jsHR77oQKEY
black_sky
Bu arada bildirim düşmediği için cevap gecikiyor kusura bakmayın.
Güzel bir gün dilerim
yabancılaştıkça tanıdım kendimi, yaşım epey ihtiyardı elbet ilk yolculuğa çıktığım ana veya güne göre. fizik kuralı işte..
en kötü ne olabilirdi? en büyük işkence, en büyük aşağılık olay ne olabilirdi. ben başaramazdım onu.. lakin gösterdi bir çok sayfa, olay, demeç, manşet, görüntü...beni aradım içlerinde düşünsel olarak bulamadım.. o görüntülerde ben yoktum, var olan düşüncelerimdi onları da umursamadım..
biliyorum ki herkes izliyor kendini, o bilince erenler.. ve kavuşuyor aç kalmadıkları sürece huzura.. açlıkta huzuru bulmak herkesin harcı değil hele bu devirde..
bir an önce çok çok önemli olanın bir an sonra önemsizleştiği bir olay veya duygu yaşamadım, belki de yaşadım fakat hatırlamıyorum..bu unutuş en büyük ikramdı.. eskiler de öyle der.. sahi ben yeni miyim ki eski olsun?
giden bir şey yoktu içimde dönüşüyordum.. merdiven misali aslında ben dibe düştüğümü, boğulduğu düşündükçe aslında hep yukarıya çıkıyormuşum.. aşağısı bu saflıkta yukarısı oluyordu, yukarısı aşağısı.. denklik ve eşitlik ve tersi düz, düzü ters etme huzuru..
yabancılaştıkça kendimi tanıdım, zaman burada en önemli kavramdı.. benden uzaklaştıkça eski ben, yeni ben bana geliyordu oysa ben aynı yerde bekliyordum..
İnandım öyle ya da böyle huzurla öleceğime..
hep olasılıksız olarak göründü, gülündü, dalga geçildi sorularımla.. kitaplar ise hep eksik kaldı.. kimi enteresan büyük ifadeler deruni sözlerle santranç oynadım..
sahi ne için okuyorsunuz?
öğrenmek için mi, okuduğunuzu eleştirmek için mi, yenmek veya yenilmek için mi.. sadece okuyor olabilir bir zihin.. sadece okuyor olabilir mi? peki neyi anlayoruz?? koskoca bir hiç veya hiçliği mi??
yanılsama iğrençliğinden kurtuldum.. huzura erdim. belki de huzur dediğim en acı izdıraptı şimdilik bir yan tesirini bulamadım.. bunda elbette etkili olan bir çevrem bir başka enerjinin de yardımı vardı..
saf olan safı çeker, zıt kutuplar fizikte birbirini arar ve çeker, ancak biz gönül ikliminde safız saflık kurtarır ve çeker veya enerjisiyle güç verir ben'e..öz nüve, öz çeper.. atom altı parçağının da özündeki cevherdeyiz..
kalbimizi titreten her şey tersine döndü, şimdi onları titreten benim.. ayna misali bir etki bu..
susmadım hep izledim, gözlemledim.. takıldığım yerde yine okudum.. yazmayı okudum, yazıyı okumayı bırakınca biraz da cesaretlendim.. oysa kötü çoktu.. korkmalıydım.. hala korkuyorum
yenilmedim..
eski dostlara müracaat ettim, sahi ben olarak.. çok tepkiler aldım.. eski kitaplara başvurdum sahi ben olarak gerçek yüzlerini gösterdiler bana.. tebessüm ettim. sonra eksildiğimi hissettikçe işte orada yine aynısı oldu doluyordum pir ü pak.. saf veya aptalsın dediğim çok oldu kendime.. hatta delisin.. gerçek değilsim hayalsin diye yokladım kendimi.. yaşıyor muydum, ölü müydüm, ikisi arasında gel gitte miydim?? hatta sustum evet itiraf ediyorum büyüklerime sustum.. çünkü konuşursam kıracaktım onları o yüzden sustum..
çoklar -mış gibi sandı.. oysa en sahiciydim.. sonra çoklar farkettikçe daha da bir arındım bütündüm tekliğin huzuruna.. sonra yeni tekler aramadım, onlar da dolanıyormuş karşılaştık öylesine, çokların arasında tekler olarak...
her zaman nasıl anlayabilelim ki, anlamadım kimi de..
çok güzeldi anlamı anlamsızlıkta bulmak, yine mi oradaydı kördüğüm??
yazılanı değil yazıyı okumaya başlayınca sevindim, ve herkesle bu sevinci paylaşmalıydım..
öyle de yapıyorum ve bu bile en güzel meşgale ve çalışmak oluyor.. çalışmak bile dönüşüyor.. her zaman kâr için çalışılınır mı ...
tabii ki tüm bunlar aç kalmamaya bağlı.. açlığı yaşayanların düşünmeye ve yazmaya pek az vakti olur..
aç kaldığımızda da tebessüm edebilirsek, işte o saf enerjiyi kullanmayı öğrenebiliriz belki.. daha araştırıyoruz, deneme yanılma en eski öğrenme yolu değil midir??
benim yerime kendini deneyenler o kadar çok ki, kendimi demeye bile gerek kalmıyor.. burada belki aldatıyor olabilir kendimi?? ben de burada tıkanıyorum...
niceleri seven yok pek, o yüzden nitelere diyorum..
nitelere.. kafiye olacaksa ötelere, ötelere... ütü yapmayı hiç sevmezdim hala sevmem işte..
evet teklerin merhabasını okumak için geleceğim tekrar buraya, eminim ve yine bir çok şey öğretecekler ...
ancak biliyorum nasıreddin emmi sigara içmiyordu değil mi, keloğlan içer miydi bilemiyorum..oysa onlar yok bu yazgıda.. nereden düştüler içime, gün geçtikçe daha da düşüyorlar içime ...işte bu yüzden kovulabilirim..
buruşuk bir yorum bıraktıysam affola..
nitelere..nitelere...
huzur eksik olmasın
black_sky
Kendine yabancı kalmanın acısını unutmak bir lütuf sanırım. Hani acısını derin derin yaşayınca insan daha iyi anlıyor.
Evet bazıları daha az düşünüyor, sorguluyor ama daha mi mutlu yoksa bir yalana sarildiklarini anladıkları o anda daha mi perişan olacaklar...
Doğa kendi içinde bir dengededir ya her zaman, içine dolan bunca hissiyatin birde götürüsü olacaktı...kaçınılmaz olarak tam o noktada ben gidenlere engel olamadım...olsun dedim yine de başka getiriler olur kim bilir..
Istemesem keloglanin kahkahası doldu kulaklarıma...
Kahve aldım elime birkere daha okumaya karar verdim yorumunuzu.
Doğanın getirisi oluyormuş yine gördüm böyle paylaşımlara sahip olmak.
Eksik olmayın
Teşekkürler ederim böyle net, açık ve güzel yorumlar bıraktığınız için sayfaya.
Esen kalın