- 267 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ORGAN NAKLİ
ORGAN NAKLİ
Muayenehaneye otuzlu yaşlarda dört erkek girer. Öndekinin adı Ömer, ikinci sıradakinin adı Muhammet, üçüncü sıradakinin adı Mecit, dördüncü sıradakinin adı Salih’tir. Doktor Ozan Bey başta olmak üzere diğer görevliler de şaşırır.
Ömer: ’Selamun aleykum doktor bey,’ der.
Doktor Ozan Bey: ’Aleykum selam. Hayırdır böyle koloniler halinde? Birer birer girmeniz gerekmiyor muydu?’ diye sorarak merakını belirtir.
Ömer: ’Ufak bir işimiz var. Sizi fazla oyalamayacağız. İşimizi halledip gideceğiz.’
Doktor Ozan Bey: ’Neymiş ufak işini?’
Ömer gayet rahat: ’Organ nakli.’
Doktor Beril Hanım ’Organ nakli mi? Yuh!’
Umut: ’Yuh ne abla? Biz buraya yuhalanmaya geldik. Teessüf ederim.’
Salih:’ Ne dersin, ne edersin Umut?’
Umut:’ Teessüf ederim. Sen de et. Hatta sen de teessüf et Mecit.’
Ömer: ’Susun da işimizi halledelim gidelim. Bakın doktor bey, Muhammet’e bir böbrek lazım, Mecit’e de dalak.’
Doktor Ozan Bey:’ Nereden bulacağız da nakledeceğiz?
Salih: ’Çok basit Hoca’m, benden alacaksınız.’
Mecit:’ Evet doktor bey, arkadaşımız bize organlarını verecek. Hangisinden ne kadar lazımsa alın,’ dedi.
Doktor Ozan Bey: ’Bu yapmak istediğiniz şey yasal değil.’
Ömer: ’Şart mı Hocam?’
Sevgi Hanım: ’Manyak mısın be adam? diyeceğim ama deme gereği bile duymuyorum. Çünkü hiç şüphem kalmadı. Ne demek şart mı? Tabi ki Şart.’
Muhammet: ’Doktor Bey, - Sevgi Hanım’ı gösterir- siz bunlara bakmayın. Bana acil bir böbrek lazım. Hatta ikisini birden nakledin.’
Doktor Ozan Bey: ’İkisini birden nakledersek adam ölmez mi?’
Muhammet: ’Ölür mü gerçekten. Tüh, onu hiç düşünemedik.’
Doktor Funda Hanım: ’O zaman siz bu nakil işinden vazgeçin.’
Salih sinirlenir: ’Ne demek vazgeçin? bizim pazarlığımızı neden bozuyorsunuz? Adamlar bana kırk bin dolar verecekler.’
Doktor Ozan Bey: ’Ölünce ne yapacaksın kırk bin doları? Kabirde doları nereye harcayacaksın?’
Deniz Hanım: ’Hem kefenin cebi yok akıllım. Nereye koyacaksın kırk bin doları?’
Salih: ’Harbiden onu da hiç düşünmedim. En iyisi ben vazgeçeyim.’
Mecit ve Muhammet yakasına yapışırlar. Ömer ’Yok öyle yoookkk! Pazarlığı bozmak yok.’
Mecit: ’Erkeksen boz pazarlığı. Ümüğünü sıkarım senin.’
Muhammet: ’Doktor yapmazsa nakli bizim evde yapalım arkadaşlar. Ben de çok keskin kasap bıçağı var. Satır da var.’
Sevgi Hanım alaycı:’Doğrama tahtası da var mı bari?’
Ömer: ’Çok komiksin. güleyim bari Ha ha ha!’
Doktor Ozan Bey oturduğu yerden fırlar ve dördüne birden saldırır. Tekmeyle, tokatla hepsini yere serer, sonra üzerindeki tozları elleriyle silkeleyerek temizler, ellerine tükürür saçlarını düzeltir. ’Götürün şunları.’ der ve yerine kasıla kasıla oturur. ’Oğlum Hüseyin, getirin atımı! der ’ne atı ya? Ben de iyice havaya girdim.Çıkarın şunları,’ der ve sahnedekiler dört kişiyi sürükleyerek dışarı çıkarırlar.
İSMAİL MALATYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.