-Alaaddin usta anısına-

Herkesin olduğu gibi benim de sayamayacağım denli
karşılaştığım konuştuğum tanış biliş insan olduğu gibi
keza biz insanoğlunun unutamadığı türlü nedenlerle
anımsadığı, anmadan edemeyeceğinin sayısı , bir elin,
haydı olsun da iki elin parmakları kadar olsun,
İşte bir vesileyle anımsadığım ya da kendini bana
anımsatan bir anıyla yaşatmamı isteyen
Alaaddin usta dan iki söz edeyim istedim.
Efendim Bu Alaaddin usta Kırıkkale / Kılıçlarlı
Elmadağ İlçesi Sanaiinde çeşitli yönleriyle tanınan
kimileri tarafından sevilenhaliyle kimilerince de
sevilmeyennin biriydi . Derler ki her şey bir yana
ağır iş makinelerininin tek ustası ve mesleğinin
sanatının piriydi.
Beni iilgilendiren kendini bana anımsatan anlattığı
çocukluk anıları, ve Zübük’ü gölgede bırakan anıları
anılardan çok anlatım güzelliği içtenliği..
Şimdi kendisi anlatıyor;
" Bizim Kılıçlarnahiye idi kahvesi bakkaliyesi olan
bir bucak. Okula gidiyorum okulda dövmediğim
çocuk dövülmediğim gün yok gibi.
Dövdüklerimin anaları babaları şikayete gelir
anam neyse de babamdan azar üstüne azar
Dövüldüğüm gün de üst baş yırtık anam haşlar
Okulda ne olsa sorumlusu ben oldum.
Komşu bahçelerinden aşırmalar mı dersiniz
Kahve alışkanlığımı dersiniz... Hepsinin karşılığı
azardan tokata, tokattan şamara ...
Hele bakkal amcayı kandırıp o zamanın sigaralarından
yürütmelerim ...
Derken suçlarım öyle oldu ki dayak yemediğim
gün yoktu diyebilirim.
Babamınkiler hiç de büyüğüm çok zalimdi acımasızdı
Artık anam da koruyamaz olmuştu.
Bir babam pataklar bir abim
Yani anlayacağınız,
ŞAMAR OĞLANI zübük olmuştum " dedi.


Detaylara insem ciltler dolusu tutar.
Önemli olan o anları anlatırken kendini kaptırmasıydı
Bir güler bir ağlamaklı olur gözlerini siler yanaklarını
bize gösterir bu bostan karığı yarıklar
onlardan oralardan kalma" derdi, Rahmetli.

Not Devam edecek Zübük halleri