---1960 yılı Ağustos ayının kavurucu sıcaklığı, tüm yakıcılığı ile çökmüştü ovalara, tepelere, derelerine dağların. Delice suyunun etrafındaki yeşil söğüt gölgeleri yetişiyordu çiftçinin darına (imdadına). Gölge oluyordu umutlarına yarının; ırgatlık yorgun bedenleri muhasara altına almışken…
---Alabaş yolunu, Deynek deresini tozu dumana katan kağnılar, gıcırtısından tanıdığımız Yapıcıoğlu’nun kağnı alayları Gedikten aşağı süzülerek geliyorlar. Sap çeken Eskişehir at arabalarının çın çın sesleri ta Çiçekliözden duyuluyordu. Şevket’in Muharrem’in sap arabası da var konvoyun içinde. Çiftçi de bir telaş, bir telaş kışın aç kalmak korkusu içinde belli ki rızkın peşindeler: Adı ‘bir dilim ekmek.’
---Harman yerinde oba oba yükselen ekin sapları sürülüp malama olacaklar, tığ olup savrulacak, dene samandan ayrılacak yelle. Umutlarımızın ifadesi, gözbebeğimiz ‘çeç’ler ortaya çıkacaktır. Galleli ekmeklik, sarıbursa buğdayı, çavdar çeçlerin daha niceleri ortakçısını beklemektedir bölüşülmek için harmanda. Nasibini alacaktır börtü böcek ve kuşlar. Hakkını alacaktır rahmetlikler Göçmen Berber Memet (Kara), Bağ Bekçisi Kubağın Memet, Nalbant Celilağa, Köy imamı Hamdi Hoca, köy bekçileri ve Yapıcıoğlu. Harman veresiyesine ne kadar alacaklı varsa üşüşmüştür çeçlerin başına… Gerisi horantanın kısmetidir. Un yapılacaktır, bulgur yapılacaktır. Bulgurun Sarıbursa buğdaydan yapılanı tercih sebebidir. Eeee. O kadar da olsun artık!
---Bağ kazanı ile kaynatılan buğday, toprak damlara serilmiş savanların, kilimlerin üstünde kurutulmak üzere serilmiş, bir kısmı konu komşuya hedik olarak dağıtılmıştır, tas tas, helke helke ölmüşlerinin canı için. Sıra setende çekilerek kabuğunu soymaya gelmiştir. Bulgur değirmenine götürülerek ya da İnneler Hafız (Mehmet Mutlu)’ın tek eşeğinin çektiği değirmeni ile bulgur yapılmıştır. Düğürcük adını almıştır en ufakları. Un ambarlarının yanına bulgur dolu çuvallar -içeri evin müdavimleri olarak- yerlerini almışlardır bile…
---Bostanlarda yetişen pezik, domates ve salatalıklardan turşuları kurulmuş, bağ bozumunda her türlü üzümden pekmez yapılarak içeri evde küp, küpecik içinde sıralanmışlardır.
Kış kapıdadır…

Kadir Acı
Kayseri