5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1126
Okunma

Bana mı öyle geliyor bilemiyorum ama son zamanlarda, defterde çok fazla şair ve yazar dostlarımızın veda yazılarına denk gelir oldum. Açıkçası bu durum, edebiyat defteri ve biz okurları adına hiçte hoş bir durum değil.
Doğrusu edebiyat konulu bir yazı kaleme alma noktasında tereddütlerim oldu. Çünkü öğrencilik yıllarımda bir iki küçük şiir ve öykü denemeleri veya kompozisyon çalışmaları dışında edebiyatla pek ilgili biri değildim. Edebiyata olan ilgim ve bağım deftere üyeliğimle başladı diyebilirim. Dolayısıyla kendimi bu konuda yetkin veya yeterli biri olarak görmüyorum. Ama yine de çok etkilendiğim ve üzüldüğüm şu veda yazıları konusunda naçizane fikirlerimi paylaşmak istedim.
Edebiyat defteri üyeliğim öncesinde sosyal statüsü ve eğitim durumu ne olursa olsun şiirle, öyküyle vs gibi edebiyatın dallarıyla ilgilenen kısacası eli kalem tutan okumayla yazmayla uğraşan insanların ileri derecede kültürlü, toleranslı ve donanımlı entelektüel bireyler olacağına dair zihnimde bir algı oluşmuştu ve aslında olması gerekende buydu.
Rönesans döneminden günümüze sanat, bilim ve felsefede büyük reformist hareketler olmuş ve özellikle şiir bilimi engin denizlerde uçsuz bucaksız bir yol alınmıştır. 15. ve 16. Yüzyıldan günümüze tüm sanat dallarındaki gelişiminin temel prensibi usta-çırak ilişkisine dayanmaktadır. Rönesans döneminin edebiyatçısı Michelandelo’dan, sonraki kuşağın edebiyatçılarından William Shakespeare,Türk tasavvuf edebiyatının en büyük şairi Yunus Emre’den Osmanlı dışında yaşamış fakat Osmanlı şiirine büyük tesiri olmuş Nesimi’ye ve Cumhuriyet dönemi edebiyatçılarından Ahmet Hamdi Tampınar’a kadar onlarca yüzlerce Türk ve dünya edebiyatçıları aynı dönemde yaşamasalar da kendi toplumsal kültürleri içerisinde bir biçimiyle birbirlerinden etkilenmiş ve eserlerinden ilham almışlardır. Bu etkileşimle oluşturdukları sanatsal eserler günümüze kadar gelmiştir.
Defterde geçirdiğim zaman içerisinde geniş bir skalada değerlendireceğimiz edebiyat türlerinin gelecek kuşaklara aktarılması bağlamında usta-çırak ilişkisinin hiçte orta çağdan günümüze geldiği şekliyle yürümediğini gördüm. Örneğin: Muazzam şiir yazma beceri ve bilgisine sahip olan insanların, iş yorum yapmaya gelince şiire yeni gönül vermiş ve bir yerlerden başlamaya çalışan, şair adaylarını avuçlarının içinde yeşerecek bir çiçek gibi görüp yardımcı olacakları yerde, egolarına yenik düşüp özellikle acemi şairlere karşı eleştiri adı altında çok kırıcı ve acımasız olabildiklerine defalarca tanık oldum. Benzer durum öykü makale vs gibi düz yazı ve paylaşımlar içinde geçerli. Özellikle de kaleme alınan yazı siyasi veya ezber bozan tabuları yıkan sosyolojik içerikli bir paylaşım ise yapılan yorumların hakaret, aşağılama ve hatta doğrudan küfür boyutuna kadar ulaştığını birçok kez gördüm. Doğal olarak defterde geçen ilk yıllarım da yazılan olumsuz yazı ve yorumlara uyum sağlama noktasın da epeyce ’zorlandığımı itiraf edebilirim.
Sonra kendime şöyle bir telkinde bulundum; Eğer sanal bir ortamda fikir beyan ediyor, ya da kültürel bir paylaşımda bulunuluyorsa beklentileri düşük tutup bu tür seviyesizliklere de hazırlıklı olunması gerektiği idi. Aksi halde büyük hayal kırıklıkları yaşamak kaçınılmaz olurdu. Çünkü bu tür platformlarda normalinde kültürel düzeyde bir araya gelinmeyecek, gelinmek istenilmeyecek insanlarla sanal ortamın şartları gereği her türlü diyaloğa açık olunuyor. Dolayısıyla her türlü saygısızlığa da maruz kalına biliniyor. Ne yazık ki bu durum da usta-çırak ilişkisi pek yürümüyor. Yani bu olumsuz durumun sonuçları itibariyle sorumlusu insanı diğer canlılardan ayıran edebiyat veya üyesi olduğumuz edebiyat defteri değildir.
Kaliteli bir eğitim alamamış, kültürel gelişimini tamamlayamayan insanların eksikliği ve hatasıdır. Ve maalesef bu insanlardan hayatın her alanında çokça var.
Siyasi düşünce veya dünya görüşü farklılıklarımıza rağmen defterde gayet seviyeli diyaloglar kurabildiğimiz nadir ve çok özel dostlarımızla varsa aramızdaki küskünlük ve kırgınlıkları bir tarafa bırakıp yeniden güzel paylaşımlar oluşturmalıyız. Bunu yalnız kendimiz için değil edebiyatı güçlendirmek ve gelecek kuşakların sanat içinde ve sanattan kopmadan yaşamaları için yapmalıyız. Çünkü sanatın her dalı medeniyetin basamaklarıdırlar. Bu nokta da edebiyat defteri gibi siteler, şiir sanatının gelişimi için büyük şanstır. Bu düşünceler doğrultusunda umarım ve dilerim ki, deftere veda eden dostlarımızın ayrılığı kısa sürer ve zaten hayat gailelerinden dolayı pek vakit ayıramadığımız edebiyat defterine ayırabildiğimiz sınırlı zamanı iyi değerlendirip yeniden keyifli paylaşımlarla ve kaliteli yorumlarla bir arada oluruz.
Edebiyata gönül ve emek vermiş şair ve yazar üstatların hoşgörüsüne sığınarak kaleme aldığım bu yazıda sürç-i lisan ettiysem af fola.
Serhat BİNGÖL.14.06.2019