15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2714
Okunma

Kış.. Hüznün mevsimi.. Soğuk yolculukların vazgeçilmez paydası.. Sensizlik; içimi ürperten sessizlik…
Dondurucu bir soğuk var dışarıda.. İnsanın iliklerine işleyen bir soğuk…
Neden bilmem hep yolculuklar gelir aklıma böylesi zamanlarda… Kimseye haber vermeksizin, tek başına çıkılan yolculuklar… Kayseri-Malatya arası, kar taneciklerini asfalt yollarda savuran, rüzgârla birlikte çıkılan, yalnız ve bir o kadar ıssız yolculuklar…
Şimdilerde gözüm kesmiyor gece yolculuklarını… İçimdeki ateşi söndüren, salya sümük yapılan, saçma sapan bir telefon görüşmesi midir?.. Yoksa yüreğimdeki hüznün adresi, ak düşen saçlarım mı bilemiyorum… Bildiğim; çok zaman olmuş yolculuk yapmayalı…
“ Bir insanı sevmekle başlıyor her şey..” demiş Sait Faik… Demek ki tersi de doğru.. Bir insandan uzaklaşmakla tükeniyor, eksiliyor her bir şey…
Sevmek mi zor nefret etmek mi?...
Kulaklarımda Aytmatov ustanın hüzünlü sesi…“ Sevmek emek ister…” Oysa aynı emeğin binde biri bile yetiyor uzaklaşmak için….
Önceden çalışılmış, ezberlenmiş, paçavra metinlerle… “ Nasıl olduğunu sormayacağım…” diye başlayan iğreti cümleler… Kurgusu zayıf, içeriği boş, hezeyanlar yüklü, irite edici söylemlerle.. Bir çiçeği soldurmak, seven bir yüreği durdurmak… Ne kadar kolay değil mi?....
Kış.. Hüznün mevsimi.. Soğuk yolculukların vazgeçilmez paydası.. Sensizlik içimi ürperten sessizlik…
Ve… Dondurucu bir soğuk var dışarıda… Kapımızda, yüreğimizde hüzünlü bir aşkın yürek burkuntusu..
“ Ne ısıtır insanın içini… Sevmekten başka...”