Hayat namazsız ezan ile ezansız namaz arasında geçip gidecek bir yerde de nokta koyup, gerçek mekanımıza doğru yol alacağız... Bu yetmiş ya da seksen yıllık, kimine kırk kırkbeş yıllık ömür sermayesi tükendiğinde illa ki bizim de arkamızdan konuşacaklar bir müddet, herkesin konuştukları gibi...

Musallada Hoca soracak ’’Hakkınızı helal ediyor musunuz bu merhuma?’’ diye... Sevmese de sizi birileri usul gereği ’’Helal olsun’’ diyecekler, helvanızı yemeye gelecekler. Kim bilir, siz de belki birilerinin helvasını yediniz, yiyeceksiniz...

Hazreti Peygamberin ’’Bizi aldatan bizden değildir.’’ düsturu gereği, belki de bir çok insanı silmişiz defterden. Helvasını yemeye bile gitmeyiz, içimizden gelmez bir Allah rahmet eylesin, cümlesini bile esirgeriz. Canımız yanmıştır o adamdan, belki maddiyattan zarar vermiştir veya kötü bir sözünü kaldıramamışız dır bir zaman önce...

Türk’e, Müslümana kötülük etmek için birbirleri ile yarışanlar. Bazıları da içimizdeki hainlerden oluşuyor. Cehennem ateşlerinden çıkmasın zaten onlar. Aşağılık adamlar, kendilerini zirvede, halkı, milleti de hep aşağılarda görmüşlerdir oysa ki bilmezler ki o ahiretteki dereceleri, kimin zirvede olacağını orada...

Helvasını yemeyeceğimiz adamların zaten hayatta iken bir bardak suları, bir lokma ekmeklerini yemek de bize nasip olmasın inşallah... Bu vatanı gönülden seven, insanını dost, kardeş bilenlerin her zaman başımızın üstünde yeri vardır, gerisi koyver gitsin, nereye giderse, cehennemin dibine kadar yolları var. Ağzımızın tadını bozmaya çalışanların hayatta iken de, öldükten sonrada helvalarını yemediğimiz gibi, hain olarak anılmaları için elimizden ne gelirse yapacağız...



AHMET ZEYTİNCİ