- 587 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç liralık defter(sy16)
Öyle uzakta çoğu şey kolay gibi, bazen zor gibide. Ayırt etme çabalarıda hayli yorucu, uğraştırıcı. Ayaklarımın altları yanıyor, şimdi ’ne kadar pis kokardı’ hesabı yapıyor olmam gerek. Ne olmam gerek, olduğum şeyle senkronize mi? Kendi boyutumdaki zamanın ’az önce’ kısmında kalkıp çay suyu koymayı düşündüm, çay suyu koyulmasını söyledim, ben her zaman yüktüm. Oraya dönebileceğimiz konusunda sana yalanlar söyleyebilirdim. O konuyu merak ettiğini, hayal kırıklıklarının arasına yenisini eklemek istemediğini umarak sana samimi bir yalan söylüyorum o zaman.
"Oraya döneceğim"
’Şimdiden’ kaçtım, bu yazının ait olduğu zaman dilimiydi. Zaman neden dilimlidir, neden dilimleriz, niye kuşbaşı olmaz, niye rendelenmez, damarları da alınmalı. Uykular tatlı olur, geceler zehir gibidirler, buda benim zaman dilimimle alâkalı, kendini bilmezlik vasfı onların en yakışıklı elbiseleridir. Diyorum işte insanlar elbiselerin yakışıklı olduğunu fark edince mi vücut çalışmaya başladı. Törpülenmiş, yolunmuş, yontulmuş, yozlaşmış saçma amaçlar uğrunda dayatılan görüntü olunmuş. Bazı dizeler canlanıyor, sonra öldürüyorum. Sıcak kanlı bir katilim ben! İşim buymuş gibi, hal bu ki işim başkaydı. (m) harfi sahiplik belirten kelimelerden de uzak durmalıyım. Benim kuş başı zamanlarımın yedi yüz elli gramını boşa götüren bir şey. Asla benim işim olamaz diyorum, başkasının temennisi, başkasının hayatı, bağlar falan fistan... Yalanlar samimi olunca gerçeklik katmış olmaz mıyım? Bu onu tam anlamıyla yalan yapmıyorsa o zaman ne yapıyor.
“Oraya döneceğim”
Yenilmiş tırnakların arasında gezinen yenilmiş tırnaklar. Mağlup anlamında değil! Düzensiz keskinlikler düzenli olanların arasına erişince acıtıyordu.
Acı sen değilsin, acı benim!
Yol kenarında evim var diyelim, yani evimin sıkıştırılıp servis edildiği bir bölüm. Diyelim ki dördüncü katında yola bakıyor dairem. Geometrinin burada ne işi var, Dikdörtgenim (m) Sahiplik şeysi...!
Arabaları izlemekten sıkılır mıyım? Yoksa bayıcı gürültüden sıkılıp kaçar mıyım en kuytu köşeye. Ya da bezginliğinin oluşturduğu sarhoşluğun ışığı altında, karanlıkta veyahut kısmen gölgelerde mi dururum? Bu da beni yine pencere kenarında yapar mı? Aynı düzlem üzerinde kusurlu dünyanın kusursuz yapısı olmak isteyen sokak lambalarının üstünde sevişen buhar gibi olurdum. Yani yine oradan o aptal yolu ve araçları izlerdim.
“Oraya döneceğim”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.