Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
belkibirharfimben
belkibirharfimben

Çaktırmadan tefsir olur mu?

Yorum

Çaktırmadan tefsir olur mu?

5

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

881

Okunma

Çaktırmadan tefsir olur mu?

Çaktırmadan tefsir olur mu?

Bazen oluyor, mürşidimin, bazı Kur’an ayetlerini ve/veya sûrelerini ‘onları tefsir ettiğini söylemeden’ tefsir ettiğine şahit oluyorum. Daha doğrusu, onlar öylece duruyor da, ben yeni farkediyorum. İşte, bunlardan birisi, bugün hakkında yazacağım Kevser sûresidir. Gerçi aynı konuyu daha evvel de kaleme getirmeye çalışmıştım, fakat bu metni farketmeden yapmıştım o zaman. Demek, varlığını sezmişim, ama teşhis edememişim. Şimdi o metinle birlikte konuşmayı deneyelim. Tevfik Allah’tan. Ve hamd yalnızca Ona.

Peki, Risale-i Nur’da, Kevser sûresinin ’çaktırılmadan’ tefsir edildiği yer neresidir? Bencileyin orası 24. Mektub’un Birinci Makam’ının 5. Remiz’idir. Ki şöyle başlar:

Madem Cenâb-ı Hak var; herşey var. Madem Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücuda intisap var; herşey için bütün eşya var. Çünkü, Vâcibü’l-Vücuda nisbetle herbir mevcut, bütün mevcudata, vahdet sırrıyla bir irtibat peydâ eder. Demek, Vâcibü’l-Vücuda intisabını bilen veya intisabı bilinen herbir mevcut, sırr-ı vahdetle, Vâcibü’l-Vücuda mensup bütün mevcudatla münasebettar olur. Demek herbir şey, o intisap noktasında hadsiz envâr-ı vücuda mazhar olabilir. Firaklar, zevâller, o noktada yoktur. Bir ân-ı seyyâle yaşamak, hadsiz envâr-ı vücuda medardır.

İşte, bence, burası tastamam ’Kevser’ kavramının bir tefsiridir. Çünkü Kevser, Efendimiz aleyhissalatuvesselama ahirette verilecek bir bereketli havuz olmasının yanında, onun varoluş şeklidir. (O bizim kevserimizdir.) Hatta, biraz daha ötesi, bize kattığı/öğrettiği varoluş şeklimizdir. Zira ancak onun öğrettiği şu ’intisab’ sırrıyla bizler anlık varoluşlarımızı sonsuzluğa taşıyabiliriz. Yoksa, eğer onun ders verdiği varoluş şekli olmazsa, dünyevî bütün varoluşlar aslında soyukesikliklerdir. Ebterliklerdir. Aynı bahsin devamında denilir:

Eğer o intisap olmazsa ve bilinmezse, hadsiz firaklara ve zevâllere ve ademlere mazhar olur. Çünkü, o halde, alâkadar olabileceği herbir mevcuda karşı bir firakı ve bir iftirakı ve bir zevâli vardır. Demek, kendi şahsî vücuduna, hadsiz ademler ve firaklar yüklenir. Bir milyon sene vücutta kalsa da (intisapsız), evvelki noktasındaki o intisaptaki bir an yaşamak kadar olamaz. Onun için, ehl-i hakikat demişler ki: ’Bir ân-ı seyyâle vücud-u münevver, milyon sene bir vücud-u ebtere müreccahtır.’ Yani, Vücud-u Vacibe nisbetle bir an vücut, nisbetsiz milyon sene bir vücuda müreccahtır.

Burada özellikle ’vücud-u münevver’ ve ’vücud-u ebter’ tabirlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Zira bence Kur’an da, kâfirlerin, Efendimiz aleyhissalatuvesselamı ’varoluş süresi/şekli’ üzerinden (yani erkek çocuğu olmaması üzerinden) yermesine, ’asıl/devam edecek vücud şeklinin ne olduğunu’ hatırlatarak cevap vermektedir. Hemen mezkûr sûrenin kısa bir meailin alıntılayalım: “(Resûlüm!) Kuşkusuz sana Kevser’i verdik. Şimdi Rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl ebter (soyukesik) olan, şüphesiz, sana kin besleyendir.

Evet, asıl soyu kesikler onlardır, çünkü varoluşun hakiki şeklini reddetmişlerdir. Sonsuzla bağ kurmayı öğreten o Nebi-i Muhterem aleyhissalatuvesselama düşman olmayı seçmişlerdir. Onun düşmanı olan elbette Allah’ın da düşmanıdır. Allah ise düşmanlarına varlık hazinelerinden bahşetmez. Kaç sayıda çocuğu, kaç kişilik aşireti, kaç yıllık ömrü olursa olsun. Madem ki, sonsuzlukla bağı kopuktur, o halde bu dünyada varlık gibi görünen halleri de yoksunluktur. Tuttuğu dikenlerin sayısı ancak yaralarının sayısını arttırır.

Hem burada ’namaz’ ve ’kurban kesme’nin birlikte anılması da ayrıca bana sırlı geliyor. Çünkü kurbanın kesilmesi görüşte ’yokluksal’ bir eylemdir. Olan, bir canlının ölümüdür. Fakat, o ’yokluksallık/ademîlik’ altında bir ’varlık/vücudîlik’ hazinesi gizlidir ki, Allah’ın rızası böylece elde edilir.

Hem namaz da, tıpkı kurban gibi, zamana atılmış bir kesiktir. Günü beşe böler. Beş yerinden faniliğin kanını akıtır. Varlıksallık umduğumuz fani iştigallere güzel bir fasıla verir. Fakat onun da bu ara verişi de aslında ’asıl hayra’ eriştirişidir.

İşte, Aleyhissalatuvesselamın hayatı da, müşriklerin penceresinden ne kadar ademî/yokluksal görünürse görünsün, varlığın en geniş membaıdır. Hakikatidir. Hakiki varoluşudur. Öyle ki, ancak ona yaslanan varlıklar, ahirette ayakta kalırlar. Böyle olacağı için de asıl soyukesikler şunlardır. Yani onun getirdiği nurdan nasipsizlerdir. O nasipsizlerin kalacağı yurt, yokluğa dair her acının tekrar be tekrar tadılacağı, bir cehennem yurdudur. O Rahman u Rahim bizi öyle kuyularda boğulmaktan korusun. Âmin.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çaktırmadan tefsir olur mu? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çaktırmadan tefsir olur mu? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çaktırmadan tefsir olur mu? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
De
Demircioğlu, @demircioglu2
2.12.2018 02:08:49


demirelim_46 tarafından 12/2/2018 2:28:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
De
Demircioğlu, @demircioglu2
2.12.2018 02:08:01


demirelim_46 tarafından 12/2/2018 2:27:07 AM zamanında düzenlenmiştir.
AS ŞİİR
AS ŞİİR, @as-siir
5.8.2018 17:11:34
Adamın dibi başı her yanisiniz Filiz hanım
Adamlık bıyıklı olmuyor. Anladınız siz onu:)
Diline sağlık
belkibirharfimben
belkibirharfimben, @belkibirharfimben
5.8.2018 15:39:27
Metninizde birçok hastalık teşhis edilebiliyor Filiz Hanım. Örneğin: Bir faşist olduğunuz Bediüzzaman'ı, meşhur olduğu Said-i Nursî yerine, Said-i Kürdî diye anmayı tercih etmenizden anlaşılabiliyor. Belli ki ırkçısınız. Sonra Fetullah'a Bediüzzaman'ın yetiştirmesi demişsiniz. Yanlışınız var. Onlar birbirlerini hiç görmediler. Kaldı ki Fetullah'a muhalefet eden gruplardan birisi de nurculardı. Bediüzzaman'ın hâlâ hayatta olan talebelerinin 17 Aralık öncesinde-sonrasında kendisine karşı beyanatta bulunup devletin yanında durdukları meşhur bir gerçek. Bu noktada, eğer aramak niyetiniz olsa, Google'da bir küçük aratmayla mebzul miktarda bilgi bulabilirsiniz. Mehmet Kırkıncı Hoca'ya gelince. Allah ona rahmet eylesin. Kendisinin devletle bir alıp-veremediği hiçbir zaman olmadı. Hatta onun da malum dönemde devletin yanında olduğunu açıklayan beyanları var. Bir dolu var hem de. Ama işte... Siz aslında kalbinizde birikmiş bir kini buradan kusuyorsunuz. Belki bu kinin ailenizde-bireysel yaşamınızda başka hayalkırıklıklarıyla da ilgisi var. Belki bütün sorunlarınız bu yaradan kendisini dışarıya akıtıyor. Fakat yine de yazık. Ulemaya düşmanlık etmekle kimsenin dünyası da ahireti de düzelmez.

belkibirharfimben tarafından 8/5/2018 3:41:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Filiz Şahin.
Filiz Şahin., @filizsahin-
4.8.2018 23:57:27
2 sorum olacak
1. Risale-i Nur nedir?

2. KEHF Suresi 54. ayeti ortadayken ben tefsir mevzuun anlamıyorum zaten sizin yazınıza konu olan risale-i nur dediğiniz kitapları da anlamıyorum, okudum !
Allah, örneklerle açıkladım diyor zaten !
Bu durumda size mi risale yazarına mı Allah'a mı inanalım?
hayır Kevser suresi peygamberimizin erkek evlatlarının vefat etmesi yaşamamasını bahane edip önünü yolunu kesmek isteyen müşriklerin lafına sözüne karşı indirilmiş olan bir sure
Kime inanalım acaba?


sağlıkla kalın
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL