- 1018 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SÜRÇÜ LİSAN ETTİKSE AFFOLA
Filmlerdeki gibi yoğun iş temposundan ve şehrin keşmekeşinden sıkılıp, bir cuma günü sırt çantamı alıp Kaz Dağları’nın eteklerindeki villama çekilmemle başlamadı benim hikayem. Zaten başlayamazdı da zira Kaz Dağları’nda villam yok.
Yani bu kitap “inzivaya çekileyim de bir kitap yazayım” düşüncesinin hayat bulmuş hali değil.
Kimi konuşarak anlatır, kimi susarak… Ben yazarak anlatmayı seçtim. Hülasa; sussam kahır olurdu, yazdım kitap oldu. İyi ki de oldu.
9 Haziran’da çıkan kitaptan tanıtım için sayılı miktarda kendim aldım ve hazırlıkta emeği geçen büyüklerime, dostlarıma, gönüldaşlarıma çam sakızı çoban armağanı misali minnet duygularımı ifade etmek için hediye ettim. Belki size komik gelecek ama inanın benim de elimde sadece bir tane kitap var. O da altını çizerek okuduğum ve hataları işaretlediğim kitap.
Gönül ister ki; bütün arkadaşlarıma, dostlarıma imzalayıp bedelsiz göndereyim. Samimi söylüyorum çok isterdim bunu. Çünkü herkes gibi bende yazdıklarımın mümkün olduğunca çok kişiye ulaşmasını isterim.
Lakin bu imkan kabilinde değil. Bu satırları neden yazdığımı az çok tahmin etmişsinizdir ama ben yine de meramımı anlatayım.
Sevgili arkadaşlar, dostlar, gönüldaşlar.
Benden kitap talep ediyorsunuz, samimiyetinizi kesinlikle sorgulamıyorum ve bunu elbette kötü niyetle yapmadığınızı biliyorum. Ama haliyle ben buna olumlu cevap veremeyince gönül koymanızı anlamakta güçlük çekiyorum.
Fırın işletiyor olsaydım, ekmek mi talep edecektiniz? Otomobil fabrikam olsa, spor araba mı isteyecektiniz? Yahut arkadaşlık, dostluk dediğiniz şey alış-verişe indirgenecek kadar ucuz mudur?
Arkadaşlarım arasında kitap çıkaranlar olduğunda şahsen ben imkanlarım ölçüsünde birden fazla alarak destek olmaya çalışıyorum. Yetmiyor, okuyorum ve mutlaka değerlendirme yazısı yazıyorum. Yazan arkadaşa kitaba dair görüşlerimi kendimce lisan-ı münasiple ulaştırmaya çalışıyorum. İçlerinde sadece sanal alemde tanıdıklarım da var gerçek hayattan samimi olduklarımda. Ama hiçbirinden böyle bir talebim olmadı, olmaz da.
Bilakis; ünlü Türk Deha Mete Aksoy‘un kitabını almak için Beykoz’dan Büyükçekmece’ye gitmişliğim, TÜYAP’ta ezilme tehlikesi atlatmışlığım ve üst geçitte iki saati aşkın mahsur kalmışlığım vardır.
Bu satırları yazmak zorunda kaldığım için utanıyorum ve çok üzgünüm. Peşinen hoşgörünüze sığınıyorum.
Lütfen benden kitap talep etmeyin. Zira ben sadece yazıyorum, tedarik işine Bilgeoğuz Yayınları bakıyor.
Hepinizi Allah için çok seviyorum.
Bâki selam, dua ve aminlerimle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.