13
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1531
Okunma

Havalar da çok sıcak. Evlerde durulamıyor. Burada deniz de yok ki girip de serinlesek. En iyisi parklar. Hanım elektrik süpürgesinin başlığını ayağıma ayağıma vuruyor. Anladım bu- Kalk ta git temizlik yapacağım.- Demek. Kitabım elimde eve en yakın parkta aldım soluğu. Şu yeşillik, şu serinlik ne güzel. Şu güzelim ağaçlara nasıl kıyıyorlar da kesiyorlar anlamak mümkün değil.
Oturdum bir banka açtım kitabımı kaldığım yerden okumaya başlamıştım ki... Karşı bankta oturan genç:
“Ağabey okumayı çok seviyorsun galiba.”
Canım hiç konuşmak istemiyor. Başımı salladım.
“Severim. İnsanlar okumalı.”
Devam ediyorum okumaya. Ama okuduklarımı da anlamıyorum. Genç tekrar:
“ Ne okuyorsun ağabey?”
Cevap vermedim. Kapattım kitabı.
“Senin canın sohbet etmek mi istiyor?”
“Hee valla öyle be ağabey !” Dedi.
Der demez de kalktı yanıma geldi.
Kendini tanıttı. Üniversite de öğrenciymiş.
“Ağabey ben de çok okuyorum. Hem de yazılar, şiirler yazarım. Sende yazı yazıyor musun ağabey?”
“Evet, yazıyorum”
Gözlerinin içi güldü.
Benden büyüksün. Olgunsun. Tecrübelisindir de. Sana bir şey soracağım.”
Sor! Deme mi beklemeden başladı anlatmaya:
“Ağabey Apart ta beraber kaldığım arkadaşım edebiyata çok meraklı. Bir edebiyat sitesine üye olmuş. Israr etti. Ben de aynı siteye üye oldum. Aidat falan da istemediler. Bazı böyle siteler varmış önce ücretsiz üye yapıyorlar sonra bir sürü borç çıkarıyorlarmış. İnternetten girdim. Baktım. Çok kapsamlı bir site. Orada yazılarım yayınlanır mı? Beğenirler mi? Okuyucularım olur mu?”
Çok az da olsa yanılma ihtimali ne karşı sordum:
Sitenin adı ne?
“EDEBİYAT DEFTERİ”
Güldüm. Biraz da beklediğim cevabı almış olmanın verdiği huzurla, ona göre abartılı gülmüş olacağım ki. Telaşlandı.
“Çok mu yanlış yapmışım ağabey?”
“ Hayır, çok iyi yapmışsın. Sekiz yılı aşkın ben o sitede yazıyorum.”
Karne hediyesi bisiklet alınmış çocuğun sevinci belirdi yüzünde. Öyle bir sevinç yeli. Öyle bir coşku.
-Hayat tesadüflerden ibarettir-derler. Doğruymuş demek ki.
Uzun uzun Defteri, deftere yazı girmesini, o anda aklıma gelen yazarları özelliklerini anlattım:
Gül peri, Afet İnce Kırat, Hicran Akkaya hecenin ustasıdırlar.
Su Misali, Davidoff, Aynur Engindeniz, Gamzelimm, Ayşegül Akdağ, Nermin Kaçar, Emine45 de öykülerin…
İbrahim Çelikli, Numan Kurt köy öykülerinin, Serhat Bingöl, Sami Biberoğulları mizahın ustasıdırlar.
Hele mizahta Sami Hocayı tek geçerim ben. Bazen siyasete de girer ama illa benim gibi düşünmek zorunda olacaksınız demez. Bazen sinirlenir, kızar. Siteye yazarlara ver yansın eder. Ama özünde
Pırlantadır. Adam gibi adamdır. Benim dostumdur.
Makale mi istiyorsun? Ya da bilgilenmek mi? Oku Suat Zobu’u, oku Levent Taneri. Canın karikatür mü çekti Yekta Atillaya bak mesela… Ama sen sen ol siyaset yazma.
Mesela duygu şairi Oya Gedik vardır. Ve daha niceleri…
Serbest şiir deyince bir zamanlar Toynak mahlaslı bir şair vardı ki Aman Allah.
Serbesti ondan okuyacaksın.Eğer sağ elin sol göğsüne ulaşıyorsa kalbinin sesini dinleyeceksin...
Adını hatırlayamadım diğer dostlar kusura bakmasınlar. Şu anda aklıma gelenler bunlar.
Haa anmadan geçemeyeceğim. Felsefeyi seviyorsan Gülüm Çamlısoy’u okumadan geçme.
Hanımefendi hem şiir hem nesir yazan birini arıyorsan Fatma Oral’a uğramamazlık etme.
Peki; kısa ve özü mü seviyorsun. Adresin Esma Kahramandır unutma…
"Şiirle aran nasıl?"
"Fena değildir."
“Peki. Ben sana bir şiir okuyayım bakalım kimin olduğun bilecek misin?"
“Oku abi”
Dört yanım puşt zulası
Dost yüzlü, dost gülücüklü
Sigaramdan yanarlar
Alnım öperler
Suskun hayın çiyansı
Ağabey bilmez miyim Ahmet Arifi’n Ay Karanlık şiirinden. Peki, ağabey sekiz senedir bu site yazdığını söylüyorsun. Tecrübelisin site de bazı aksaklıklar var mı?
“Var tabii olmaz olur mu? Mesela seçimlerden önce de şimdiler de de siyasi yazılar aldı başını gidiyor. Bu tür yazı yazanlar birbirleriyle takışıyor. Edebiyat adına iyi olmuyor. Daha evvelki birkaç yazımda da bunu belirttim. Ne kadar insan varsa o kadarda fikir vardır. Yazmayalım bu tür yazıları dedim. Ama ben kimim ki. Bende 200 bin üyeden biriyim. Peki, yönetim buna müdahale etti mi?
“Hayır”
“Ben şöyle düşünüyorum. Bu site bizden beş kuruş talep etmiyor. Katılırlar ya da katılmazlar. Güzel bir platform yazalım şiirlerimizi yazılarımızı dostça paylaşalım. Herkesin siyasi görüşü kendine kalsın. Olmuyor. Olamıyor işte.
“Abi kitap?
“ Var bir kitabım. Adı DÖRT DÜĞME”
“Dört düğme derken?
“Otuz senede milyonlarca kere düğmelediğim çözdüğüm üniformanın düğmeleri”
“Abi sen asker miydin?
“Evet”
“Allah…Allah.. Ben askerleri kusura bakma ama duygusuz sanırdım.
“Tanıdın işte bir askeri
“Şeyy.. Abi o kitabından bana bir tane satsan.
“Bak genç; benim bir Bedri yanım bir de Bedros yanım vardır. Ben kimseye parayla kitap satmam. O kitap benim üç çocuk dört torundan sonra en kıymetlimdir. O nun değerini belirleyen para henüz icat edilmedi.
“Abi…!!!”
“Tamam, git derslerine bak. Yarın burada buluşur kitabını da imzalar veririm.”
EDEBİYAT DEFTERİ YENİ BİR YAZAR MI KAZANIYOR? BEKLEYİP GÖRECEĞİZ…