8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1202
Okunma


Çocuklar, çocuklarımız, bizim yavrularımız!
Onlara kıyan vicdansızları Allah kahretsin dilerim.
Elbette hukuk, devlet düzleminde neler yapılacak boyutu da aklımızda, gönlümüzde, sohbetlerimizde.
Öncelikle yeni, yepyeni bir terör hareketi olabilir mi demekten de kendimi alamıyorum. Yurdun dört köşesinde bir yerden düğmeye basılmış gibi çocuk kaçırmalar dikkat çekmekte çünkü. Toplumu güvensizliğe, korkuya, giderek infiale sevk etmek değil midir terörün gayesi? İşleyen çarkların çarkına tükürmek misali değil midir hedefi terörün? Alın terinin düşmanı değil midir kahpe terör?
Diğer bir boyut yine herkes hukukçu, savcı, avukat, hâkim konumuna geçti bile. Herkes sosyal bilimci, ilahiyatçı pozisyonda. Küçümsemiyorum hiç şüphesiz. Sosyal psikoloji kanalize oluyor, ediliyor belki de.
Ne çare ki, iğrenç suçlara ceza biçerken ekseri tek boyutlu baktığımız kanaatindeyim. Suç/ceza diyalektiği öyle bir denklemdir; sosyoloji, psikoloji, psikiyatri, ekonomi, hukuk, inanç ve değerler, ahlak hep birden devreye girip irdelenmiyorsa ağız çalkalamanın, gargara yapmanın ötesine geçemeyiz vesselam.
Sapık kimdir, nasıl bir dünyası vardır sorusu bile elbette katledilen yavruların canının kıymeti ve toplumsal duyguların incinmesinin önüne geçmemekle, geçemeyecek olmakla beraber önem arz eder.
Cinsi sapıklıkları psikiyatrik, toplumsal, kültürel boyutlarda ele almak, değerlendirmek önem arz edecektir. Eğitim, aile değerleri kritik eşiktir. Her alanda eğitim temel belirleyicidir hiç kuşkusuz. Her şeyin başıdır açıkçası.
Birde bakıyoruz çocuk çağda evlilikler gündeme getiriliyor. Ergenlik çağı tartışmaları alıp yürüyor. Yok efendim sıcak memleketlerde şudur, bizde budur söylemleri. Örfün, törenin ağır bastığı hatta dininde önüne geçtiği sosyo kültürel yapılarda kız çocuklarının eğitim imkânı bulması, bulabilmesi başlıbaşına mesele. Bu tip yöresel ortamlarda okuyabilmek bazında kız çocuğu kardelen misalidir. Meşakkatlidir hani. Kız kısmının yaşı geçer dendimi biter, kapanır konu. Nuh der de peygamber demez bu tip kafa yapıları. Nato mermer nato kafa kesiliriz.
Düşünsenize çocuk denecek yaşta evlenmenin mümkünlüğü değer yargısıyla şartlanan insanoğlunun halini. Sapıkta bu kültürel kodların insanı değil mi bir bakıma? Biz diyoruz küçücük kız çocuğuna nasıl kıyarlar? O tip kafa arkaplanda hangi şuuraltına sahip. Gerçi bu anekdotu da mutlak değer almamalıyız. Sonuçta ergen çağdaki bir kızla evlenenle ona sokakta, inşaatta, bayırda kaçırıp tecavüz edip öldüren bir mi? Bu ikisi de rastgele birbirine karıştırılır oldu. Bilen bilmeyen konuşmuyor, işkembeden atıyor resmen.
Yine ceza boyutunda yapılan önerilere bakıyorum; bazıları sosyal psikolojiye şablon kesmekten öteye gitmez kanımca. Mesela dilim dilim doğramalı böylesini söylemi, ben kendimde muhtelif durumlarda söylediğim cinstendir. Ne ki bilirim ilmi, hukuki, gerçekçi değerinin olmadığını. Hay senin ilmine, hukukuna, gerçekçiliğine diyecek yurdum insanına selam ve sevgilerimle!
Şu kadar ki, bu tip istemler tatbik edilmediği sürece dile getirilir de, tatbik edilirse yadırganır, bizzat olmalı diyen toplum bile hayret bi şey ya diyebilir, tekrarlandıkça ise ilk baştaki reddediş yerini kanıksamaya, kıyıcılığın toplumda meşruiyet kazanmasına da yol açabilir diye düşünüyorum. Takdir edersiniz ki, asıp kesmek istidadında bir duygusal yapımız vardır normalde de
Beri yandan şöyle bir bakıyorum da; ceza seçeneklerinden biri hadım etmek. Bence sanıldığı kadar işlevsel değil. Sapıklık beyinde başlar beyinde de biter açıkçası, cinsel organda değildir kaynağı hani. Hadım etmekle cinsel gücü elinden alınmak isteniyor kuşkusuz kişinin. Ne var ki, kuvvetle muhtemel cinsel gücü zaten yok. Sağlıklı olsa, cinsel gücü yerinde olsa ihtimal sapıkta olmaz o şahıs. Sağlıksızlığının, güçsüzlüğünün intikamını alıyor da olabilir Türkçesi. Eeee, hadım etsen ne hanım etsen ne öyleyse?
Diğer bir ceza tasavvuru kısas. Şüphesiz Allah’ın yasasına dayanarak. Kısasta hayat vardır söylemi ayet-i kerime kaynaklı islami bir değer olarakta karşımızdadır. Allah’ın kanununun işlevsel olmadığını, olmayacağını söylemem ne mümkün? Ne var ki, islam kanunlarının da uygulanma şartları yok mudur?
Bir kere kapitalist sistem içerisinde yaşamaktayız Demem o ki ekonomi, toplumsal kültürel siyasal yapılanma, hukuk, ahlaki değerler her şey seküler bir tasavvurun ürünü ve izdüşümünü taşımakta. Birey ve toplumun genetiği, kodu her öge kapitalist dünya nizamından beslenmekte açıktır ki.
Vaktiyle İsmet Özel’in bir yazısında yer verdiği dikkat çekici bir değerlendirme aklıma gelir hep. Bizdeki meşhur deyişle "şeriatın kestiği parmağın acımaması" için o parmağın evveliyatta da şeriata ait olması gerektiği üzerinde durmaktadır bir tarihte ünlü yazarımız.
Hani üstte arz ettiğim husus dairesinde; bedene göre elbise biçmek misali benliğine, kafa yapısına, an’anesine, annannesine kadar kapitalist yapılanmanın damgasını vurduğu bireylere şeriat cezası biçmek kaş yapayım derken göz çıkartmak misali adalet değil adaletsizlik getirecektir. Sistemsel kodların, şifrelerin, ayarların şeriat tarafından biçimlendirilmiyorsa canın sıkıldı kısas-a kısas olsun demek kof bir düşünüş olmanın ötesine geçmez, stres atmaya ancak yarar.
Boşu boşuna aileleri de yersiz beklentiye sevk etmeden modern toplumunda uygulanmasını çağdışı bulsa da hukuk felsefesi düzleminde tartışabildiği idam cezasına meyletmekte fayda görürüm şahsen.
Deniyor ki, idam ödüldür Kim demiş, efendim kim demiş ödüldür? Artık yaşamayacak olmak, bu dünyanın nimetlerine el veda demek kim diyor ödüldür diye.
Çok insanın eline bıçak verseler hadi kes deseler; bir bıçağa bir kurbana bakıp Allah’ından bul pezevenk emi der ve atarsın bıçağı elinden, öyleyse bırak dilim dilim doğramayı, lokma lokma kesmeyi de ölüm cezasını tartış anlayayım.
Nihayet yavrularımızı sen koru yüce rabbim!
L.T.