Süpürge Sapı deyip de geçmeyin. En başta tabi ki süpürgeyi tutmanıza yarar... Sapından tuttunuz mu daha güzel bir şekilde süpürürsünüz süpüreceğiniz yer, her neresi ise... Farz edin evinize gece hırsız girdi, süpürgeyi sapından bir kavrayıp ya Allah deyip de dalarsınız hırsıza, ama tabancası ya da bıçağı filan varsa biraz da dikkat etmeniz lazım, olmadık şeylerde gelmesin sonra başınıza...

Keser sapı bir de kürek sapı vardır... Her ne kadar bazı kendi bilmez adamlar kadar sap olmasalar da, onlardan daha fazla bir işe yararlar... Sağlam olmalı hem keserim hem de küreklerin sapları ki çıkmasınlar yerlerinde...

Zaman zaman sap ile samanı karıştıran insanlar olur ki hiç de iyi bir şey değildir sap ile samanı birbirine karıştırmak... Allah muhafaza çok kötü bir duruma düşebilirsiniz muhatabınızın karşısında... Sonra sapır sapır dökülür de ya sabır çekme durumunda kalırsınız...

Bir de maganda olan saplar vardır. Her yerde karşınıza çıkar bu tipler... Yoldan geçen terbiyeli, efendi kızlara laf atarak güya arkadaşlık kurmaya kalkarlar. Kuyruklarda önünüze geçerler... Sıkışık trafik de kimselere aldırmadan makas atmaya kalkarlar... Siz uyardınız mı arabadan inip sizin ile tartışmaya, kaba kuvvet kullanmaya cür’et ederler ... Apartmanda iseniz, her gün üst katınızda harala gürele gürültü yapar, kavga eder, size hayatı zindan ederler...

Siyasette ki sapları saymaya kalksam herhalde sayfalar almadığı gibi, bir de başımız derde girer, en iyisi yazmayalım lakin siz yine de onların az çok kim olduklarını biliyor, tahmin ediyorsunuzdur... ’’Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.’’ derler... Memleketinin insanını tanımayan, tepeden bakan, kendini dev aynalarında gören, cüce kılıklı bir dolu sap, burada isimlerini yazmaya kalksak, bizim bu sayfalarımız yetmez billahi... Her memleketin bir dolu sapı vardır, bizim memleketin de olduğu gibi... Saplık öyle insanın okuması ile kültürü ile ilgili değildir. Her konumda ki insandan sap da çıkar saplık da... Siz siz olun zaman zaman, safın biri olsanız da sapın biri olmamaya dikkat edin yine de...



AHMET ZEYTİNCİ