Yıllardır duyarız tarihimiz ile ilgili yalan yanlış bilgileri. Hep kulaktan kulağa dolaşır da kimse.” Şunun aslı nedir?” demez. Dese de zaten doğruya ulaşmak o kadar kolay değildir.
Hani hatırlarsınız, hemşerimiz Baltacı Mehmet Paşa ve Katarına hikayesini. Birileri uydurur, biz de inanmaya hazırızdır, hiç düşünmeden, bize anlatanların bir art niyeti olup olmadığını merak etmeden. Eğer merak etsek koskoca bir Osmanlı Paşasının zaten eline düşmüş bir prensesiz için böyle saçmalık yapmayacağını görürüz. Yanlış hatırlamıyorsan Yılmaz Öztuna’dan okumuştum; asıl sorunun o zamanki askerin disiplinsizliği, diyordu.
Buna benzer daha niceleri var. Ama benim en çok merak ettiğim Araplar hakkında söylenenler. Araplar deyince hemen hatırlamışsınızdır, şu İngilizlerin oyununa gelen Araplar. Bir Lavrens var tarihte, bu ajana kanıp oyuna geldikleri de doğru ama daha ötesinde Müslüman milletleri birbirine düşman yapmak için anlatılmış olmasın? Dolayısıyla Arapların oyuna geldiği gibi biz de oyuna gelmeyelim.
Öyle kötü bir noktaya odaklanmışız ki, anlatılanlar doğru bile olsa birkaç bedevi Arap’ın yaptığını koca bir millete mal ediyoruz. Daha da kötüsü, sözde bize bunları yapanları hiç affetmiyor, ama tüm bu işleri başımıza ören, koca imparatorluğun yıkılmasına zemin hazırlayan, bin bir oyunla bizi bu hale getiren, Çanakkale’de binlerce askerimizi şehit eden, her fırsatta kuyumuzu kazan İngilizlere hayranlık duyuyoruz.
Tarih mi yalan söylüyor, yoksa tarihe yalan mı söyletiyorlar bilmiyorum ama sonuçta artık her söylenene inanmamak gibi bir refleks oluştu bende. Bunun sonu uçsuz bucaksız bir şüpheye gitmez umarım. Ama en azından bana yutturulmak istenen Arap düşmanlığının kime yaradığı sorusunu soruyorum kendi kendime. Bana yaramıyor, Araplara da yaramıyor. Peki kime yarıyor? Yüzyıllardır İslam’la savaşan Batı alemine yarıyor.
O zaman ? Ben sadece bu sebeple olsa bile şu Arap düşmanlığını bir gözden geçirelim derim.