9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2166
Okunma

Hani derler ya, insan kalabalıklar içinde bile yapayalnız kalırmış sevdikleri ve dostları yanında olmadığında. Hani derler ye, günler bile kapkara olurmuş, değer verdiklerini yanında görmediğinde, hani derler ya, rüzgâr bile esmezmiş, özlemleri daha da büyüsün kimse ulaşmasın diye.
Evet dostlar, ben aynı o durumdayım şu anda, ne geceler gün oluyor, ne yıldızlar yol gösteriyor karanlıklara, ne kuşlar kanat çırpıyor, özgürlükleri getirmek için, ne de kalabalıklar içinde kendini buluyorsun. Çünkü sevdiğin değer verdiğin dostların yok, kalabalıklarda, karanlık gecelerde ve kuşların kanatlarında.
Dostların yok yanında, elini uzatıyorsun umuda, uzaklaşıp gidiyor senden, bir iki kelime konuşmak istiyorsun, cümleler dökülmüyor dilinden, kalem ve kağıt elinde bir şeyler karalamaya çalışıyorsun, bakıyorsun ki bembeyaz bir sayfa tek kelime yazamamışsın, tuvali ve fırçayı alıyorsun eline, bir resim yapmak istiyorsun, yaptığın resim kocaman bir boşluk, uyumak istiyorsun, uzanıyorsun yatağının üstüne kapatıyorsun gözlerini, rüyalara dalmak istiyorsun rüyaların bile bom boş. Bir söz vardır. “insanin olduğu yeri ancak ve ancak sevdikleri ve dostları aydınlatabilir” diye bu söz o kadar doğru ki. “Bunu yenimi anladın?” diyeceksiniz olur mu ben bu sözün doğruluğunu yıllar önce anlamıştım ama bu kadar net yaşamamıştım.
İnsan neyle var olur, nelerle yok olur?. Bunu düşünmek gerek galiba. Bence insan ancak ve ancak dostları ve sevdikleri yanında olduğunda yasıyorum diyebilir. Onlar yanında olmadığında kocaman bir boşluk oluşur yüreğinde ve o boşluğu hiç bir şey dolduramaz.. Onlar olmadığında kanadı kırılmış bir kuş gibi kalıverir ortada. Nefes alamaz, güneşin sıcaklığını hissedemez, baktığını sanır ama göremez, duyduğunu sanır ama duyamaz, bir adım ileri, iki adım geri gider bir an önce o boşluğa ulaşmamak için. Bilir ki o yolun sonunda onu bekleyen ne dostu vardır nede sevdikleri. O zaman ulaşacağı hiç bir yer yoktur ve avare avare dolaşmak ister sokaklarda. Kaldırım taşlarında arar dostunu, ağacın dallarında, gördüğü her çiçeğe sorar, nerede o diye, kaldırır başını gökyüzüne, kara bulutlar kaplamıştır gökyüzünü, onların döktüğü yağmur damlalarında arar, iner deniz kenarına sonsuzluğa yürür ıslak kumsalda, dalgaların sesinde arar, uzaktan kulağına gelen türkü namelerinde arar dostunu, her yaprağın, her taşın altına bakar bulabilir miyim onu diye ama nafiledir çabaları. Gözleri yaşlı, yüreği burkulmuş, elleri koynunda dönüp gelir yuvam dediği yere ve bir kez daha atar kendini yatağının üstüne “nerdesin” diye mırıldanır. Öyle özledim ki can dostum, arkadaşım, yoldaşım uzat bana ellerini aç yüreğini gel göreyim yüzünü nefes alayım, yeniden yaşama merhaba diyeyim “ der ama yine duymaz sevdikleri. Yığılır kalır bir ölü gibi, umudu bitmiştir ve bu umuda bir daha ulaşamayacaktır. Uykuya dalar, yani daldığını sanır ama uyumamıştır aslında, yüreğindeki kalp atışı ile kendine gelir. Elini kalbinin üstüne koyar. İşte bulmuştur o dostunu ve sevdiklerini. Onları çok uzaklarda aramaya kalkmış ama hiç aklına gelmemiştir çok yakınında hatta ta içinde olduğu. Dostları ona “eğer sevgisiz ve dostsuz kaldığını hissedersen, elini yüreğinin üstüne koy ve onun atışlarını dinle çünkü o her kalp atışı senin dostlarınla birlikte olduğunun ve asla sevgisiz kalmadığının kanıtıdır.”
Dostluk ve sevgi budur, o ne yıldızlarda, ne bulutlarda, ne dalga seslerinde, ne ıslak kumsalda, ne kaldırım taşlarında ne ağaç dallarında ne de yağmur damlalarındadır. Onu çok çok uzaklarda aramayın o yalnız ve yalnız sizin içinizdedir
.
Sevgisiz ve dostsuz kaldığınızı hissettiğinizde elinizi yüreğinizin üstüne koyun ve her kalp atışınızı dostum, sevdiğim diye dinlerseniz onlar sizin sesinizi duyacak ve asla sizi yalnız bırakmayacaktır.
Sevgiler ve dostluklar çok kolay kurulmaz ve bulunmaz. Onun için lütfen yanınızda olan dostlarınıza ve sevdiklerinize öyle sarılın ki bir yere kaybolmalarına müsaade etmeyin. Unutmayın ki ancak ve ancak yaşama kaynağınız onlar olabilir.
Sevgisiz ve dostsuz kalmamanız dileği ile.
Onurumsun - Türkan DİNÇER