YAŞLI ODUNCU

Annem ve kardeşim Ayça arabadan eşyaları indirirken, babamla birlikte çalı çırpı toplamak için ormana doğru yürüdük.
Biraz gittikten sonra bir çıtıyla irkildik. Ilık esen rüzgârın bir o yana, bir bu yana salladığı ağaçların yapraklarının arasında yaşlı bir adam gördük.
Adamın beli çalışmaktan iki büklüm olmuştu. Eşeğinin sırtına odun yüklemeye çalışıyordu. Zor zahmet bağladığı odunları, kaldırmak için eğilir, fakat yerden bir karış bile kaldıramıyordu.
Denedi, defalarca denedi ama olmadı. Bir türlü gücü yetmiyordu. Odunları bağladığı ipi çözmeye çalıştı, onu da başaramadı.
Gürgen ağacına dayanarak, başını yavaşça yukarı kaldırdı. Tam o sırada babamla göz göze geldi; titrek bir sesle:
-Siz de kimsiniz? Ne arıyorsunuz burada? diye seslendi.
Babam:
-Merhaba amca, kolay gelsin. Şu ilerideki düzlüğe piknik yapmaya geldik. Ne dersin, sana yardım edelim mi?
Hoş geldiniz yavrum, hoş geldiniz, dedi. Derin bir nefes aldı, anlatmaya devam etti. Gördüğümüz güçlü, kuvvetli adamın, bileğini büken yoktu bu çevrede. Gençliğinizin kıymetini bilin yavrularım.
Nasırlı avuçlarıyla çizgili alnından süzülen iki damla teri sildi. Güçlükle doğruldu dayandığı gürgenin yosunlu gövdesinden.
Babam:
-Amca, köyün nerede?
İşaret parmağını yukarı kaldırarak:
-Karşıda gördüğünüz bulutlarla boy ölçüşen dağın arkasında.
-Bu odunları, bu eşekle taa oraya nasıl götürüyorsun amca?
-Eşekle düzlüğe kadar çıkıyorum. Akşamüzeri torunum traktörle geliyor, topladığım odunları yüklüyoruz, köye götürüyoruz.
Ben hemen söze atladım:
-Amca eşeği de mi traktöre bindiriyorsunuz?
-Evet yavrum o çok akıllıdır. Traktör odunların yanında durunca hemen biner römorka.
Babam döndü:
-Şu odunlara bir el atında yükleyelim eşeğin sırtına. Siz kaldırın, ben bağlayayım.
Babam tek başına odunları bağladı ve kaldırdı.
Yaşlı amca hayranlıkla babamı izliyordu. “Ah gençlik ah! Güç de gençlikte, kuvvet de, hey gidi hey!” dedi. Babama teşekkür etti. Bastonunu eline aldı, eşeğinin yularından tuttu, ormanın yeşilliğinde gözden kayboldu.
İSMAİL MALATYA