Merhaba Canım,
Her şey tekrardır biraz belki ama senin şu güzel yüzündeki dinmez acını, ben körcesine büyütürken bir gülü fark ettim. Kör olmak anlamamazlık değil bir güldeki dikeni. Senin ruhun, "Eksik bir gün için şiirler" dizelerinde yolcudur bugün. Hem de adı "Sığıntı Kuşu" tarafından konulmuştur. Bundan böyle, yolcunun adı ’’Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası’’ dır . Yolcuyu tuttu bir kurdeşen. O gün bugündür bir korku kapladı yüreğini. Karıncafil gibi dinmez bu tezatlık. Müfrezede bir oyun galiba. Mat olanlar şimdilerde hep şah oldu. Oysa güzlemeler hep galip gelirdi. Beyaz ölüm kuşları gibi aygın oluverince. Merhaba canım, ben artık ayırt edemiyorum kokulu çiçekleri. Mumsöndü karıştırırım kokulu böcekleri. Hani aslında çölde karanfil ararken çıksa bir şeyh karşıma sorsam ; Buralarda develer mi yoksa şeyhler mi daha iğdiş bedevi ? Biley suratıyla baktığında bana anlasam, bir hüzün mevsimidir bu çöller. En iyisi gezginlerin suratını tamirattan geçirelim derim. Yoksa şeyh meyh yalan olur. Şeyh döner birden bire "Çelişkili Kötü Şiire". Hele bir düzelsin de şu bedevi kan reçetesi. O zaman Ferhat’a bir Şirin adak borcum olur. Sonra sözcükler benim Şirin de Ferhat’ın olur. Ferhat çalsın Kavalını ,Şirin oynasın. Ormanlarda söyle türkünü Şirin, aşkla sana bakan Ferhat’a .Söylemediğin her güne günler perişan olur sonra. Gezgin dolanır, dolanır da yorulmaz mı be gezgin olmaktan ? Sevdadır deyip geçer bu yorulmalara. Sanki şu yeryüzü ağacı sana benziyor. Yıllarla çürüdükçe kökleri , penceremden bir haykırış kopar. Oysa ben Sakalsız oğlanın tragedyasında ki dizelerim en fazla. Ankaralı dört dörtlük şiirimle kuşatırım her yeri. Sen yeter ki ‘’Pencereyi kapama, gök dolabilir içeri.’’


Arkadaş Zekai Özger’in ve şiirlerinin anısına yazmış bulunmaktayım. Arkadaş Zekai Özger’in ‘’Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası’’ adlı şiir kitabında bulunan, şiir başlıklarının hepsini ele alarak yazmış olduğum bu deneme yazımda oldukça çelişki, ironi ve birbirinden bağımsız cümleler bulunmaktadır.