Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
archivist
archivist

hoşgeldin yüreğimin selam kapısına.

Yorum

hoşgeldin yüreğimin selam kapısına.

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

709

Okunma

hoşgeldin yüreğimin selam kapısına.

Geceler gündüzlere hüküm sürünce, şirince sanırsın ilk sızıları. ama sızlandıkça, iliklerine işler düşünceler. Özlersin bir limanda açılmayı bekleyen gemiler gibi, Ummanları! Bu düşten sevda umanları, ayrılık dumanlarının isleri karalar. Hiç başka işleri yokmuşçasına dermansız yüreklere karalar bağlar ve ağıtlar yakar deniz fenerleri. Işığım olur musun her aşığım dediğimde sana, bir sevda aşılar mısın dermansız yüreğimde kasılmış kalmış yalnızlığıma.

Ne yabandır bu tat, ne yaman bir çelişki içinde zihnimi çeler sensizliğin düşüncesi. Elimde kelepçeler kat be kat, dayanamam ilam olan ayrılık hükümlerine. Gıyabında sevdim, en ayıbından bellediler, belli belirsiz sözlere uzanmış dillerin tarizlerinde kahroldum. Gaip olmayı yeğledim kimi zaman, bazen de garip kaldım zamandan.

Mavinin içinde anlam dokuyan gözbebeklerinde kendimi aradım, bir umut ilişmişken gözlerindeki temasınla; bağlılıklara, vefalara, sevdalara dolanmış bir ilişkiyi temaşa ettim ben her defasında. Hoş geldin güneşim, günaşırı gelgitlerimde zaman benden aşırırken, hoş geldin sen yüreğimin selam kapısının eşiğine, düşüncelerle.

Yok yok artık acımıyor, pas tutup gıcırdayan ruhumda demlenmiş, ibretlik diye mıhlanıp delinmiş ellerimde kalanlar. Her kulun hayalinde saklanan gizemler tutulsa ay ışığının yakamozlarına, ben kozumu yakmazdan evvel yine sana sorardım var mısın benle? Var mısın ebede kadar sevmeğe.. Her şeye rağmen varlığın bile soluklarımı titretiyor, rağbet görüyor endamın; dilimde katmerlenen nağmelerimde.

Benzeyemez kimse sana, bezense de en güzel hazinelere, ay yüzlü meleğim! Ne hazindir ki “biz” olamayışımızın hüznünü yaşarken, ben bazen maziyi anımsarım ve yine keşkeler ülkesinin pişmanlık burçlarından atlarım en derin dehlizlere. Belki ruhum demlenir minicik bir çınarın gölgesinde, ham duygular yenilenir, denenir mi dersin eldekiler yürek eleğinde. Feleğin birinci dersinde elendim, hayat vermedi bana ne bir altın öğüt ne de Nazım’ın “Salkımsöğüt”ünde ölmek üzere olan kelimeleri. Ah ne olurdu yarınlara daha keskin baksak, sağır kesilmişçesine kulak ardılar ile istikbali satın alsak? Ha bir eksik ha bir fazla! Yaşam dönerken hızla yada ağır aksak sen geldin yine, hoş geldin yüreğimin selam kapısına..

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hoşgeldin yüreğimin selam kapısına. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hoşgeldin yüreğimin selam kapısına. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
hoşgeldin yüreğimin selam kapısına. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL