20
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1645
Okunma


Ayşemia plastik cerrahiden aldığı randevu günü gelip çattığı için oldukça heyecanlıydı. O bir Amazon kızı idi ve iki meme ile dolaşmaktan utanıyordu. Diğer Amazon kadınlarının onu aşağılayıcı bakışları artık gururunu kırıyordu. Diskoda ,kafede, sokakta en çok da plaj eğlencelerinde iki dolgun meme ile aralarında dolaşmak berbat bir duyguydu.
Grubun lideri Arzurora onu taş binadaki odasına çağırıp Tanrıları utandırdığını söyledikten hemen sonra intihara kalkışmıştı. Ama elini atsan bir Tanrıya dokunduğun için çatıdan atlarken Tanrı Adonis’ in bir çapkınlık macerasından dönerken yoluna çıkması kaderini değiştirmişti. Adonis kimseye görünmeden ortadan kaybolmak üzere gökyüzüne çıkarken Ayşemia’ ya çarpmıştı.
Ayşemia’nın güzelliği karşısında kayıtsız kalamayıp onun zarif bedenini kolları arasına alıp yavaşça yere indirmişti. Aralarında geçen kısa diyalog süresince kadın Tanrıya düştüğü yalanını söylemişti. Adonis’ te boş durmayıp Ayşemia’ ya hafiften asılmaya başlamıştı. Amazon kadını bıçağını çektiği gibi Tanrı falan demeyip Adonis’ in boğazına dayamıştı.
O günden beri Adonis Eros’ a hükümet binasında el altından türlü rüşvetler teklif edip Ayşemia’ nın kendisine aşık edilmesi için ricacı olmuştu. Ancak Tanrı hiç birini kabul etmemişti. Ya gerçekten dürüst bir Tanrı olarak Aşk İşleri Bakanlığı’nı yürütüyordu yada rüşvetin çıtasını yükseltmeye çalışıyordu.
Neyse biz Ayşemia’ ya dönecek olursak intihar teşebbüsü başarısız olan Amazon kadını o kıymetli memesine veda etmek için aldığı doktor randevusunun günü gelip çatmıştı. Bu kutsal günde nedense hiç ama hiç mutlu değildi.
Aslında Amazon kadınlar Emniyet Müdürlüğü artık oku sadece sembolik olarak bulunduruyorlardı. En gelişmiş silahlarla donanmış durumdaydılar. Hatta öyle ki deniz aşırı ülkelere canları isterse ve de çıkarlarına uygun düşerse ürettikleri silahlardan satıyorlardı. Dünya silah ve cephane piyasası Amazon Kadınlar Birliği’nden soruluyordu. İstedikleri örgüte terörist , istediklerine müttefik diyebiliyorlar bir Tanrının kulu da sesini çıkaramıyordu. Hatta öyle ki Tanrıları bile korkutacak güçte teknolojiye sahiptiler. Yine de illa ki o meme kesilecek arkadaş. ‘’Saçmalık’’ dedi Ayşemia.
O böyle dalgın dalgın yürürken birden cep telefonu çaldı.
- Amazon Ayşemia buyurun
- Ayşemia ben Tanrıça Hera. Duydum ki sen de operasyon kararı almışsın. Biz kadınlar için o memeler çok değerli. Hatta aslında erkekler için de öyle. Gel etme eyleme dişilik için, üremek için , evlilik için çok az kadın kaldı. Bakanlık bünyesinde artık kadından çok gayler var. Ben bunların nikâhlarını onaylamıyorum diye hepsi Hollanda da evlenip geliyorlar. Bana kadınlar lazım Ayşemia. Etme eyleme . Sen bari bize bunu yapma . Bak Tanrı Kairos’ a ricada bulundum. Sana yeni fırsatlar verecek. Eğer Amazon kadını olmaktan vaz geçersen eşin bile hazır.
- Tüm sözlerinize şaşırdım da en çok şu eşin hazır sözünüz dikkatimi çekti Tanrıçam.
- Ha omu evet. Ortalıkta bir dedikodu geziyor. Bilirsin Efes küçük bir şehir. Tanrı Adonis senin adını ağzından düşürmüyormuş. Hatta Afrodit bile kıskançlığından deliye dönmüş. Persephone neyse ki gönlünü Hades’ e kaptırdı. Yoksa kan gövdeyi götürürdü. Baksana Afrodit Suriye’nin bile canına okudu. Suriyeli kadınlar Adonis’e tapınıyor diye koca ülkeyi tarumar etti.
- Sayın Tanrıçam; Afrodit hiç boşuna kıskanmasın Tanrı Adonis o kaslı vücuduyla bile beni etkileyemez. Ben bir Amazon kadınıyım. Hem o Suriyeli mülteciler şimdi bizim şehrimizdeler. Afrodit’in kişisel tamahları ve yanlış devlet politikaları yüzünden hepimiz müşkül durumdayız. Sokaklarda Suriyeli kadınlar adım başı Adonis heykeli dikip dileniyorlar. Getirdikleri salgın hastalıklar, cehalet, katlanmış işsizlik ve açlık da cabası. Şu çıkar için devlet kafasından kurtulma zamanımız geldi de geçiyor bile sayın Tanrıçam. Size iyi günler dilerim.
- Sen yine de bir düşün Ayşemia. İyi günler. .. Bu Ayşemia da hem çok inatçı hem de dili pabuç gibi. Çattık yahu. Elimde hiç kadın kalmayacak böyle giderse.
Ayşemia Başını gökyüzüne öfkeli bir şekilde kaldırıp seslendi.
- Sizi hala duyuyorum sayın Tanrıçam
- Ya öyle mi ….! Kapat kapat şu telefonun hands_free şeysini. Bu teknoloji de hep başımı derde sokuyor. Milyon yaşında kadınım .Uğraştırmayın beni böyle şeylerle aaaa …
Ayşemia başını sağa sola sallayıp yürümeye devam etti. Kendisine tahsis edilen son model güvenlik aracına doğru ilerliyordu. Devam ederken içinden geçtiği Efes parkında bir süre soluklanmak istedi. Köşedeki Hassas Kaave’ ye uğrayıp bir latte aldıktan sonra bir banka oturdu.
Oturduğu bank havuzun tam karşısındaydı ve bir an gülümsedi. Bu havuz antik bir yapıydı ve restore edilmişti. Eskiden ataları tarafından çevresi tuvalet olarak kullanılıyordu. Şimdi oturma yerlerine dönüştürülen ortasında havuz olan bu toplu tuvaletler açık havada idi.
Atalarının bu açık havalı tuvalet adetlerinden vazgeçmeleri hayli zor olmuştu. Bu tuvaletlerde eskiden siyasetten dedikoduya her şey konuşulurdu. Üstelik açık havada olması da kötü kokuların vereceği rahatsızlığı engelliyordu. Şimdi her şey daha lüks ve havalı görünüyordu. Ama insanlar tuvalet dahil her yerde yalnız ve duvarlarla hapsedilmiş sanal bir özgürlük yaşıyorlardı.
Ayşemia etrafına bakınırken şehrin ne kadar geliştiğine bir kez daha şaşırdı. Koca koca binalar, gökdelenler, yollar derken gözü epey gerilerde kalan eski Efes’e takıldı. Şimdilerde müzeye çevrilmiş olan antik kent solgun ve üzgün görünüyordu.
Eski ihtişamını kaybetmiş olan eski Efes kırgın ama mağrur duruşuyla Ayşemia’ yı her zamankinden çok etkilemişti. Düşüncelerini bir müzik sesi dağıtmıştı. Az ileride gitar çalan adama yöneldi bakışları Bir süre oturduğu yerden onu dinledi. Başka seslerden çok iyi duyamadığı için gitar çalan sokak sanatçısının en yakınındaki banka oturdu. Gitarist çok yetenekliydi. Epeyce bir süre maharetli parmaklarını izledi adamın. Elleri çok güzeldi. The doors-Love Street çalıyordu güzel ve uzun parmakları. Müziğin ritmine kapılan Ayşemia oturduğu yerde hafif hafif sallanıyordu. Müzik bittiğinde yüzünü kaldırdı. Ve işte o an..! Gitaristle göz göze geldiler. Uzun ve siyah saçları arasından şahin gözleri kadını bir anda delip geçti. Adam saçlarını düzeltip kadına gülümsediğinde ise zaman durmuştu sanki.
Ayşemia midesinde uçuşan kelebeklerin, ellerindeki titremeye ve yüzünün kızarmasına bir anlam veremedi. ’’Tanrılar aşkına’’ dedi içinden. ‘’Bana ne oluyor böyle’’
Gitarist ve Ayşemia büyülenmiş gibiydiler. Gözlerini birbirlerinden alamıyorlardı. Gitarist düzgün yüz hatları ve şekilli vücuduyla çok etkileyici bir adamdı. Gülümsemesi sıcacık ve içtendi. Söze ilk adam başladı.
- Sevdin mi ?
- Neyi ?
- Şarkıyı tabi ki ?
- Ha.. Şarkı ..Evet çok güzel çalıyorsun.
- Üniformana bakılırsa sen Amazonsun
- Gitarına bakılırsa sen de müzisyensin
- Hahhhaha . Çok iyiydi bu .. Haklısın saçma bir giriş oldu. Şöyle düzelteyim o zaman . Siyah ve güzel saçlarına, ela gözlerine muhteşem vücuduna bakılırsa âşık olunacak bir kadınsın.
- Ne..? Nasıl ..? Ne diyorsun sen be küstah.
- Adım Erdenus diyorum. Senin bir adın var mı diyorum?
- Hadsizsin ama sana niye kızmadım bilmiyorum. Adım Ayşemia
- Ahh Ayşemia lütfen beni yanlış tanıma . Ben sadece iltifat etmek ve güzel bir kadın olduğunu ifade etmek istedim.
- Bir Amazon kadına karşı fazla cesursun. Daha önce benimle böyle konuşabilen bir adam olmadı hiç.
- Benim güçlü bir silahım var ama
- Neymiş o ?
- İşte bu gitar. Sen ondan çıkardığım sesi sevdin. Gitmemen için sabahlara kadar çalabilirim istersen.
- Saçmalık. Ben …Şey… Evet müziğini sevdim hepsi bu .
- Ben sen aslında Amazon kadını olmak istemeyen bir Amazonsun.
- Bunu nereden anladın çok bilmiş ?
- Çünkü hala iki memen var ve muhteşem görünüyorlar. Sende oldukça dalgın ve kararsız görünüyorsun.
- Bence sınırlarını zorlama Erdenus. Kararsız falan değilim . Az sonra hastaneye gideceğim ve ondan kurtulacağım. Randevu saatime pek fazla kalmadı.
- Bunu yapma Ayşemia. Lütfen biraz daha ertele. Ben seni bulmuşken onlara bir kez bile dokunamadan vedalaşmayalım.
Ayşemia öfke ile yerinden kalkıp bir anda adamın yanında oluverdi. Adam da aynı anda ayağa kalktı. Kadın adama tam tokat atacakken adam elini havada yakalayıp tuttu. Sonra elini ağzına götürüp sıcacık bir öpücük kondurdu. Ayşemia afalladı. Bunu hesaplamamıştı. Bir öpücük onu nasıl böyle savunmasız bırakmıştı.
Adam kadının belini kavrayıp kendine doğru çekti. Dudaklarına sakin ve minik öpücükler kondurmaya başladı. Ayşemia hızlı hızlı nefesler alırken adama karşı koymayı hiç denemedi. Nefesleri ve dudakları birbirine karıştı. Bir alev topuna dönen bedenleri hiç ayrılmayacak gibi kenetlendi. Dakikalar süren bu öpüşme anında her ikisi de hiçbir şey düşünemiyordu. Büyü devam ediyordu. Bir kadın ve bir adam o anda o parkta tarifi mümkün olmayan bir şekilde delice aşık oluyordu. Tüm sesler susmuş sadece aşka susayan iki insanın buseleri yeryüzünde çoğalıyordu. Ta ki o ana dek.
- Hey Ayşemia ne yaptığını sanıyorsun sen ?
Deniz...
Devamı var.
Not: Yazımda geçen mitolojik bilgilerin ne anlama geldiğini bilmeyen okurlarımıza araştırmalarını tavsiye ediyorum. Yazılarımda sürekli yapılan bilinmeyen kelimeleri açıklamakla ilgili eleştiriyi kabul etmiyorum. Okuyucudan kendi çabaları ile öğrenmesini bekliyorum.
Sevgilerimle...