5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1043
Okunma
20. yy. boyunca,bilimsel ilerlemenin sürekli artan bir hızla teknolojiye yansıyacağı,bedensel çalışmanın üretim içindeki rolünün azalacağı,buna paralel teknolojiyi kullanacak beyaz yakalıların çoğalacağı,beyinsel çalışmanın el emeğinin önüne geçeceği öngörüsü,gerek kapitalist gerek sosyalist yaklaşımların reddetmediği bir olgu oldu.Ancak bilimsel ve teknolojik gelişmenin üretim araçlarının üzerindeki etkisi,tahmin edildiği gibi üretim ilişkilerine yansımadı.Bu,büyük metropollerde de gelişmemiş ülkelerde de tersine daha büyük çelişkileri beraberinde getirdi.Üretimin ulaştığı devasa boyutlar,finanskapitalin bütün dünyayı sarmalaması,sosyalizmin bir blok olarak etkisizleşmesi,topyekün olarak bütün toplumları,eskisinden daha acımasız,küreselleşmiş yeni düzenin oyuncağına dönüştürdü.
Ne önce insan yaklaşımıyla,kültür devrimini öne çıkararak derin araştırmalara konu olmuş Çin,ne de önce güçlü ekonomi savıyla hareket eden Sovyetler bu dalganın karşısında direnemedi.Bir anda devrimle sovyetleşen Rusya,yine bir anda gerçekleşen karşıdevrimle yeni dünya düzeninin baş aktörleri arasına giriverdi.Rusya’nın dönüşümüyle G7, "G8" lere döndü.Çin yine biraz daha farklı yoldan, yine insanı temel aldı.Bu kez hedeflediği,kültür devrimiyle yarattığı insanın yerine eskisinden beter bir yaşamı dayatmak oldu.Mao’dan önce çekçek arabalarında hayvan yerine koşulan insanlarını,insanlıklarını unutturacak çalışma koşullarıyla bu korkunç savaşın ortasına sürdü.
Dünyayı mala boğan emperyalistler kendi pazarlarına dayanan bu tehlikeyi savuşturmanın çözümünü,aynı yöntemde buldular.Daha ucuza,daha kaliteli,daha fazla üretim...Böylece "Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme" KOBİ’leri türettiler.
KOBİ’ler, ABD ve AB gibi emperyal ekonomiler tarafından,sosyalist ülkelere taş çıkaracak şekilde,sistemli bir biçimde geliştirilip,,amacına uygun örgütlendirildiler.Böylece bunlar üzerinden yeni kalite standartları geliştirerek,pazarlarında yeni tipte otokontrol sistemini oturttular."KOBİ"formülasyonuna başlangıçta eski sosyalist blok üyesi ülkeler entegre olmaya çalıştılar.Türkiye’nin entegresyonuysa 1990’lı yıllara gelindiğinde sağlanmaya başlandı.
Ülkemizdeki KOBİ’lerle emperyal ülkeler ve uzantılalarındaki KOBİ’lerin,şeklen farklı gözükmese de aynılık içeremeyeceği açıktır.Ülkemizdeki KOBİ’leşme planlı politikalarla değil,ekonomi bilimci Adam Smith’in "Bırakınız yapsınlar,bırakınız geçsinler." vahşi kapitalist yorumuna terkedilerek geliştirildi.Bunun da,1980 darbesi ile bütün toplumsal örgütlenmelerin etkisizleştirilmesi,aydınların budanması,toplumsal yabancılaşmanın başarıyla tamamlanmasından sonra hayata geçirilmesi mümkün olmuştur.KOBİ’ler demokrasinin değil,küresel azgın sömürünün sonucudur.Aynı zamanda AB’nin KOBİ’lere finansal olanaklar sunmasının ardındaki gerçek nedende budur.
KOBİ’lerin ülkemizdeki görünümü,çalışma koşulları açısından,Çin’in başını çektiği yeni doğu tipi üretim biçimidir.Çin’dekinden daha hafif değildir.KOBİ’ler küçük ölçekli,işverenlerinin de doğrudan içinde bulunduğu ve üretime her aşamada katıldığı işletmelerdir.Çok kolay dönüşebilir,durmakta veya küçülmekte zorlanmazlar.Üretimlerinin pazar fiyatı düşük,buna paralel çalışma biçimleri sınırsız esnekliktedir.İstihdam değil,varolma ya da silinme güdüsüyle hareket ederler.Teknoloji daha rahat yaşam değil,daha çok üretim,daha çok çalışma olarak anlam kazanır.Gereğinden fazla büyüyen KOBİ,misyonunun dışında varolamaz,yeniden küçülmezse batar.
Bu sistem,emperyalizm ve ülkemizdeki tekelci uzantıları için,hareket serbestisi sağlayan yegane sistemdir.Yatırım harcamaları sabitlenmiş,çalışan giderleri sıfırlanmış,hammadde finansmanı devredilmiş,borç yükü hafiflemiş,finanskapital belirleyici olmuştur.Ülkemizde,"Anadolu Kaplanları" da denilen KOBİ’lerin,kimler için,kimleri parçaladıklarıysa hepimizin malumudur.