Sahilde gezinirken, sayılamayacak kadar çok olan çakıl taşlarından bir tanesini bilinçsizce yerden alıp denize doğru fırlatarak suyun üzerinde sekmesini izlediğimiz mutlaka olmuştur.

Kim bilir kaç milyon yıl önce kocaman bir dağdan kopup ta denize düşen ve orada sabır ile yontula yontula bugünlere kadar gelen bir kavga kütlesidir bir çakıl taşı. İnsan eline bir avuç çakıl taşı alıp ta biraz düşünüp asırlar öncesine dokunmak istediğinde olanı keşfederek dokunur çakıl taşlarında gizli olan fi tarihine. Aslında avucunda onlarca dağ taşır farkında olsa da olmasa da.

Bir evin duvarı olur kumların içerisinde betonlaşarak saklar kendini çakıl taşı duvarlara. İşlenerek şekil alır ve bir bakarsın kolye olur güzel bir kızın gerdanında.

Dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaktan nehre, nehirden denize, denizden kumsala bir tarih yolcusudur bir çakıl taşı.