Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL

BENİM ADIM HASAN DEĞİL!’’

Yorum

BENİM ADIM HASAN DEĞİL!’’

6

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1413

Okunma

BENİM ADIM HASAN DEĞİL!’’

BENİM ADIM HASAN DEĞİL!’’


Öncelikle bir husus belirteyim yazının başlığını oluşturan ‘’Benim adım Hasan değil’’ sözü bir fıkrada geçen ve bu sayfada okuduğum bir yazının içeriğine gönderme olarak kullandığım bir cümledir.

Adamın biri hemen her gün yaptığı gibi sahilde yürüyüşünü tamamlamış ve bir bankta oturup hem dinleniyor hemde deniz manzarasını seyrediyormuş. Başka bir adamda arkadan yanaşıp bu adamcağızın ensesine esaslı bir şaplak yapıştırıp, ‘’vay Hasan ne haber’’ demiş. Tokatı yiyen adam neye uğradığına şaşırıp ayağa kalkmış ve beyefendi ben Hasan değilim demiş. Adamda bunun üzerine çok özür dilerim sizi Hasan sandım deyip, yürüyüp gitmiş.

Bir sonraki günde yine adam yürüyüş sonrası sahilde bir başka banka oturmuş manzara seyrederken, aynı adam arkadan gelip adamcağızın ensesine ‘’vay Hasan ne haber’’ diyerek bir şaplak daha patlatmış yediği şaplağın acısıyla yerinden kalkan adam yav arkadaşım yine mi sen?’’ Ben Hasan değilim anlamıyor musun? deyince adamda çok özür dilerim sizi Hasan zannettim diyerek yürüyüp gitmiş.

Ertesi gün adam sahilde bir başka banka oturmuş dinlenirken aynı adam arkasından gelip ensesine sağlam bir şaplak daha yapıştırıp ‘’vay Hasan ne haber’’ deyince şaplağı yiyen adam bir yandan ensesini ovuşturup bir yandan da oturduğu yerden adama dönüp anlaşıldı ben Hasan olsam da olmasam da sen bu şaplağı benim enseme indireceksin. Şimdi söyle bakalım hemşerim, senin asıl derdin ve karın ağrın nedir demiş.

Bu sitede bazı dostların kaliteli anlatımla kaleme aldıkları siyasi yazılarını ilgiyle okuyor ve istifade ediyorum. Çünkü siyaset, yaşamın yok sayamayacağımız bir gerçeğidir. Dolayısıyla bu dostlarımızın yazılarını okuyunca aynı siyasi görüşte olmasam bile bilgilendiğim farklı konular oluyor.

Ancak yine bu sitede mütemadiyen siyasi yazı yazan bazı kalemler var ki,onlarında siyaset yazılarının içeriği bilgi paylaşımından çok başta İslami kesimler olmak üzere etnik ve kültürel farklılıkları olan kesimlere saldırı niteliğinde oluyor. Sorsanız yazılarında ya iktidarı ya da muhalefeti eleştirdiğini söylerler. Ancak yazıyı okumaya başlayınca görünüyor ki, içeriği bambaşka alanlara ve konulara uzanıyor.

Bu kalemlerin iftira nitelikli goy goyculuktan beslenen, tahrik edici kışkırtıcı yazılarına doğal olarak kayıtsız kalınamıyor. Dün bu kalemlerden birinin ‘’sözde kadın haklarına vurgu yapan bir yazısını okudum. yazının içeriğindeki göndermelere niceliğine ve yazıda kullanılan kışkırtıcı ve incitici resme itirazım oldu. Dolayısıyla bu itirazımı dile getiren sitem içerikli bir yorum yazdım. Eleştiriye kapalı bu insanların gerçek amaçlarının siyasi eleştiri yapmak olmadığını, Atatürkçülük ayağına İslama muhafazakar ve mütedeyyin Müslümanlara saldırmak olduğunu bildiğim için yaptığım yorumu silmesine de hiç şaşırmadım.

Bu kesimlerin Müslümanlarla ne alıp veremedikleri var? Bu tavırlarının nedeni nedir ? Bilmiyorum. Hoş bilsem de çok umurumda değil. Peki nereye kadar? Kaleme aldıkları yazıların da İslama ve Müslümanlara dönük yalan, iftira ve hakaret içerene saldırılarına kadar.
Beni çok rahatsız eden yazıda kullanılan resmin yayınlandığı konuyla ilgili habere ulaşmak için İnternet’te kısa bir araştırma yaptım. Flaş haber diye duyurulan ve adeta sinema afişi gibi resimlerle servis edilmiş haber belli ki, İslami çevreleri rencide etmek için hazırlanmış ajite edici bir algı operasyonu. (en azından benim ulaşabildiğim bilgi özelinde) bu sonucuna ulaştım.

Tahrik edici,o yazıda imamlık makamına hakaret eden, bu afişin, haberine ve niteliğine şöyle bir göz atalım.

1-Sözü edilen haberin doğruluğu tartışılır çünkü ortada somut bir veri yok.
2-Bahsi geçen imamın geçmişte herhangi bir tecavüz vakıasının olduğunu işleyen bir habere rastlamadım.
3-Şahsa saldırmak için (kesin bir bilgi değil) iki eşli olması üstünden tecavüz haberinin bastıra bastıra işlenmiş olması haberin içerik olarak doğru olsa bile nicelik olarak birilerinin Müslümanlara dönük algı oyunu olduğunu gösteriyor.
4-Yirmi yaşında bir kıza tecavüz ettiği söyleniyor ama 20 yaşında bir kadının imamın arabasında ne işi olduğunun haberi nedense es geçilmiş. Enteresan?!’’

Tüm bunlara rağmen ( kaldı ki yargıya yansımış bir konu) velev ki imam tecavüz etmiş olsun. 
Bu olay, mütedeyyin muhafazakar Müslümanları bağlamaz. Ama bu kalem nedense hep bu tür sayfalarda gezip doğru olup olmadığı bile belli olmayan haberleri sayfasına taşıyıp ciddi bir habermiş gibi verip resmen Müslüman kesimlere saldırıyor? Üstelik satır arasına Atatürk’ü de sıkıştırıyor. Ne alakaysa?!’’

Bir insanın kimliğinde dini İslam yazması o insanın Müslüman olduğu anlamına gelmez. Tıpkı Atatürk’ü dilinden düşürmeyen ismini ota moka her konuya müdahil eden ama gerçekte yani kalbinde asla Atatürkçü olmayanlar gibi! Kaldı ki bu haber ile ilgili İnternet’te gezdiğimde yüzlerce tecavüz haberinin sıralandığını gördüm. Ama nedense yüzlerce haberlerin içerisinden bir tek bu imamın, koca puntolarla afişe edilmiş resmini alıp sayfasına koyması da oldukça manidar. 

Oysa tecavüz gibi cinsel içerikli sapkınlıklar dünyanın her toplumunda her sosyal kesiminde maalesef yaşanan cinsel kökenli ruhsal rahatsızlıklardır. Böyle olmasına rağmen bu sayfadaki bazı kalemler bu olumsuzluğu evirip çevirip mütedeyyin Müslümanlarla ilişkilendirme çabaları oldukça düşündürücü?!’’

Benzer durumu sosyal çevremde de gözlemliyorum. Bu kesimler Müslümanlarla ilgili, öyle söylemlerde bulunuyorlar ki,sanki camide namaz kılan Müslümanlar evlerine gittiklerinde haşa kendi çocuklarına ve torunlarına tecavüz ediyorlarmış gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.İşin tuhafı muhafazakar kesimlere bu tür iftiralarla saldıranlara bakıldığında son derece müstehcen hayatları ve en üst düzeyde marjinal ilişkileri yaşayan insanlar olması da son derece şaşırtıcı,

Daha ahlaksızca olanı da çarpık hayat tarzlarına sahip olan bu insanların gündüz modern kadın hakları savunucusu gibi görünüp akşam olduğunda da içki kadehini karısının kafasında kıran,veya rakı şişesini kafada kırmak için hanımlarının üzerinde özel vuruş teknikleri geliştirmiş olmalarıdır. Muhafazakar insanlara her türlü çirkin iftirayı atan bu insanların önemli bir kısmı evli olmasına rağmen ( ne kadar tecavüz kapsamına girer ) Bilmiyorum ama çocuğu yaşında hatta çocuğundan bile daha küçük kızlarla metres hayatı yaşıyor olmaları da ne kadar tutarsız olduklarının somut bir göstergesidir.

Neticede kadın haklarının istismarı siyasete alet edilemeyecek kadar genel ve hatta evrensel boyuta önemli sorundur. Kadın arkadaşlarımızın öz güven duygusu gelişmiş onurlu bireyler olarak hayatlarını yaşamalarını ve yaşamın içinde erkeklerle eşit haklara sahip mutlu insanlar olmasını arzu etmek ve bunu savunmak öncelikle bir insanlık görevidir. Dolayısıyla bu doğrultuda çaba gösterilmeli ve bu hassas konuyu siyasete alet etmeden işgüzarlık yapıp belli bir kesimi rencide etmek amacıyla kullanmak isteyenlere de fırsat vermeden yapmalıdır.

Bu nedenle iktidarı ya da muhalefeti eleştireceğiz diye mezhepsel ve siyasal karşıtlık üzerinden İslami kesimleri tahrik edici ve incitici yazı ve söylemlerden önemle kaçınılmalıdır. Neticede mütedeyyin Müslümanların da sabrının bir sınırı olduğunu unutmamak gerekir.

Nihayetinde yapılacak en büyük hata bu milletin sinir uçlarına dokunan sözler söyleyip tarihine, köklü kültürüne, dinine ve diyanetine sinsice ve haince hakaret etmek olur.

Dolayısıyla bir gün gelir, herkes sinsiliğinin ve hainliğinin bedelini misliyle öder.

Benden söylemesi...!

Sonrada vay ben görmedim vay ben duymadım olmasın.


Serhat BİNGÖL. 13.01. 2017

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Benim adım hasan değil!’’ Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Benim adım hasan değil!’’ yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BENİM ADIM HASAN DEĞİL!’’ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Kemnur
Kemnur, @kemnur
14.1.2017 05:53:20
Sevgili Serhat, öncelikle paylaşımın vesilesiyle bu güzel yazıyı okumak imkanım olduğu için mutluyum... Edebiyata ustaca yazılmış yazılarınızla emek veren kaleminizi kutlarım...
Sapıklığın dini olmaz kardeşim. Sapık sapıktır. Atatürkçüyüm geçinen insanlar arasında da, Müslüman geçinen insanlar arasında da bolca mevcutturlar. Basına yansıyan pek çok sapıklığın Müslüman kılığındaki ve dincilik mesleğindeki insanlarla özdeşleşmesi ağrınıza gitmesin. Onlar dindarlardan değiller, dincilerdendirler. Dindar adam Allah'ın gazabından korkup günaha bulaşmaz... Şikayetçi olduğun paylaşımlar ise Atatürkçülükle alakalı şeyler değildir, ATATÜRKÇÜLERİN DERDİ DE DEĞİLDİR.... Müslümanlığa musallat olanlara kızarken illa ki Atatürkçülüğü araya sokuşturmanız, her yazınızda Atatürkçülüğü kullanmanız yakışmıyor, vaz geçin bu huyunuzdan, zira Müslümanlığı rencide edenlerle Atatürkçülüğü rencide edenler, hepsi, hata yapmaktadırlar, siz de o hataya düşmeyin... Paylaşanlar İslam dinine bağlılığı zayıf ve insani hassasiyetleri fazla olabilir. Bu tipler bu paylaşımlara alet olarak kimlere nasıl hizmet ettiklerinin bilincinde olsalar zaten o paylaşımları yapmazlar. Ben facebook sayfamda o tip paylaşımların altına daima şu notu düşerim: "BU TİP PAYLAŞIMLAR İNANCI ÇOK GÜÇLÜ OLMAYAN İNSANLARIMIZI İSLAM DİNİNDEN SOĞUTMAK İSTEYEN SİYONİZMİN BİR OYUNUDUR. LÜTFEN PAYLAŞARAK AMAÇLARINA ALET OLMAYIN..."
Saygıyla
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
13.1.2017 23:59:30
1 puan verdi
Tüm yazılmaya değer sayfalarda katkılarım vardır, yazdıklarım orada; yazanların yazılarının altında duruyor, bakılabilir.

Yani önerme, polemik, eleştiri, teori, hipotez tüm edebi-bilimsel kavramlarda yaptığım katkıları, kastediyorum.

Bir de vakit ayırıp, eğitimcidir tarih eğitimlidir filan falan diyerek, lisan-i münasip ile iki üç tane yazı ayırmışlığım oldu.

Hiç bir edebi, siyasi, tarih ve toplumsal kavramı, seviyesini düşürmeden epistemolojik tanımları içinde işledim.. böyle yaptım.

İlkemdir.. kendime veya benim gurpsal doğrularımla değil, bilimsel ve nesnel-toplumsal gerçeklikle bakmalıyım diye düşünüyorum, böyle biliyorum.

Entelektüeliteye, bilgi ve birikim hiyerarşisine; dezentelektüelite ya da dantelektüeliteye sapmadan ve leke sürmeden akademik ciddiyetle yazdım, yazıyorum..

Karşılığında bana söyledikleri de (herkesin ) yazılarımın ve yazdıklarımın altındadır, bakılabilir...

Tarihi, gerçekleri, bilimi öznelleştiren, dahil olduğu ideoloji, kapalı gurup çıkarı adına bozanları sevemiyorum.

Onlarla dahi ortak kavram bulmayı deniyorum, bunu çok önemseyerek yapmayı önemli buluyorum.

Tiraj (okunma) göndermesi ve anlaşılmamak üzerine bana yapılan, genel bir suçlama olan mukayese ve istihzasını bile anlayabiliyorum.

Benim ilgi alanıma girmiyor.. ama gireni de anlarım demektir.

Beni okumak, pek çok sözlükle ve en azından "google amca"ya bakmakla mümkün oluyor, buna çok seviniyorum.

Dediğim gibi falsifiye edici bozuculuğu, üstelik bir de bunu suret-i Hakk'tan görünerek yapmayı asla ve kat'a anlayamıyorum.

Kendine göre bir siyasi ve tarihsel dünya kurup orada yaşayanların, insani tahammül ve tekamülle iletişimi bilmeyenlerin, entelektüel yazışmayı tiraj ve yarışmakla karıştıranların muhatabı olmak, ne olsa gereksiz ve anlamsızdır.

Gereksiz polemik düşmanıyım, bir de ben...

Emin olunsun ki, en son yazılarına katkı yaptığımızdan beri, bir tek yazıyı bile girip, okumadım.. dediğim gibi ne olsa büyüktür, muallim efendidir.. yine de öyle kasın, diyebiliyorum.

Ama bilgi sopası atmayı, banâl ve sanal değil, aksine çok iyi sanatsal küfretmeyi, düşünme dizgesi kırmayı, kısaca düşünemez etmeyi de iyi biliyorum.

Entelektüelite, bilgi ve birikim hiyerarşisi size göre değil diyebiliyorum.. bildiğiniz bir alan da değil diyorum, söylemiş olayım ve oluyorum...

Hele bir disiplindeki yetersizliği başka bir alan ve yerlerdeki tevatürlerle kapatacağını sanmak hiç değildir.

Varıp, gidiniz Osmani deyişle, "Muhterem Muallim Efendi hazretleri" yazılarınızla ve okurlarınla mutlu olunuz...

Bol seçkiler almanızı dilerim, bunun için niyazcıyız.

Gerçeğe, akla ve oradan gidilen aydınlık yola saygıyla...


Göktürkmen tarafından 1/14/2017 9:05:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
13.1.2017 22:56:41
Sevgili Serhat.

İnsanın adı Hasan olsa da olmasa da karın ağrısı olan vatandaş gelip enseye tokadı çakıyor.

Benim sayfam kendisine açık olduğu halde gereken cevapları her dafasında aldığı için sayfama uğrayamayan vatandaşlar senin sayfandan parantez içine alarak yine de en azından kulaklarımı çınlatmaktan geri duramıyorlar.

Yalnı şaşırdığım bir husus da burada zikretmeden geçemeyeceğim.

Hayrettir ki artık Türkçe konuşmaya ve yazmaya başlamış)))))

Selam ve sevgilerimle.
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
13.1.2017 21:55:32
1 puan verdi
Ah Serhat bey !...

Örneğinizi paylaşıyorum.

Mustafa Kemal'in o kadar çok yanlışı ve hatası vardır ki, onu Mesih-i Mehdi ilan edeerek, onu bu şekilde öldürdükleri için, en az gericiler kadar kızıyorum, en az ama !...

Yazılarımda ve katkılarımda buna dair (Atatürk'e) gerçekçi eleştirler var.. bölüm bölüm, zaman zaman yazdığımı anımsıyorum.

Ben durup dururken heykellerle uğraşmak, durup dururken Anıtkabir'e çocuk parkı, durup dururken andımızla uğraşmak, birdenbire T.C ibarelerini kaldırmak, "Ne mutlu Türküm diyene" ibarelerini abra kadabra yöntemsel kaybetmeyi hiç anlamadığımı(!) söylemek istiyorum.

Serhat bey hırka-i şerif, sakal-ı şerif, ayak izine ihtiram, hacer-ül esved'e tapınımaya çok yakın abartılı sarılma ve öpmeler, diyebiliyorum...

Hangi saksağan-i kebir (güya) Atatürkçü; onun heykeline, Anıtkabir'e gidip tapınma, hacı olma inanç-şekliye bunları yapıyorsa, ona lanet olsun...

Gerzekliğin tanımsız halidir...

Biz insanların tapındıkları ile inandıkları ile her ne olursa olsun ilgilenmiyoruz, Mabudlarıyla aralarına post serip aracılık etmeye isyan ediyoruz.

Bundan kendilerine erk, çıkar ve geçimlik sağlamayı da şiddetle, esefle kınamış oluyoruz.

Esenlikle...


Göktürkmen tarafından 1/14/2017 12:35:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
13.1.2017 12:56:09
1 puan verdi
"İslamın ve Müslümanların rencide edilmesi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün olur olmaz her konuya müdahil edilmesidir. "

Şair 57 rumuzlu arkadaşın Rize ve heykel konulu bir yazısı vardı.

Oradaki ve daha başka isim vermek istemediğim muhtelif yazı ya da katkılarda yaptıklarınızla, Ak-trol tanımına yaklaştığınız, kimi zaman da tam ortasına düştüğünüzü söylemeliyim.

Bunu çok ısrarlı ve sami(mi) söylüyorum.

Elbette ki, siz de benimle ilgili herhangi bir siyasi parti, lider, ideoloji ifrat ve tefriti görmüşseniz, söylemelisiniz; bunu yazmazsanız, inanın çok üzülürüm.

Her hangi bir başka mevhum veya zata trollk yapmışsam, bunu bilmeliyim.

Belki farkında(!) değilimdir...

Tüm yazdıklarım, katkı yaptıklarım dokuz yılı aşkın (son zamanlardaki sansür nedenli) silinenler hariç, bu da yeni olmaya başladı ayrıca.. önce yoktu, ortadadır.

Beyefendi insan net yazmalı.. ben bunu söylüyorum.

Kimdir bunlar.. nedir, nasıldır, neye göredir?

Siz, yine size sataşan siz gibilerin laik, etnikçi ya da mezhepçi versiyon tiplerliye olan kavgalarınız polemiğini, kuruluş ve kurucuyla endeksleyemezsiniz.

Hodri meydan, buyrun...

Trollük etmeye (hadi yaptınız demeyeyim) çok yaklaştıklarınız dahi, On beş temmuz sonrası ve bir süreliğine bile olsa kuruluş ve kurucu ideolojiye ve kurtarıcıya sığındılar..

Hiç şaşırmıyorum mecburdurlar.. ama takiyyeci, mübahiyet-i meşru maskeli oldukları için, işi bitti sanıyorlar.

Bitmedi, görülecektir.


Göktürkmen tarafından 1/13/2017 1:12:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
13.1.2017 07:35:00
1 puan verdi
Serhat Bingöl bey, eleştirime kusura bakmayın ama (artık bunu yazabilirim, çünkü net görüntünüz böyle!) AK-TROL pozisyonda ancak bunları yazabilirler diyerek başlıyorum.

Diyalog bilindik.. taciz mi, tecavüz mü, kadına şiddet mi, yolsuzluk, hırsızlık mı filan sorunsalıdır.

Atatürk'e cumhuriyete, Türk kavramına bunlarla ne ilgisi vardır bilmiyorum; bu denli insafsızca saldırılabilir !

Ama bu türün, yani cenahınıza yapılan suçlamalara "el cevap"ınız: "Ama siz de aynını yapıyorsunuz" demek kadar olmuş.

Cevabınıza, suçladıklarınızdan gelen el cevap ise: Çok komik sanki siz bizden çok farklısınız, bizim gibisiniz ve aynılıkla öylesiniz mealen şeklindeki söylenen şeyler olmuş...

Böyle bir gerekçeyle ne siyasi, ne tarihsel ve ne de toplumsal gerçeklik savunu gerekçeliliği olmaz !

Çünkü bunlar doğru ve gerçek farkıyladır. ilki öznel, ikincisi nesneliteyle oluyor.

Ama.. diye başlanan cümlenin sonu; aynılık versiyonist değil, reddiyeci olmak durumundadır, aydın kişi reddiye okuduğunu yerine de, yenisini koyan kişidir...

Koyduğu model tarihsel gerçekliğe sapması olmadan, etik yaklaşımla olacak; ait olduğu emik grupsal yaklaşımla değil.

Bu yoksa, farkınız taktığınız maske farkı kadardır, derler; öyle diyorum..

Mezhep maske, Osmanist ya da bileşiği ümmetist maske, din maske, laikçi gardrop Atatürkçü, sol -sosyalist maske filan farklı değiller...

Qalque (taklit) iseniz sırıtır, gizleyemezsiniz.

Aslında eleştirdikleriniz sizden farklı değillerdir.. söylem ve maske farklı sadece; temel noktanız olan Türk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti paydasındaki düşmanlığınız olur.

Dikkat edin tüm suçladıklarınızda (siz de öylesiniz dediklerinizi kastediyorum) budur, ortak noktanız...

Serhat bey, net yazıyorum siz de (öylesiniz dedikleriniz anlamında) söylediklerinizi örnekleyip ve modelleyin ki, bilelim...

Kim bunlar?!

Ben modelleyebilir ve örnekleyebilirim.

Destan olur, son on beş yılı veya mütariki ve de ulusal kurtuluştaki işbirlikçiliğin tarihselliğini yazmaya başlarsak, anlamında.

Kurtuluş savaşında aile olarak, bölge olarak neredeydiniz, taraf anlamında soruyorum?

Kuvvetle muhtemel yapmışsınızdır ama .. yine de bir araştırın, diyebiliyorum...

Çünkü bir kimsede bu kadar Atatürk, Türk ve cumhuriyet alerjisi varsa; bunu zaten pretokteria seviye de sömürge olmuş, tarihsel gereklilik nedeniyle zaten Mondros-Sevr süreci ile yıkılmış Osmanlı üzerinden, sürdürüyor olmaz.. mümkün görülmüyor.

Mutlaka ama.. ulusal kurtuluş ve kuruluşta, mütarekede büyük kapalı grup haliye zarar bir görmüşlük vardır ki, saldırı anlamı yerini bulabilsin...

Bu durum, tarih ve toplumsal olarak (siz genetik kader de diyebilirsiniz) bireye intikal eden antropoliytik yasal bir zorunluluktur.

İki kere iki örneğindeki kadar da kesin bir tunç kadavra yasadır...

Kimi zaman Freud söylem; "kadavra kaderdir"...

Çok yazık, Serhat bey çok yazık.. bundan evvel ki yazdığımız eleştirimizi alenen sansürleyip sildiler...

Mili birlik diyorsunuz, ama milliyeti ayırmak için de elinizden gelen herşeyi yapıyorsunuzdan öte şeyler değildi, eleştirdiğimiz...

Ve çok tehlikeli bir türe dönüşüyorsunuz.. yazım tarzınız ile seçtiğiniz sözcüklerdeki kabalık, hoyratlık, küfre varan banalite ve daha bir sürü yakışıksızlıkla.. ramak kaldı emin olun, en tehlikeli türe dönüşmek üzeresiniz.

Hani dezentellektüel denilen maksad-ı menfi tipe, dejentellektüel amaçsız karanlığa dair yazanlığa, kışkırtıcı ve bozucu-bozguncu belirsizliği amaçlamışa dönüşüyorsunuz...

İyi yol değildir.. Türklüğü geçtim, çünkü öyle bir derdiniz olduğu görülmüyor, siz Osmanist maske kullanıyorsunuz zaten, ama insanlıktan çıkmak demektir..

Birikimden, bilgiden, tarihden, nesnellikten, toplumsal gerçeklikten istifa etmektir.

Hızla bu değerlerden dışarı çıkmaktasınız, üzücüdür.. üzülüyorum:

Çıkmayın.. dediğim gibi ne olsa insan kadarız, ve temelde oradayız...

En büyük statü bilgi, birikim kaynaklı bilinç hiyerarşisidir.

Öznel doğruya değil, nesnel gerçeğe aşk-ı niyaz ile..




Göktürkmen tarafından 1/13/2017 1:33:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL