12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
930
Okunma

Bu bir anı yazısı değildir.
*
Yıllar önceydi. Görev yaptığım Manavgat, dünyanın en güzel köşelerinden biri olduğu için yakın akrabalarım özellikle yaz mevsimlerinde sık sık gelirlerdi benim fakirhaneye.
İşte yine böyle bir yaz mevsiminde babam, üvey annem ve kardeşlerim benim yanıma gelmişlerdi. Hep birlikte Manavgat Çayı civarlarında dolaşıp temiz hava alıyorduk. Birden önümüze bir keçi sürüsü çıktı. Minicik oğlakları görünce kendileri de henüz minik birer çocuk olan kardeşlerim oğlakları sevmek için ellerini uzattıkları anda az ileriden canavar bir çoban köpeğinin bize doğru koşmaya başladığını gördük. Vaziyet tehlikeliydi. Hepimizi birden ısırık manyağı yapardı bu canavar. Hepimiz korkudan donmuş kalmıştık.
Rahmetli babam gayet soğukkanlı bir şekilde ‘’Arkama geçin’’ dedi. Biz bir saniyeden bile az süren o zaman diliminde babamın arkasına geçtik. Babam hemen yere çömeldi, ellerini pençe şeklinde ileri uzatıp tam burnunun dibine kadar salyalarını akıta akıta gelmiş olan köpeğe karşı ‘’Hırrrrrr’’ diye hırlamaya başladı. İşte o anda saldırgan çoban köpeği ani bir fren yaparak zınk diye durdu. Hırlamayı kesti. Sonra sürüyü önüne katıp yürümeye başladı.
Hepimiz babamın bu hareketine şaşırmıştık. Bize döndü ve ‘’ Herkese anlayacağı dilden hitap etmek lazım’’ Dedi.
Evet..Herkese anlayacağı dilden hitap etmek lazım illevelakin bu şekilde hitap etmek sorunlara çözüm getiriyor mu her zaman?
Çok daha eski senelerde yani yaklaşık elli üç, elli dört sene önce komşumuzun çocuğu Mevlüt, yaklaşık olarak her hafta benden temiz bir dayak yerdi. Ancak dayak arsızı mı olmuştu yoksa bir hastalık mıydı bilemem bunca dayak yemesine rağmen bana bulaşmaktan da kendini alıkoyamazdı bir türlü.
Dayağı yer, ertesi gün arkadaş oluruz, bir hafta sürer bu arkadaşlık, sonra kaşıntısı tutar bir posta dayağını mutlaka yerdi.
Ben artık bıktım bu Mevlüt’e dayak atmaktan ama o dayak yemeden bıkmadı. Derken bir gün bana sızlandı ‘’ Ya ben herkesten dayak yiyorum. Dövebildiğim hiç kimse yok. Hatta sakat olmana rağmen senden bile dayak yiyorum.’’ Hali içler acısıydı.
‘’Bak Mevlüt ! Baban faytoncu. Onun çok da güzel bir kamçısı var. İşte o kamçıyı eline alsan var ya, dövemeyeceğin hiç kimse kalmaz’’
Mevlüt hemen ahıra koştu ve babasına ait yedek kamçıyı aldı. İlk denemeyi benim üzerimde yaptı. Evet..Sonunda o da dayak atmaya başlamıştı. Kendi ellerimle çözümü Mevlüt’ün ellerine vermiştim. O dayaktan sonra Mevlüt bir daha bana bulaşmadı. O da rahatlamıştı ben de…
Evet…
Bazen, bazı şeyleri çözüme ulaştırabilmeniz için önünüzde çok fazla seçenek yoktur. Ya karşınızdakinin anladığı dilden konuşacaksınız ya da sonunda dayağı yiyeceğinizi bile bile çılgınca fikirler ve düşünceler üreteceksiniz.
Ülkemizde 2002 seçimlerinden bu yana ne zaman terör çok sayıda can alsa temcit pilavı gibi önümüze sürülen bir laf buzdolabından çıkarılıp ısıtılarak ya da soğuk soğuk önümüze konmaktadır: ‘’ 2000 Yılında bu ülkede terör bitmişti.’’
2000 Yılında bu ülkede terör naaahhh bitmişti.
Haa eğer ‘’Terör bitmişti’’ derken kastedilen şey o yıllarda teröre verilen kurban sayısının sıfır olması ise bu ülkede evet 2002 yılında terör bitmişti. O şekilde değerlendirecek olursak 2013 yılında da terör bir kez daha bitmişti. Çünkü evet gerçekten de 2000 yılında terör sebebiyle ölüm sıfıra inmişken 2013 yılında da sıfırdı. Ya da her iki yılda da sıfıra yakındı.
-Biz terörü çözmüştük
+Nasıl çözmüştünüz.
-Bak o yıllarda şu kadar terörist öldürmüşüz.
Yani ne kadar çok terörist öldürmüşsek o derece terörü çözmüş oluyoruz (!)
2000 yılında aslında ortada çözülmüş olan hiç bir şey yoktu.Çünkü eğer terör denen belanın çözümü ne kadar terörist öldürdüğümüz ile ilgilisiyle 2000 yılına kadar öldürülmüş olan terörist sayısının misliyle fazlası şu son bir iki ay içinde gerçekleştirildi. Ama görüldüğü gibi ortada çözülen hiç bir şey yok. Artık her Allahın günü şehitler veriyoruz teröre.
Evet. Zaman zaman benim de acıyla ‘’Apo’yu asalım. Bu meselenin çözümü bu’’ dememe rağmen elbette ki akıllıca ve mantıklıca düşündüğünüzde bunun sadece ve sadece dökülen kanlara karşı bir yüreğimizin soğuması operasyonu olacağı, daha da başka hiç bir anlamı olmayacağı kesindir. Çünkü artık ABD nin en büyük müttefiki, pyd ise; AB, pyd yi, Ypg yi ( dolayısıyla pkk yı) terör örgütü değil de bizim bir siyasi liderimiz gibi ‘’Kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum’’ olarak görüyorsa bu mesele öyle Apo’nun idamı ya da yakalanan teröristlerin meydanlarda ibret-i alem için idamı ile çözülecek bir konu değildir.
İçi patlayıcı dolu bir arabayı havaya uçurup kendi canından da olmayı göze almış gözü dönmüş insanları darağaçlarıyla, idamlarla korkutmak ve sindirmek bir hayalden öteye anlam taşımıyor realite dünyasında.
‘’Ama istatistikler 2000 yılında terörün bittiğini gösteriyor.’’
İstatikler???
Vatandaşın bir ayağını +100 derece kaynamış suya öteki ayağını - 50 derece soğuk suya sokmuşlar. İstatistikçi raporunu yazmış: ‘’ Bu adam + 50 derecelik bir ısıyla ısınmaktadır’’
Yukarıdaki grafik bize terörün hangi yıllarda bittiğini göstermiyor. Hangi yıllarda daha az can aldığını gösteriyor. İkisi çok farklı hususlar…
Terörist 2000 yılında da 2013 yılında da bir beklenti içindeydi.
2000 yılında ABD nin, pimi çekilmiş bir el bombası gibi kucağımıza koyduğu başkanları Apo’nun akıbetinin ne olacağının beklentisi ve her şeyden önce önderlerinin(!) uyuz bir köpek gibi ‘’ Devletimin emrindeyim’’ demesinin şaşkınlığını yaşıyorlardı. O bakımdan beklemedeydiler.
2013 yılındaki beklentileri ise artık İmralı’ya heyetlerin gitmeye başlaması, akabinde önderlerinin(!) mesajlarının artık meydanlarda açık açık okunması sonrasında ‘’Artık cici çocuk olun ‘’ Diye kulaklarına fısıldayanların talimatları neticesinde yine bir bekleme dönemiydi. Yani ortada biten bir terör yoktu.
Eğer grafiklere ve istatistiklere bakacak olursak teröre karşı en başarısız olunduğu yıl 1993-1994 yıllarıdır. Oysa bu gün pek çok kişinin dillendirdiği ‘’ Mecliste hain görmek isteniyoruz’’ çözümü ilk kez bu dönemde 4 Mart 1994 de fiiliyata dökülmüş; ‘’Ama bunlar milletvekili, dokunulmazlıkları var’’ Diyenlere başbakan Tansu Çiller ‘’ Başlarım onların dokunulmazlıklarına’’ Diye cevap vermiş gerçekten de dokunulmazlıklarına başlamıştı.
Kısacası terör ne 1994 de ( DEP li milletvekillerinin hapse atılmasıyla) ne 2000 yılında ne de 2013 yılında bitmiş değildi.
Peki biter mi? Ya da soruyu ‘’ Terörün bitmesi için ne yapılması gerekir’’ Diye sormak lazım?.
Öncelikle belirteyim bu terör belası bitmez. Çünkü nasıl ki TBMM de birileri arkasını teröriste dayayıp öylece orgazma ulaşıyorsa aynı şekilde terörist de arkasını birilerine dayamış o vaziyette orgazm oluyor. Teröristi önüne alan ise teröriste arkasını dayayana da dayadığı için her bakımdan mutlu ve memnun. Böyle bir zevk fırtınası var olduğu müddetçe terör biter mi hiç?
Öte taraftan karşınızdaki bu canavar sürüsü sizden belirli bir şey istemiyor. Yani ‘’ Tamam yahu gel ne istersen vereyim ‘’ dediğinizde ‘’Şunu şunu isterim’’ dediği belirli bir şey yok. Nitekim Güneydoğu’da öğretmenlik yaptığım süre içinde bizzat gördüm ki ‘’Teceden haklarımızı alacağız’’ Diyenlere ‘’ Ne gibi haklar mesela?’’ Diye sorduğumuzda önümüze koydukları somut bir şey yoktu. Öte taraftan 2002 yılından beri bu ülkeyi yöneten iktidar ne istediler de vermedi ki?
Evet..Mevcut iktidar, kendisine gelinceye kadar ‘’ Bunlara anladıkları dilden konuşmak lazım’’ Diyerek elinde abaküs ‘’ Bu gün bizden şu kadar, onlardan bu kadar ölmüş’’ ün hesaplarını yapmış ve öldürdüğü teröriste karşılık ne kadar asker ve polisin öldüğüne bakarak ‘’ Hımmm bayağı bayağı terörün kökünü kazıdık’’ diye şişinenleri görmüş ama aynı zamanda teröristin hâla silahlı ve hâla dağlarda, şehirlerde olduğunu da görmüştü.
İşte bu sebeple Kürtçe televizyondan tutun da İmralı’ya heyet göndermeye, Habur’da dağdan inen teröristin ayağına kırmızı halı sermeye varana kadar, terörist, askeri kışlalarımızın önünde resmi geçit yaparken ‘’ Gördük ama çözüm sürecine zarar gelmesin diye ses çıkarmadık’’ a kadar, Başta Diyarbakır olmak üzere artık illerin isimlerinin bile değiştirildiği tabelalara kadar ve dahası ‘’Aman rahatsız olmasılar’’ Diye resmi kurumlardaki TC amblemlerinin sökülmesi ‘’ Türk’üm’’ diye başlayan andımızın kaldırılmasına kadar hiç bir hükumetin asla göze alamayacağı tamamen farklı bir yol tuttu. Hatta ‘’Hain Apo’’ gitti ‘’Sayın Öcalan’’ dönemi bile başladı. Yani hükumet ‘’Anladıkları dilden konuşarak o silahları bırakmalarını sağlamak mümkün değil, bir de hiç denenmemiş olan bir yol deneyim de silahları bıraktırayım’’ Diye Diyarbakır’’ın Amed, Van’ın Wan, Siirt’in Sêrt, Bitlis’in Bêdlis, Batman’ın Êlih olmasına bile göz yumuldu ki artık bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak mesela Diyarbakır’a gittiğimizde Türkiye’nin bir ilinde miyiz yoksa yabancı bir ülkede miyiz şaşırdık.
Sırf silahlarını bıraksınlar, teröre son versinler diye hiç kimsenin aklının ucundan bile geçmeyecek tavizler verildi. Yani hükumet ‘’ Bıktım ulan sizlerden ‘’ Diyerek sonunda dayak yiyeceğini bile bile/ ya da göze alarak sırf bu kavga artık bitsin umuduyla ben misal bir yola sapmıştı. Ama terörist Mevlüt gibi değildi. Mevlüt bana bir kere dayak attıktan sonra o kamçıyı bir daha kullanmamış ve çok iyi arkadaş olmuştuk. Oysa terörist dayak atmaya başlayınca ‘’ Ne kadar çok dayak atarsam o derece daha fazla ve etkili olarak her istediğimi yaptırırım.’’ Diye düşünmeye başladı.
İşte bu noktada hükumet tekrar eski metoda yani ‘’Anladıkları dilden konuşma’’ metoduna döndü. Çünkü bilinen başka bir metot da yoktu.
Peki gerçekten de bu terör belasını defedecek bir yol yöntem yok mudur?
Eminim vardır. Mutlaka vardır. Ancak işte o çözümün ne olduğunu görecek durumda değiliz hiç birimiz.
‘’Terör nasıl biter kardeşim?’’
Soru gayet açık. Ancak cevaba gelelim.
-Sen ve senin gibiler AKP ye oy vermeseydi terör diye bir şey olmazdı.
-Asıl seninkiler HDP nin barajı aşması için canla başla çalışmasalardı olmazdı terör.
-Sizin ırkçılığınız yüzünden terör bu gün bu kadar tırmanmış durumda.
-Doğu çok ihmal edildi. Zavallılar ezildiler, büzüldüler, ince eleklerden süzüldüler. O yüzden tüm bu terör.
-Hep sizin hainliğinizden.
-Asıl sizin hainliğinizden.
Ve daha niceleri…
‘’Terör nasıl biter?’’ diye sormaya da korkuyorum kendi adıma. Zira terörün nasıl biteceğini değil de ‘’ Vallahi benim bu terör ile uzak yakın bir alakam yok, hep benim dışımdakilerin suçu’’ diyerek kendimizin ne kadar ak- pak olduğunu izah etmeyle meşgulüz. Bizim dışımızdaki herkes bir şekilde terörün müsebbibi…
Peki çözüm?
Pardon sormuyorum. Tekrar başa dönüp çözüm yerine sebepleri dinlemek istemiyorum çünkü.
Haa aklıma bir çözüm geliyor ama…Yok yok dünkü gibi asalım, meydanlarda sallandıralım değil. Dünkü yazım bir önceki günün acısıyla kaleme alınmış bir yazıydı. Yani aslında tabii ki Apo asılsın, Tüm teröristler ibret-i alem için meydanlarda sallandırılsın ama bunlar terörü çözecek şeyler değil.
Aklımdaki çözüm mü?
Hani diyorum ki 12 Eylül günü sıkı yönetim ilan edilmişti de o güne kadar akan kan bir gecede şak diye kesilmiş, tüm örgütler bir gecede yok olmuştu ya. Hani diyorum şimdi de öyle bir şey yapıp her evin, her binanın, her kurum ve kuruluşun önüne askeri, polisi dikip ev ev arama yaptıktan sonra kaşının üzerinde gözü olan herkesi içeri tıksa devlet. Sonra anasından emdiği sütü fitil fitil burnundan dökse. Kuru demeden yaş demeden ‘’ Devletin bekası için’’ Diyerekten aleyhine en küçük bir laf söyleyeni bile deliğe tıkıp süründürse ( Mesela bu yazım dolayısıyla ben de olabilirim ) İçeri tıktıkları insanlar zindanlarda inim inim inlerken dışarıdakileri de ‘’ Parçala Behçet ‘’ ya da ‘’ Kartal-Pendik, Gittik geldik’’ Türü filmlerle uyuştursa? Bir taraftan insanları ‘’ Beş atış Yirmi beş’’ Türü porno filmlerle uyuştururken bir taraftan da seçmeli olan Din Dersini lise son sınıflara kadar mecburi yapsa? Pardon hali hazırda zaten zorunlu değil mi? O zaman, Üniversitelerde de zorunlu yapsa?
Biliyorum. Pek beğenmediniz ama benim aklıma başka çözüm gelmiyor. Sizlerin varsa buyurun bekliyorum.
Peki, bir arkadaşın yazdığı gibi ‘’Solcu olmadan insan olmak mümkün olmaz’’ Türünden bir çözüm üreten olursa ne olacak?
Razıyım… Yeter ki bir çözüm sunun da varsın böyle bir şey olsun. Bunca siyasinin, akademisyenin, uzmanın ve azmanın saçmaladığı bir ülkede bir de sade vatandaş saçmalamış çok mu?
RESİM: Terörü bitirmek ya da teröre karşı başarı sağlamak bu mudur yani?