22
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1383
Okunma

Binyılın içinden çıktı aşk. Bildik ağustos’un son pazarı kurulmuşken, aklımı oynattı bir öğle ezanı. Daha yeni biten hesaplarımın altına çektiğim, düz çizginin altında toplandı alacak vereceğim. Kapım… Çalınan kalp sızılarımın kopuk yalnızlığında bir daha çalındı.
Bu şehir kutsal değildi. Kutsadığım saçlarının tellerinde, senin sen olmandan başka sebebi yoktu secdelerimin. Kıblem kâbe’mden, gözlerinin derin uçurum karasına yani sana Yusuf diyerek bir yol buldu.
Yanlış dursam da dön dolaş yine Rab’be ulaşırdım nasılsa, bilirdim. Aşk’tı başıma vuran, bilirdim. Geceden kalma izmarit yığınındandı ağrılarım.
Dün söylediğimi bugün inkârda mıyım sanıyorsun? Dün de aşka âşık değil miydim? Eski değil mi sanıyorsun bu delilik hallerim. Bildim bileli ben beni, hep bir yangın yeri değil miyim? Kaçtıkça, öleyim diye ettiğim dualarımın ardından yeniden doğurmaz mı ruhumu aşka. Gönülsüz kesilen nişanlar bozulmaz mı bir gece hilâlin şahitliğinde. Ağmaz mı, ağarmaz mı yıldızlar üzerine adamın.
Tövbelere sığınmak neye yaradı bunca zaman. Pirlerin ocağında yaş odun olsam kurur muyum bir zaman. Zaman…”Nefse zulüm haram” denilmedi mi? Beni bana yaban kılan, bu yer bu gök arası, kalbime vuran ayazın soğuğunda yoz yobaz kalmadım mı kendime. Sadağımda kaç od varsa, saplamadım mı sol yanıma? Yıkmadım mı neyim varsa yaşamaya meyleden içimde? Yeter ki yaşasın benden gayrisi diye bozmadım mı ahdimi kaç defa?
Şeytan diyor ki çık bu şehirden… Kendinde öldürdüğün kaç mefta “sen” varsa, hepsine birden “ol” de bir defa daha. Hepi topu kaç gün şu ömür. Bul kendinden esirgediğin kendini. Kendine kaç bir seher vakti yahut kaçır kendini kendine bohçasız bir geceden. Yürü git geride bıraktığın küfürlerden uzağa.
Unut çabucak öğrendiğin susmaları. Unut geceleri yastığa aktığın hatalarının yaslarını. Unut yalandan gülmelerini. Unut sende bilinen ne varsa. Bir sen doğur Ankara kışa bürünmeden. Kutsal değil bu şehir. Çık git doğacağın yeni bir şehrin şafağının alacasına.
Fesübhannallah’lara sarıl sonra kendi hesabını vereceğin kendi emanetinde. Aşk bulandırmışken aklını, aklının kıvrımlarında kaybettiğin aslına yor yollarını bir ayaz ertesi.
Kış sana kalsın Ankara. Yazına çoktan yazık ettik biz…
Kırkı çıkmış zamanların doğum sancılarında alma bir daha aklımı başımdan. Bir yarin saçının telinde, teninin bahar kokusunda ve ölüm korkusu üçgenini gencecik sevdalılara bıraktım. Ödeştik Ankara, helal olsun hakkım, helal et hakkını bana…
............asran