0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
680
Okunma
Biri çıkmış doğudan, güneyin ucundan; diğeri batıdan, kuzey ucundan. Atları yokmuş, arabaları yok, asada asılı torbaları yokmuş, azıkları yok. Yürümüşler yayan yapıldak; ayaklar acıyarak, karınlar zil çalarak…
Biri Aslı değilmiş ama yükü yorgun aşkıymış, aşk yoldaşı. Biri Yunus değilmiş ya sırtında yırtık hırkası, sabır arkadaşı. Biri aşk demiş, öteki sevgi; yürümüşler uzun bir yol, incedir deyi deyi…
Az gitmişler çok gitmişler; ıssız bir yere gelmişler. Dergah oradaymış meğer. Biri deliymiş, biri veli; buluşmuşlar orada, kısmet buraymış deyi…
Mevsim bahar değilmiş. Yaz gitmiş, yakında kış gelecekmiş. Kar, boran, fırtına; üüf ne biçim üşütecekmiş. Bir ateş yakmalıymışlar, daha geçe kalmadan. Ama orman yokmuş orada, odun yok; boz kırdaymış mekan...
Çalı çırpı toplamışlar, bir kuytuya yığmışlar. Ama kibrit yokmuş, kıvılcım yok. Yürek odu can yakarmış, çalı çırpı değil; bilememiş kaçkınlar...
"Yardım etmeyin. Ne ateş verin onlara, ne aş, ne döşek, ne yorgan. Bırakın ölüversinler orada. İkisi birlikte. Ömür dediğimiz nedir ki, doğumdan ölüme bir kaç dakika..."