3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1117
Okunma

Yaşam, seyir halinde yürürken gözlerimizin önünden akan bir film şeridi. Unutulmayan şarkılar fonunda anıların kesilip biçildiği rengarenk bir tempolu montaj..
Son nefesini verirken ’teşekkürler hayat’ diyebilen kaç kişi vardır sizce? Zaman hiç bitmeyecek gibi sonsuz görünür, yarınlar bonkör gibi görünsede zaman dediğin ansızın ölür. Ancak ölüm yapacak o kadar şey varken gelir hep. ’Hayır, hayır şimdi değil, daha doyamadım’ demeye öyle hazırız ki.. Halbuki ne çok şey yaşıyoruz teşekkür edecek. Bir otobüs yolculuğu bile bu listeye dahil. O cam kenarında dalmak, çalan şarkıyı iliklerine kadar hissetmek gibi. Güzel geçen bir çocukluk bile perdeleri sonsuza kapatırken gülümsemek için yeterince sebep. Mesela ilkbahar bana çocukluğumdaki annemin güllü dallı basma eteğini hatırlatır. Deterjan kokan ellerini, cam silerken yanağına yapışan dalgalı saçlarını hatırlatır. Yaz bana ürkek ayak bileklerimi gıdıklayan denizin serin dalgalarını hatırlatır mesela. Her nerde şefkat kelimesini duysam, arabada uyuya kaldığım için babamın beni yatağıma taşımasıyla burnuma gelen baba kokusunu hatırlarım.
İlk heyecanlarım gelir aklıma.
Sek-sek oynarken ayağıma değen taşları, düşerken çığlıklarımı, diz kanamalarını hatırlarım. Kaldırım kenarlarında karlı karahindibalar arardı gözlerim o zamanlar. Üflerken çarpan minicik kalbimle etrafa saçılan beyaz toplarla pastoral düşler armağan ederdim rüzgara.
Dudaklarımın aşkla ilk buluşması gelir aklıma ve alnımda acı terleri boncuk boncukken aynı dudaklarla oğlumu ilk defa öptüğüm o büyülü ânı hissederim tekrar.
Çok yaşamadım belki ama bana göre dolu yaşadım. Bana göre hissetmektir yaşamak. O yüzden ansızın durursa zaman, ansızın son yazarsa kadrajımda, şimdiden ’teşekkürler’ demek istiyorum.
Teşekkürler hayat...
✒T.Y.