18
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1696
Okunma

Benim ben olduğum,benin ben olmadığım ya da benim hiç kimse olduğum.
Sokak boyu boyuna ve enine koştuğum bir zamanlar vardı bir zamanlar.
Neyse ki o zamanlar geçti, ben artık sadece hiç kimseyim, kim ne olmamı istiyorsa o.
Arzu ettiğimin dışında histerik zamanlar yaşıyorum fazlasıyla.
şimdi yeni bir kitaba başlıyorum.
Sevgili Mathilda, İnsanın Yürümesini Dört Gözle bekliyorum diyor yazar kadın. Gözlük taktığıma dört göz ben oluyorum. Dört tarafa dört gün boş boş bakıyorum. Güzel bir kadını öpüyorum sonra titriyorum bütün bir gezegen benimle beraber titriyor.
Çiçekleri solmuş masa örtüsünü kafama geçirip bir bahçe hayal ediyorum. Varoluşumla ilgili epik sorgulamaları bıraktım bırakalı kafam birçok konuda rahat.
Şiir yazmıyorum
Mişimayla birlikte Ichigaya kampını basmayı planlıyoruz. Mişima pis adam Yasunari ona katlanmam gerektiğini anlatıp duruyor. Ben Kaguya’yı seviyorum Kaguya için aslında herşey
Bazen şeytan bazen melek tanrıçamız Kaguya. Bizim üçümüzünde en büyük çaresizliğidir.
Mişima Kaguyanın fikrine aşık
Yasunari fiziğine
Ben Mişima ve Yasunari gibi iki devi kendine aşık etmesine vurgunum.
Herkes herşeyi biliyor aslında Tokyo’da. İmparatora dokunamadılar daha ki artık pekte önemi yok imparatorların. Kaguya imparatorluk soyundan geliyor hatta İzanagi ve İzanami’ye dayanan bir kökü olduğuna bile bizi inandırdı.
Kaguya
Dün Yasunari ile yattı bugün benimle yatacak yarın Mişima ile.
Elbette sizler bunları cinsel bir fikre bağladınız lakin bu sadece uyku ve rüya odaklı oluyor. Kaguyaya sarılıp uyurken tüm rüyalarınız düşleriniz gerçekliğe bürünüyor sanki.
Misal Yasunari rüyalarında hep yıldızlara uçuyor,Mişima denizlere dalıp dalıp çıkıyor ben arada bulut arada toprak oluyorum. Her rüya yaratım için harika fikirler veriyor bize. Bundan en çok Mişima yararlanıyor. Mişimadan nefret ettiğimi sizlere söylemiştim sanırım.
İşte Kaguya’nın beni koynuna aldığı öptüğü ve uyuttuğu o gece Mişimadan nefret etmek için milyarlarca ve milyarlarca daha sebep edinmiştim. Buna daha fazla katlanamazdım Kaguya’yı kimseyle paylaşmazdım. O gecenin sabahı planlarımı yaptım Ichigaya kampı planından haberi olmayan Yasunari’ye herşeyi anlattım.
Yasunari Mişimaya göre daha mantıklı hareket eden taraf olmuştur hep. Aralarında ki mantık ve duygu savaşını izlemek bana sapıkca bir zevk veriyordu iki eski dost iki yeni düşman olmuştu. Yasunari o gün bizi terk etti yerine gelen çömezler zaten benim için pek dert değildi.
Kampı yaz aylarında basmayı planladığımız halde özellikle sorunlar çıkmasına sebep olarak. Kasım ayına erteletmiştim baskını Mişima üç cömez ve ben olacaktık bu baskında. O gün; yani yirmi beş kasım günü Tokyo her zaman kinden daha beter bir halde idi. Koca şehir yaşlı bir fahişe gibi yağmurunda etkisiyle tıkanmıştı. Polis,asker,itfaiye devletin tüm kurumları o gün sel baskınları nedeniyle arap saçına dönmüştü. Bu arada devleti de pek sevdiğim söylenemez.
Neyse yaşlı fahişe Tokyo ölümün eşiğinde iken biz kampı bastık. Buna baskın dediysem öyle silahla falan değil Mişima çok ünlü bir yazar olduğu için,kampın teğmeni bize kapıları kendi elleriyle açtı.
Önce teğmeni bağladık sonra Mişima gazetecileri çağırdı ve şovuna başladı. Manifestosunu okurken onu izlemek içimdeki iyiliği ortaya çıkarmıştı Kaguya’yı falan unutmuştum.
Mişima nasıl böyle bir aptallığa kalkışmıştı ki. Benim de etkim var mıydı bunda, ya Kaguya o neden gelmemişti. Kaguya bizim şeytan Tanrıçamız kandırmıştı hepimizi.
Mişima’nın manifestosu imparatorluk,Japon gelenekleri, samuray onuru gibi şeyler anlatıyordu. Amerikalıların bizi ne hale getirdiği falan da vardı elbette.
Ama olmadı halktan kimse bu işe katılmadı.
Mişima son onurlu hareket olarak Seppuka yapacaktı yaptıda ölüyordu işte Yukio Mişima kendini öldürmüştü idealleri uğruna. Üstelik ölmeden Hiroyasu’ ya emretmiş kafasını kestirmişti.
İstediğim olmuştu işte sadece bana kalmış olan Kaguya’yı o günden sonra bir daha görmedim. Zaten ben Mişima’yı da görmedim Yasunariyi de. Herkes ölmüştü.
Sokakta boyuna ve enine son kez koştum o gün…
Koştum ve bir cigara yakıp sustum öylece…