Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Bedri Tokul
Bedri Tokul
VİP ÜYE

MENEVŞE ÖĞRETMEN

Yorum

MENEVŞE ÖĞRETMEN

14

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

1737

Okunma

MENEVŞE ÖĞRETMEN

MENEVŞE ÖĞRETMEN





Bana hep “menevşe “ derler. Defalarca;
“Menevşe değil Menekşe” desem de, adımı koyan annem, babam bile menevşe dedikten sonra değişen bir şey olmadı. Hatta Menevşeyi değil de Menekşeyi yadırgar oldum.

Öğretmen okulunu bitirmiştim. İlk tayinim AMASYA ilinin Boğa köyüne çıktı.
Amasya tarihi bir şehirdi. Sevebilirdim. Ama Boğa köy nasıl bir yerdi? Orayı da sevebilecek, alışabilecek miydim?

Bütün yüküm iki bavul. Biri kitap dolu. Diğerinde giyeceklerim. Düştüm yollara. Beni köyün muhtarı karşıladı. Bavullarımı yanında ki iki genç aldı.
Muhtara merak ettiğim ilk sorumu sordum.
“Çok iyi boğalar yetiştiriyorsunuzdur değil mi?”
Hayretle yüzüme baktı.
“Ne boğası kızım? Biz karnımızı zor doyuruyoruz.”
“Hani köyünüzün ismi Boğa da onun için sormuştum.”
“Haa… O iş şöyle. Buranın ismi eskiden –Yol Üstü-imiş. Bu köyde yaşayan Taytağın Mıstık isminde bir ihtiyarın boğası varmış. O boğa süsmüş Mıstık Emmiyi. Ölmüş zavallı. O gün, bu gündür Köyümüzün ismi Boğa olarak kalmış. İşin aslı bu.”
“Süzmüş mü”?
“Ne süzmesi kızım? Süsmüş, süsmüş. Boynuzlamış. Düşürüp ezmiş yani.”
Bu kelimeyi ilk defa duyuyordum. Kim bilir daha neler öğrenecektim. Muhtar anlatmaya devam etti:
“ Haa… İki ayaklı boğaları soruyorsan onlardan çok var tabii. Parasızlıktan evlenemiyor, ipsiz sapsız köyün içinde dolanıyorlar. Yıllardır köylü davul sesine hasret kaldı. Oğlanlarla kızlar bakışıp dururlar öylece.”

Okul lojmanına yerleştim. Günlerce köylüler beni yemeğe çağırdı. Zamanla ben de ocağımı, tabağımı aldım. Düzenimi kurdum. Ancak bir türlü alışamamıştım yeni hayatıma. Okuldan sonra köy meydanındaki pınardan su doldurmaya gelen kızların, kadınların konuşmak için yanlarına gitsem de benimle konuşmuyorlar, kaçıyorlardı. Koca köyün içinde kendimi yalnız hissediyordum. Sık sık köyün deresinin kenarında yürüyüşe çıkıyor, akşamları da kitap okuyordum. En çok kitabı ben o köyde okudum.
Ancak; ne zaman yürüyüşe çıksam köyün delikanlıları da ikişerli, üçerli peşimden geliyor, ben durunca duruyor, yürüyünce de yürüyorlardı.. Cesaret edemezlerdi konuşmaya.

Daha sonra ki günlerde bir de eşekli katıldı onlara. Bindiği eşekle takip ediyordu beni. Bazen eşeğini at gibi koşturuyor, beni geçiyor sonra geri dönüp yüzüme bakmadan yine koşturarak gidiyordu. Aslın da gülünecek şeydi yaptığı. Ama bu davranışı sıklaşınca ben de korkar olmuştum.

Bir gün pencereden baktığımda okulun bahçesinde tedirgin davranışlı genç bir kızın beklediğini gördüm. Dışarı çıktım. Beni görünce telaşlandı, heyecanlandı. Koştu geldi boğazıma sarıldı. Başladı hıçkırarak ağlamaya. Ağlamasının arasında zor duyulur bir sesle:
“”Ne olur varma Ahmet’e” diyebildi.”
Uzun siyah örgülü saçları, kömür karası gözleri vardı. Nasırlı elleri, güneş yanığı yüzüne rağmen güzel bir kızdı. 15-16 yaşlarında anca vardı. Merakla sordum:
“Ahmet kim? Ben kime varıyor muşum?”
Yalvarır gözlerle:
“Ben Ahmet’e bakıyorum. O da bana bakıyor. Ona ben varacağım.”
Köyde sevmeye bakma deniliyordu. Bunu öğrenmiştim.
“Ahmet kim?”
“Hani seni eşeğiyle kovalıyormuş ya! Ahmet o. Arkadaşlarına – ben öğretmeni alacağım- demiş. Ne olur varma ona. Kıyma bana!”
Durum anlaşılmıştı. Eşekli takipci genç beni almayı kafasına koymuştu demek ki…
Hani bir söz vardır:
“Bir eşekliye ben varmam. İki eşekli de beni almaz.” Diye
On eşeği de olsa varacak mıydım yani?
Ben köylülüğü bilmem. O şehirliliği.
Nasıl olurdu bu evlilik? Anlaşabilir, mutlu olabilir miydik?
Olacak iş miydi bu?
“Sen merak etme ben onunla konuşurum.” Dedim.
Sevinerek gitti.

Bir gün yine koşturup, geri döndüğünde, tuttum eşeğinin yularından. Çok sinirliydim.
“İn aşağı.”
Şaşırdı. Biraz da korktu.
“Bana bak. Değil bir yüz eşeğin de olsa ben sana varmam. Anlaşabilmek, mutlu olmak için denge şart. Sen sana bakanla evlen. Onu biliyorsun. O da sana bakıyor. Hem de çok bakıyor. Haydi, yoluna git şimdi.”

O günden sonra eşekli takipte, yaya takipte bitti.
Birkaç ay sonra da Ahmet o kızla evlendi.
Bir başka olur köy düğünleri. Düğünde ben de girdim aralarına köy kızlarıyla halay çektim.

Bu güzel Vatanın neredeyse her bölgesinde görev yaptım.

Evlendiğim eşime de anlatmıştım bu olanları. İkimiz de emekli olduktan sonra bir gün eşim:
“Hadi Menevşe (Bakın o da Menevşe diyor) o köye gidelim.”

Gittik de.

Bize çok iyi davrandılar. O günleri hatırlayınca Ahmet:

“Menevşe Hanım aslında bizim köyün kızları sizden güzeller. Amma velâkin çalışmaktan kendilerine bakamıyorlar. Sizin gibi yüzünü gözünü boyayamıyorlar ki göze gözüksünler.” Demişti.
Haksız da değildi.

Onların da bizim gibi yaşları ilerlemişti. O kızın üç kızı olmuş.İsimlerini Nilgün, Ahu, Ayfer koymuşlar
Haa… Kızın ismini söylemeyi unuttum değil mi?
İsmi de kendisi gibi ŞİRİN di.

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Menevşe öğretmen Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Menevşe öğretmen yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MENEVŞE ÖĞRETMEN yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
H. Çiğdem ŞİİRBAZ
H. Çiğdem ŞİİRBAZ, @h-cigdem-siirbaz
25.10.2016 22:12:48
Sıcacık İçten bir hikâye değerli yazarıma saygılar sunuyorum.
Etkili Yorum
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
21.10.2016 12:24:22
Bir köyü, bin kente değişmem ben. Hayır köylüler sah masum falan da değil ama değişmem işte. Bazen eşime "köyde binbir çiçek ve ağaç içinde çok şirin bir evimiz var, bütün köklerimiz de oradayken biz buralarda ne yapıyoruz" derim. O da "Bizim vazifemiz bu taraftaymış" der. Vazife şüphesiz çok önemli. Fakat taşların arasına sıkıştığımızı hissediyorum çoğu zaman. Yabancıyım. Kimseyi tanımyorum sokakta. Bazen ben de bu şehirin yerlisi arkadaşlarım gibi yolda giderken bir akrabamı görüp selam vermek istiyorum. Bunun bile bir nimet olduğunu düşünemezdim bir zamanlar. Doğduğum şehrin plakasını görüp iç çekeceğimi söyleselerdi gülerdim sanırım. Köyde doğmayanlar hiçbir zaman ne demek istediğimi anlayamayacaklar. Onlar için köy hayatı folklorik bir etkinlikten öteye geçemeyecek. Tıpkı benim asla kentli olamayacağım gibi. Neyse çok dağıttım konuyu.

Güzel bir paylaşımdı Bedri Abi. Özenle yazılmış her zamanki gibi. Sen, Sami Hocam, Tacettin Abi anı deryasısınız maşallah. Seviyorum sizleri okumayı.

Sağlıcakla kal.
su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
21.10.2016 11:28:12

öyle hayatın içinden, öyle samimi yazıyorsunuz ki, yaşanmışlık gözler önüne seriliyor bir anda

kutlarım Bedri ağabey

selam ve saygılarımla


Suat Zobu
Suat Zobu, @suat-zobu
14.10.2016 10:49:24
Ustam Menevşe Öğretmeni BLOGuma konuk ettim iznin olmadan. Tabii ki seni de.

Çok güzeldi, çok beğendim. Kalemin daim olsun.

Selam ve saygı bıraktım buraya..

http://bunukesinpaylasmamlazim.blogspot.com.tr/2016/10/menevse-ogretmen.html
Ad
Adem şeker, @ademseker1
3.10.2016 19:24:13
Bedriciğim ben o ismi şirin olan kız varya tanıyorum.Sende çok iyi tanırsın...
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
3.10.2016 18:36:32
Değerli Abim.

İşin içinde Amasya olunca dedim ki bu yazı mutlaka yaşanmış bir olaydır. Öyle zannediyorum ki yanılmıyorum.

Öğretmenlik ve askerlik işte bunun için güzel mesleklerdir. Kısmen de olsa Cennet Anadolumuzu gezip görmek, insanlarıyla tanışmak fırsatı buluyor insan.

Ben de sana bir hikaye anlatayım kısaca:

Öğretmenin bir bir köye varıyor. O köyde herkes bu öğretmene müellim diyor. Öğretmen ise '' Bu cahil insanlar muallim diyemedikleri için müeelim diyorlar'' sanarak çok da üzerinde durmuyor.


Aradan yaklaşık bir sene geçtiğinde başlıyorlar öğretmene Muaallim Bey demeye. Öğretmen şaşırıyor. ''Yahu bana hep müellim dediniz. Şimdi ne oldu da muallim diyorsunuz?'' Diye soruyor.

Köylülerden biri cevap veriyor:

Bizim köye hangi öğretmen gelse bir ay demez kaçmanın yollarını arardı ve kaçıp ya kasabaya, ya şehre bir okula kapağı atardı. Biz onlsara ''Elem verici '' anlamında ''Müeellim'' Derdik. Ama baktık sen gitmedin. Bunca zorluğa ve eksiğe rağmen burada kaldın. O zaman anladık ki sen müellim değil muallimsin. Yani ilim veren...

Tüm öğretmenlerimizin ilim veren olması dileklerimle bu güzel yazın için bir öğretmen olarak sana teşekkür ediyorum.

Selam ve sevgilerimle.
Destina
Destina, @destina1
3.10.2016 15:25:40
Yaşamın gerçek izleri köylerden kente doğru indikçe masumiyet kayboluyor ;
Çok beğenerek okudum kıymetli paylaşımınızı.. Sevgilerimle
Davidoff
Davidoff, @davidoff
3.10.2016 14:47:25
Bazı insanların eline kalem yakışırmış hani.

Bunlardan biri de sizsiniz Bedri Abi. Teşekkür ederim bu güzel paylaşım için.

Saygıyla.


Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
3.10.2016 13:56:39
Çok hoş, çok samimi, bizden bir hikaye.
Ben öğretmen değilim ama,
köylerini olmasa da, sanayi bölgelerini çok gezmişliğim vardır memleketin.
Çok hikayelerini dinlemişimdir fakir işçilerimin.
İnsanımızla olmak, insanımızı anlamak, insanımızı gerçekten sevebilmek, sevilebilmek güzel.
Nuray Çakmak
Nuray Çakmak, @deniz55
3.10.2016 13:11:07
Ne demiş Ata sözümüz;
"Davul bile dengi dengine."
Öykünüz de Şirin gibi makyajsız ve sade.
Yüreğinize ve kaleminize sağlık, severek okudum saygılarımla.
Kemnur
Kemnur, @kemnur
3.10.2016 11:48:53
Can komutanım, kalemine sağlık.
Bir kaç gündür keyfim yoktu,
siteye girip yazı okuyamıyordum,
o aradan sonra keyifle okuduğum bir yazı oldu.
Selamlar, saygılar
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
3.10.2016 11:08:13
ÖYLE İÇTEN BİR ÖYKÜ OKUDUM Kİ......KAVİ KALEM DÖKTÜRMÜŞ YİNE........bu yazıda ne bir makyaj nede abartı vardı....sade öz.... içten ve güldürürken hüzünlendiriyordu...işte bu güzel siteye örnek olacak bir anlatımdı....duyguların sesiydi.... nereye gitsen silinmez izler bırakıyorsun usta......seni okuma ayrıcalığı bizler için büyük bir lütuf dur .....bilesin.
Oya gedik
Oya gedik, @oyagedik
3.10.2016 00:54:40
Ne güzel bir anlatım keyifle okudum , köy şivesi de güldürdü .Menekşe öğretmen gibi birçok öğretmenin mecburi hizmetlerinde ne çok anılari vardir. Tebrik ederim Bedri bey...
Selam ve Saygılarımla. ..
Ayhan Sarıkaya
Ayhan Sarıkaya, @ayhansarikaya1
2.10.2016 21:47:06
10 puan verdi
O kadar hoşuma gitti ki okurken hem güldüm, hem de hüzünlendim. Güldüm çünkü, öğretmeni köyün erkeklerinin takip etmeleri. Eşekli takip de öyküyü daha da kaymaklandırmış. Hüzünlendim, çünkü köy kızının gelip öğretmene ağlayarak : eşekliye varma, diye yalvarması.
Velhasıl bayan öğretmenlerin başlarına neler gelmiştir neler. Ne öyküler vardır değil mi.
Ha, aklıma gelmişken ben de duyduğum yaşanmış öyküden bir paragraf sunayım:
Yarıyıl tatili bitmiş, ikinci dönem başlayacak. Bayan öğretmenler, erkek öğretmenlerle birlikte görev yerlerine gidiyorlar ama karakış var her tarafta. Kurtlar azgınlaşmış. Yiyecek adam arıyorlar. Öğretmenler, minibüsten iniyorlar yol güzergahında. Okula yürüyerek gitmeleri gerekiyor ve karlara bata çıka devam ederlerken kurtların saldırısına uğruyorlar; erkek öğretmenler ağaçlara çıkıyorlar ve bayan öğretmenleri kurtlar, erkek arkadaşlarının gözleri önlerinde paramparça ediyorlar.

Kalemin hep böyle olsun Bedri abim.
Ummanlar kadar selam ve sevgilerimi yolluyom.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL