Okuduğunuz
yazı
21.8.2008 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
On bir yıl ve bilmemkac gün sonra buraya gelmek de varmış nasipte
Onbir yıl bilmem kac gün sonra buraya uğramak varmış nasipte. Yazdıklarıma dönüp bakınca ne ladar boş ne kadar anlamsız anlattıklarının anlatmak istediklerime ne kadar uzak olduğunu görmek beni hayli şaşırttı. Bambaşka bir insan olarak geldim belki bilemiyorum. Şuradaki yazıyı okurken sanki bambaşka biri yazmış da ben okuyorum. Cok ilginç gerçekten.
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
On bir yıl ve bilmemkac gün sonra buraya gelmek de varmış nasipte Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz On bir yıl ve bilmemkac gün sonra buraya gelmek de varmış nasipte yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
On bir yıl ve bilmemkac gün sonra buraya gelmek de varmış nasipte yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Seçilmiş ruhların ışık hızıyla katettiği mesafelerde bir arpa boyu yol alamamıştır akıbet!.............AYNI KANIDA DEĞİLİM.AŞKI BU DENLİ YOĞUN YAŞAYANLAR DOYGUNLUĞA ULAŞINCA , TOKLUĞUNDAN DİĞERLERİ DE YARALANIR.
O ruhlar ki, gönüllere kandil olmuş, aydınlık düşler ise geleceğimizi yoğurmuştur.Asya kökenli ulusların felsefesine baktığımızda; manevi değerlerin, yaşamın en az % 80 inin maddi değerlere tercih edilen boş yanını oluşturduğunu görürüz.Batı da bu yoktur.Düşlerin büyüklüğü elbet yaşamı ve sevmeyi derinleştirip zenginleştirir, ancak bu yalnızca düş boyutunda ve bilimden uzak kalınca mecnun ve meczuplar ülkesine döner ülkeler...Dervişler, alimler, ulemalar, muskacılar,ayetullahlar üfürükçüler,metafizikçiler, medyumlar hep bu kültürün ürünüdürler.Fakat bilimsel , deneysel ve gözleme uyarlamaya dayalı çabası olmayan insanlar, hep ellerini göğe açıp yalvarmaktan öteye gidememiştir.Oysa eller kendisi yaratabilmelidir dilediğini.Beynin enerjisine yön veremeyen el,esirleşir, dilenciye döner bir güzel !O nedenle sevmenin tüm insanlığı kurtarmak adına(Tıp,teknololoji alanında yenilikler keşifler yapmaya,dünya nimetlerini çoğaltıp paylaşma ve açlıktan sıyrılmış, somut karnı tok mutluca yaşaması için bilimsel proje ve düşler kurmaya ) çaba sarfetmeye gereksinimi vardır ulusların.Örneğin bir cerrahın operasyonla cana can katması bilim sevgisinin bir boyutudur ve somutttur.Oysa islam dünyası bayan doktorun erkeği, erkeğin de bayanı muayene edemeyeceğinin tartışmasındadır hâlâ.Can vermek üzereyken ne düşünürsünüz bu durumda, bu mu din, bu mudur tanrısal aşk gerçekte; bunu Hint fakiri gibi yoksullaşmaya ve düşlerle açlığını yatıştırmaya giden yolun ilk merhalesi olduğunu anlamak için İNGİLİZ sömürgecilerinin güneşi batmayan imparatorluklarını ,bu felsefeyi geri bıraktırdıkları ülkelerde yaygınlaştırmakla sağladıklarını görebilmeli gerçek vatanseverler...ÖNCE BİLİM; BİLEREK SEVELİM; BİLİME GÖNÜL VERELİM!
Sevmeyi boyutlandırdığınız için emeğinize saygıyla.Kutlarım seçkinizi.
Şaban Aktaş tarafından 8/22/2008 10:32:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Özel ,içsel,herkese nasip olamayacak kadar güzel bir duygu sevmek.....Bunu söylemek bile çok başka hisler veriyor bana.Sevmeden yaşayanlar yaşıyormuş taklidi yapan ölüler olduklarının farkında bile değiller.Neleri seviyoruz ? İnsanlardan birbirini sevenlerden çok sevginin altında yatan büyük bir nefreti çok açık görebiliyorum.Ama bir canlılar alemi var ki,onların sevgisi bambaşka.Şu hayvanlar alemindeki sevgi bağını insanlık adına gözlemlemenizi istiyorum. Sevmek...Hiç sevgisiz yaşayamadım.Hep bir şeyleri sevdim .Bazen bir çiçeği ,bazen bir hayvanı ama hep bir sevme aşkı oldu.Şimdilerde yazmayı seviyorum .Bunlar genel anlamda sevdiklerimiz.Ama sevmek başka bir dünya insanı sevmek çok zor .Çünkü hep verdiğiniz sevginin aynısını alamayabilirsiniz.Ya da hiç de vermeyebilirler buna rağmen sevebilmek ancak gerçek manada sevmeyi sevenler için özel bir yetenek.Aç susuz yaşanır ama sevgisiz biliyorum ki ben ölürüm.Onun için karşılıksız her yaşayanı seviyorum.Bu aman ha yanlış algılanmasın .İnsani bir duygu buna hiç bir güç engel olamaz.Herkes sevemez izin verilmez bu çok özel ve gizli bir hazine gibidir.Öyle her önüne gelen seviyorum der ama o da sevdiğini zanneder.Sevmek sevilmeden de sevebilme sanatıdır.Kelimelerim aciz ...Nasıl izah edeceğimi bilemiyorum.İçinizden hiç sevmeye dair ,sev diye kuvvetli bir ses duydunuz mu?Seviyorum .İçimin en derinlerinden kopup gelen bir seda ile seni öyle çok sevdim ki,sadece sevdim. Sevmek herkesin ,ama sadece sevmek, özel sevgililere has.Kalbimizin odacıkları var ya ,işte oradaki gözlerle seviyorum.Siz de sevin desem de ,sevmeyi sevmiyorsanız sevemezsiniz.Ben seni sevmeyi sevdim.Sen de benim seni sevmemi seviyorsun.Öyleyse, biz seviliyoruz.Bunun anlamı herşeyden özel ve değerli. Güzel bir sözle sevgiyi ve sevmenin ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz ."Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız .İman etmedikçe de cennete giremezsiniz."H.z muhammed(s.a.v) Sevginin karşısında olanlar .sevgisizliğin koynunda yatarlar (N.HATUN)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Cevap Yaz